Hem istihdam sayısı hem işsizlik sayısı aynı anda düşen nadir bir ülkeyiz. Ne matematik yetiyor bu tuhaflıkları izaha, ne akıl mantık! Üstelik bir de gözlerini kırpıştırıp kahkahalar atarak durumu açıkladığını sanan bir ekonomi bakanımız var.

83 milyonluk ülkenin 62 milyonu aktif nüfus. Ama işgücüne dahil olan sadece 29,6 milyon! Yani aktif nüfusun yalnızca %47,6’sı işgücüne dahil. Çalışabilir nüfusun yarısında fazlası herhangi bir şekilde işgücü kapsamında yer almıyor. İstihdam edilen sayısı ise 25,5 milyon. Yanlış okumuyorsunuz. İstihdam oranı sadece %41,4!

Mesela OECD ülkeleri genelinde işgücüne katılım oranı yaklaşık %73’tür. Türkiye bu ortalamaya sahip olsaydı, işgücü 45 milyonu bulurdu ki, bu, 20 milyon işsiz (yaklaşık %43,3) anlamına gelirdi. TÜİK’in cambazlığı bile kar etmezdi doğrusu o zaman!

Bakmayın siz hükümetin (ve havuz medyasının) Türkiye’nin en hafif deyimiyle tuhaf rakamlarına. 184 ülkelik listede, işgücüne katılım oranının en düşük olduğu ilk yirmi ülkeden biridir Türkiye. Kadın istihdamı konusunda durum daha da kötü. Kadınları eve hapsetme konusunda Ürdün, Afganistan, İran, S.Arabistan, Pakistan, Lübnan, Mısır, Yemen, Tunus, Fas ve Umman ile yarışıyor.

Hadi burjuva iktisat diliyle söyleyelim: “insan sermayesinin en verimsiz kullanıldığı” ülkelerin arasındadır.

Ne demişti RTE? “Türkiye uçuşa geçti!” Uçuş budur işte. Ortalama bir OECD ülkesi ayarında istihdama katılım olsa, yüzde %43’lük bir işsizliğin olduğu “uçuş”! Üstelik yukardaki rakamlar ortalamaya dair. Mesela gençler sözkonusu olduğunda durum tam bir felaket halini alıyor. Resmi (TÜİK) rakamlarına göre her dört gençten biri işsiz. Gerçekte ise genç nüfusta işgücüne katılım oranı %35’e iniyor. Yani genç işsizlik çok daha yüksek. Üstelik her üç gençten biri ne eğitimde, ne istihdamda. İşte “uçuşa geçen ekonomi” bu!

Bu rakamlar bir neslin tümden tüketilişinin resmidir. Kayıp kuşakları ifade ediyor rakamlar. Bir ülkenin geleceği demek olan gençliğin korkunç bir şekilde üretim dışına atıldığını, ülkenin tam bir çöküş ve tükenişe sürüklendiğini ifade ediyor. Sorun yalnızca borsa endeksleri, döviz hareketleri değil. Her yönden çöküyor kapitalist Türkiye; artık kendi gelecek kuşaklarını öğütüyor.