Bilim Kurulu üyesi Profesör Ceyhan, herkesin bildiği ve korktuğu gerçeği yüksek sesle dile getirdi: “Şu anda bulunduğumuz noktada salgın kontrolden çıkmış durumda çünkü aşağı yukarı 10 gündür iyileşen vaka sayısı sürekli yeni vaka sayısının altında seyrediyor.”
Bu saptama resmi rakamlara göre yapılan bir değerlendirme. Gerçekte resmi rakamlara duyulan haklı bir güvensizlik var. Son dönemde sahadan gelen rakamların ışığında görülüyor ki, durum kelimenin gerçek anlamında felaket. Şu anda olan şey, artık sansürlenen rakamların bile salgında denetimin yitirildiğinin açığa çıkmasıdır. Gerçek vaka sayısının daha yüksek olduğu düşünüldüğünde, Prof.Dr. Ceyhan’ın karşılaştırdığı rakamlar arasındaki uçurum daha da açılmakta.
Salgının en başından beri işçiler, hiç acımadan salgının kucağına atıldı. Ülkenin dört bir yanından en vahşi şartlarda çalışmaya zorlandı işçiler. Toplama kampları yeniden hortlatıldı adeta. Devlet ve hükümet, hiç bir dönem olmadığı kadar çıplak bir şekilde gösterdi sınıf karakterini.
Daha önce Manisa OSB’nin ve özellikle Vestel’in tam bir işçi cehennemi niteliğine dikkat çekmiştik. Aradan geçen sürede en ufak bir düzelme olmadığı gibi, durum daha kötüleşti. Devlet daha doğrudan müdahil oldu.
Vakaların patladığı Vestel’de işyeri hekiminin işine son verildi. Ama gerekçe vakaların patlaması, önlem yetersizliği türünden şeyler değil. Tam tersine. Doktor Şahut Duran “işyerine ait bilgileri sızdırdığı” suçlamasıyla işten atıldı. Fabrika denetimini ise doğrudan valilik üstlendi. Bir kez daha, sorunun kendisi değil, sorunun duyurulması problem oldu. Sorun masaya yatırılmadı, sorunun çözümü için en ufak bir adım atılmadı. Ama sorunu dile getiren insanlar derhal suçlandı ve işten atıldı.
Oysa bütün işletmeler alarm veriyor. Çalışma koşulları korkunç. Koronodan ölen işçi sayısı sürekli artıyor. 12 saati bulan çalışma süreleri, yoğun/kalabalık çalışma ortamları virüsün bulaşma oran ve hızını yükseltiyor. İşçiler arasındaki bulaş ve ölüm oranları genel ortalamanın çok üzerinde.
Türk Tabipler Birliği, “kritik olan alanların dışındaki alanlar bir süreliğine durdurulmadığı sürece salgının kontrol altına alınması mümkün olmayacaktır” sözüyle, daha salgının en başında defalarca dile getirilen temel noktalardan birine işaret ediyor. Ama “ekonomi çarkları dönmek zorunda” şiarıyla kapitalist hükümet, işçileri salgının ve ölümün kucağına gönderirken, bir salgınla baş etmek yeteneğine sahip olmadığını kanıtladı. İşin aslı hükümetin böyle bir niyet ve amacının olmadığı da zaten ortaya çıkmış durumda.
Üstelik şu anda tüm kapitalist dünyada patlamış durumda vaka sayısı. Tüm kapitalist dünyada “salgın kontrolden çıkmış durumda”. Daha doğru bir söylemle, kapitalist toplumlar salgını hiç denetim altına alamamıştı. Şimdi tamamen kontrolden çıktı. Genel olarak (birkaç istisna hariç) kapitalist dünya, farklı biçimlerde “sürü bağışıklığı” uygulamaya başladı veya bu noktaya sürüklendi.
Üretim araçlarının özel mülkiyetine ve kar üretimine dayalı kapitalist sistem salgınla baş etme yeteneğine sahip değil.