Belarus’ta NATO-AB operasonu devam ediyor. Sınırlara askeri birlikleri yığarak, her an harekete geçmeye hazır görüntüsüyle baskı yaratarak, Lukaşenko’ya “git” diyor emperyalist camia. Evet, slogan “git”! Sloganın sahibi, sanıldığı gibi Minsk’te Bağımsızlık Meydanı'nda toplananlar değil. Lukaşenko’ya git diyenler, emperyalistler. (Hiç kuşkusuz gücü son derece sınırlı ve dağınık Belarus sosyalist/komünist hareketinin değerlendirme ve açıklamalarını bu güruhtan ayırarak söylüyoruz bu sözleri.)
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, çıplak gözle görülebilecek olan bu gerçekliğe dair çarpıcı değerlendirmeler yaptı. Özellikle Ukrayna ve Venezuela örneklerine dikkat çekti, ki yerinde örnekler. Tastamam NATO-AB operasyonunun amacı bu!
Protestocular Minsk’te Lukaşenko’nun konutuna yöneldiler. Polonya’da üslenen Nexta grubu, geçtiğimiz haftalarda Çavuşesku örneğini verip “gün saymaya” başlamıştı. (Çavuşesku, son mitinginden dört gün sonra kurşuna dizilmişti karşı-devrimciler tarafından.) Bu kadar pervasız, bu kadar tehditkar! Lukaşenko, cevaben, konutuna helikopterle gitti. İnerken elinde kısa namlulu bir kalaşnikov vardı. Tüm dünyaya bu görüntü servis edildi. Oyun belli, kuralları da belli. Lukaşenko, “daveti kabul ettiğini” ve hayatını ortaya koyduğunu bu görüntülerle ilan ediyor.
Gösteriler ilk ortaya çıktığında, bunun gerici ve karşı-devrimci gösteriler olduğuna işaret ettik ve kesinlikle desteklenmemesi gerektiğini vurguladık.
Bazen en temel doğruları yeniden ve yeniden hatırlatmak gerek. Hele burjuva dünyanın bu muazzam medya imparatorluğunun yoğun bombardımanı aralıksız devam ediyorken!.. Üstelik burjuva düşünüş tarzı, toplumun her katmanında her an sürekli yeniden üretiliyor.
Biz uluslararası proleter hareketin bir parçasıyız. Proletaryanın evrensel çıkarlarını, emeğin özgürleşme mücadelesini ödünsüz savunuyoruz. Ülkedeki ve dünyadaki bütün olayları bu gözle ele alıyor, tutumumuzu bu bakış açısıyla belirliyoruz. Hiçbir şey, ama hiçbir şey, şekilsiz “genel demokrasi”, “genel özgürlük” türünden sahtekarlık kadar tiksindirmez bizi. Burjuvazinin bütün cephelerde iki buçuk asırdır yinelediği bu ikiyüzlü sözün, sınıfsal içeriği gözlerden saklamaya yarayan bu alçakça girişimin doğrudan karşısındayız. Sosyalist harekette kim ne derse desin, burada ve dünyada, proletaryanın evrensel çıkarlarına uymayan hiçbir girişim, gazetemizde “anlayışla” karşılanmayacak!
Dünyanın dört bir yanında darbeler, “yargı darbeleri”, çeşitli “renkli devrimler”, el altından finanse ettikleri “özgürlük savaşları”, “diktatörlüğe karşı demokrasi” talepli yığın eylemleri... tertipledi emperyalist sermaye, ve hala bunları düzenlemeye devam ediyor.
Hiç tartışmasız, bu tür saldırıların hepsinin karşısındayız!
Kukla Guiado’ya karşı Bolivarcı Venezuela’ya eleştirel desteğimizi sunarız. Tekellerin darbe yaptığı Bolivya’da, sosyalist olmasa da darbeyle devrilen demokratik halkçı MAS hükümetine ve genel olarak Bolivya demokratik hareketine aynı şekilde eleştirel desteğimizi sunarız. Sudan’da yarım kalan devrimle dayanışma sergileriz. 2011’de patlak veren Arap Devrimleri’ni “yeni evrenin devrimleri” zincirinin halkası olarak görür, emekçilerin her ileri adımını coşkuyla destekleriz. İçeriği heterojen de olsa, “sarı yeleklilerin” bir emperyalist ülkeyi sarsan hareketinin nesnel ilerici yönüne sahip çıkarız. ABD’de bir toplumsal altüst oluşu, bir toplumsal devrimi gündeme getiren son protesto eylemlerini aynı şekilde destekleriz.
Bunlara karşılık emperyalistlerin doğrudan örgütlediği veya kendiliğinden patlasa da doğrudan yönlendiriciliğini yaptığı hareketlere mesafe koyar ve somut değerlendirmelere göre aktif karşı çıkarız. Honk Kong eylemlerinde, Ukrayna’nın Maydan’ında, Lübnan’da patlayıp sönen son protestoların belirli bir kesiminde, Belarus’ta... tavrımız budur. Proletaryanın enternasyonal çıkarları her şeyin üstündedir. Proleter sınıf savaşımının çıkarları, Lenin’in deyimiyle proleter ahlak, tek belirleyicidir bizim için. Doğru ve yanlışları buna göre belirleriz. Burjuvazinin iki yüzlü sahtekarlıklarına karnımız tok!
Belarus sokaklarındaki karşı-devrimci hareket, NATO-AB yönetimindeki bu hareket başarılı olursa, Belarus’un kaderi ikinci Ukrayna olmaktır. Parçalanmış, neo-Nazi’lerin eline geçmiş bir Belarus... aymazlık çukurundaki sosyalist dostların alkışladığı “git”çilerin olası zaferi sonucu ufukta belirecek Belarus işte budur! Proletaryanın uluslararası çıkarları, bu girişimi, bırakın desteklemeyi ya da en ufak bir sempati duymayı, açıkça mahkum etmeyi gerektirmektedir.