Her şey elimizde. Her şey bize bağlı. Bize, yani dünyayı değiştirmek isteyenlere.

Koşullar devrimci mi, değil mi; kapitalizm krizi aşacak mı, çökecek mi; faşizm ve totaliter rejimler mi gelecek, demokratik açılımlar mı olacak... Artık skolastik bir geviş getirme halini alan değerlendirmelerin dünyamıza kazandıracağı bir şey yok. Bahsettiğimiz şey teoriden kaçmak, teoriye düşmanlık değil. Gereksiz kendini tatmin gevezeliklerinden kaçınmak.

Söylediğini yapmak, amaca doğru kararlılıkla yürümek, tek sözle devrim yapmak... Bugün her zamankinden daha yakıcı olan güncel görev budur!

Dünya yanıyor. Alev alev yanıyor. Milyonlar, on milyonlar çok çeşitli gerekçelerle sokaklarda. Grevler, sokak gösterileri, hak eylemleri, silahlı çatışmalar... En kör gözlerin, en sağır kulakların görüp duyabileceği bir altüst oluş süreci yaşanıyor. Ama hala “kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar” bu yığınsal altüst oluşa dudak büküp ancak aydın cehaletinin başarabileceği tarzda “eksiklikler” keşfedip duruyor yüzyılımızın bu yığınsal devrim hareketlerinde!

Evet işçi sınıfı ve emekçi yığınlar iç örgütlülük açısından yetersizlikler taşıyor. Bilinç ve hazırlık olarak iktidarı fethedecek düzeyde değil. Ama bu, tam da ileri unsurların, devrimci öncülerin aydınlatması gereken görev ve sorumluluklardır. Tam da bu, her gün bıkmadan usanmadan aşmak için tüm enerjimizle çalışmamız gereken noktadır. Böylesine devrimci koşullarda asıl olanı, iktidar hedefini, çökmekte olan sistemin yıkılması hedefini sürekli bilinçlere kazımak, kavganın asıl içeriğini bununla doldurmak gerek. Hareketin kendiliğinden düzeyini, üstelik de olduğundan çok daha geri bir şekilde değerlendirmek ve kenarda durmak, tarihe ancak bir seyirci gözüyle bakmaktır. Oysa biz, tarih hakkında bir şeyler yazmak değil, tarih yapmak istiyoruz!

Kapitalizm için deniz bitti. Sistem çöküyor. Sorun, bu çökmekte olan çürümüş sistemin, devrimci zor ile kaldırılıp atılmasıdır. Aksi halde o, toplumun üzerine çökecek. Bütün bir toplumu, insanlığı ve doğayı yok edecek.

Hiç tartışmasız söyleyebiliriz ki, tarihin hiçbir döneminde kendiliğinden hareket bu denli güçlü; emekçi yığınlar, tüm dünyada yüz milyonlar, böylesine etkin, böylesine eş zamanlı bir kalkışma içinde olmadı. Nesnellik budur.

Eksik olan tek şey, devrimci cüret, devrimci atılım. Eksik olan tek şey sürece etkin Leninist müdahale. Koşullar ve insanlık, büyük devrimci hedefler uğruna cüretkar atılımlara hiç olmadığı kadar açık.

Bugün her zamankinden daha çok iradi müdahaleye bükmek gerek çubuğu. Başarabileceğimize her zamankinden daha büyük bir inanç beslemeli, kendimize güven duymalıyız. İliklerine kadar sarsılan bu yaşlı dünyamızı güçlü bir şekilde yerinden oynatacağız! Başaracağız!