Derler ki deve kuşu, düşmanı karşısında o koca gövdesini saklamak için başını kuma gömer. Böylece düşman görünmez olur. O düşmanı görmüyorsa, düşman da onu görmüyordur! Deve kuşu, sorunları yok saymakla özdeşleşmiş bir hayvandır.
Siyasette “deve kuşu ekolü” diye bir eğilimden bahsedilecek olsa, “bizim” hükümet açık ara önde gelir! RTE, 2002’de henüz başbakan değilken, Moskova gezisinde, bir Kürt işçinin “Kürt sorunu çözülmeli” sözüne şöyle karşılık vermişti: “(Sorun var) diye inanmayacaksın, ‘yok’ diye inanacaksın. ‘Sorun var’ diye inanacaksan sorun olur, ‘yok’ dersen sorun ortadan kalkar. Biz diyoruz ki, böyle bir sorun yok.”
İşte bu bakış açısı dinci faşizmin resmi düşünce yapısını özetler. Sorunları saptamak, çözümlemek ve çözme yollarını bulmak yerine sorunu görmezden gelme yoludur bu. Özellikle ekonomi alanında sorunları ortaya koyan istatistiklerle bu kadar uğraşmaları, görünür olanı görünmez kılmaya çalışmaları bundandır.
Ekonomi yönetiminin en tepesindeki isimlerden Hakan Yurdakul, hükümetin bu “deve kuşu siyaset ekolü”nü ekonomi alanına taşırken, bu saçmalığı adeta teori katına yükseltiyor: “Ekonomi denilen şeyin yarısından azı gerçektir, yarısından çoğu algıdır. Hepiniz ekonominin kötü olduğu konusunda ittifak halinde olursanız, ekonomi hakikaten kötü durumda olur. Eğer hepiniz ekonominin iyiliği konusunda fikir birliği içinde olursanız ekonomi daha iyi olur, bu açık.”
Mesela işsiz sayısı, çalışan işçi sayısını geçmiş ama, istatistiklerle oynayıp işsizliği düşürürsünüz her şey düzelir, “bu (kadar) açık”!
Şaka değil, hükümetin yaptığı tastamam bu! Bütün çaba gerçekliğin gizlenmesi, “algı operasyonu” yani. 72 kanal, yüzlerce basılı yayın, trol ordusu, reklam panoları... tüm hepsi bunun için.
Merkez’in döviz stokları sıfırlanmış. Kamu bankaları yılın ilk yarısında muazzam zarar etmiş. Bütçe delik deşik olmuş. Faizler negatifte. Neredeyse döviz faizleri bile eksiye düşecek. Borçluluk oranı almış yürümüş. En makyajlı veriler bile korkunç bir tablo seriyor ortaya. Ama telaşa mahal yok! Nasıl olsa “ekonomi denilen şeyin yarısından azı gerçektir” değil mi! Hep birlikte ekonomi iyidir deriz sabah akşam, her şey düzelir!
Bu arada insanlar çöplerden yiyecek topluyormuş, kapı kapı “atık yemek” istiyormuş, işsizlikmiş, bunalımmış, iflaslarmış, intiharlarmış... görmeyin bunları!
Bu hokkabazlık numarasını deneyen hep olageldi çağlar boyu. Yok sayarak, görmeyerek, saklayarak kurtulabileceklerini sandılar katı gerçeklerden. Sakladılar, açığa çıktı. Çarpıttılar, doğrusu öğrenildi. Baktılar olmuyor, yasakladılar, susturmaya çalıştılar. Durdu insanlar, o da bir yere kadar. Sonra o sınır da aşıldı.
Sözün özü, yaşamın katı gerçekleri ve kesin hükmü karşısında ne deve kuşu siyaseti işe yarar, ne yasaklar, baskılar. Geliyor gelmekte olan!