On altı gün önce bir haber, küçücük bir haber geçti ajanslar. 27 Haziran gecesi Van Gölü’nde bir tekne battı. Göçmen dolu bir tekne. İlk anda yüz insanın öldüğü söylendi. Sonra sayılar düştü.
Valilik açıklama yaptı: “Suyun altında 107 metre derinlikteki tekne ve cenazelerin çıkartılması için gerekli çalışmalara başlanılmıştır”.
On altı gündür Van Gölü’nden, yüz yedi metre derinlikten ölü bedenler çıkarılıyor. 6, 13, 7... ve daha kaç ceset çıkacak belli değil. Kuru rakamlar değil, her biri bir yaşam hikayesi.
Büyük insanlık!.. Ekmeğinin peşinde yollara düşmüş. Savaşlarda, yıkımlarda ölümden kaçmış yollara düşmüş. Zulümden kaçmış yollara düşmüş. İktisadi, siyasi yıkımlardan bitap yollara düşmüş. Salkım saçak doluştuğu botlarda ölüm çemberlerinden geçerek gidiyor. Zorlu dağ yollarında tipiler arasında yol alıyor. Her yerde pusu, her yerde soygun, talan... Organ kaçakçıları, kadın tüccarları, mafyalar...
Şu yaşlı dünya büyük insanlığın elleri üzerinde yükselir. Kapitalist uygarlığın bütün debdebesini, şaşasını yaratan onlardır. Kapılarından kovuldukları binaları, gölgesiyle ezildikleri sarayları yapan onlar... Çağın beyleri, paşaları büyük insanlığın etiyle, kanıyla beslenir. Sonra da acımasızca sürerler büyük insanlığı oradan oraya. Yerinden yurdundan ederler.
Arkalarında karanlık, korku... belirsiz ufuklarda bir umut. Dikenli tellerle çevrili yasak sınırlar geçer, savaş gemileriyle çevrili sular aşar büyük insanlık. Eksile eksile, kırıla döküle. Bir küçücük bota, bir küçük tekneye sığışmış, sıkışmış... Adlar, yüzler, renkler farklı. Ama gerçekte aynı her biri. Hepsi dünya emek ordusunun neferi.
Sermaye, tüm yeryüzünü çaldı elimizden. Gölgesini satamadığı ağacı kesti. Yaktı, yıktı , biçti, tüketti bütün yerküreyi. Her ülkede on milyonları birkaç büyük kente çekti. Ardından tüm dünyadaki yüz milyonları mıknatıs gibi birkaç merkez ülkeye sürükledi. Yeryüzüne böylesine vahşi bir sınıf ve böyle tahripkar bir düzen gelmedi. Bu düzenin ve bu sınıf egemenliğinin yıkılması artık büyük insanlığın varlık yokluk meselesi.