Siyasette kimi adımlar, hasmı kavga meydanına davet etmek anlamına gelir. Bir kez gündeme geldi mi, ne bu daveti yapan geri dönebilir, ne kavgaya çağrılan davete icabet etmekten geri durabilir. Zira her ikisi de kapışmadan yenilmek demektir. Kuşkusuz bunu yaratan, içinden geçilmekte olan koşullardır. Yoksa siyasette geri çekilmeyecek politika, söylem, hareket yoktur.
Dinci faşist iktidar sendikalarla, odalarla, barolarla hep kavgalıydı. Onları güçten düşürmek, bölmek, işlevsizleştirmek ve sindirmek için eline geçirdiği her fırsatı sonuna kadar kullandı. (Kim bilir, belki bunda Reis’in eski kankası ElBeşir’in hazin sonunda Sudan Meslek Odaları Birliği’nin son derece etkin rol oynaması da etkili olmuştur!)
TBB’nin başındaki dedesinin torunu süzme faşistin aktif desteğiyle, baroları kavga meydanına davet etti RTE. Besbelli seçmece yeşil pasaport dağıtma rüşveti hiçbir işe yaramamıştı. Barolar önce başkanların Ankara yürüyüşü ile cevap verdi davete. Saray geri adım atmadı. Barolar da. İkinci adım bugünkü Ankara mitingi idi. Devlet ricali başkent valisini sürdü sahaya. Miting yasaklandı. Korona gerekçesiyle!!!
Tüm engellemelere rağmen Ankara’ya ulaştı avukatlar. Meclise yürümek istedi. Polisin saldırısıyla karşılaştı. Gezi’yi çağrıştırırcasına forum yaptı avukatlar. Oturma eylemi kararı aldılar. Bu arada “hükümet ulağı” Feyzioğlu (bir rivayete göre TBB başkanı olur kendisi!) baro başkanlarını mecliste pazarlık yapmaya çağırdı yine. Bunu bu faşistin kişisel tavrı olarak değil, hasmın (hükümetin) tutumu olarak görmek gerek. Eylemci avukatlar sık sık bu zatı istifaya davet ederek ağzının payını verdiler.
Hükümet hazırlanan tasarıyı yasalaştırma yönünde komisyon görüşmelerine devam ediyor. Avukatlar da “yasa tasarısı geri çekilinceye kadar Ankara Adliyesi önünde oturma eylemi yapacak”larını ilan ediyor. “Biat etmeyeceğiz”, “sabaha kadar buradayız” mesajları gönderen avukatların etrafındaki polis barikatları daraltılmaya başlandı. Halay çeken avukatlarsa “Bu daha başlangıç, mücadele devam” sloganı attı.
Çarpışmanın bu aşaması karşılıklı irade sınaması şeklinde. Avukat eyleminin belirli bir süre devam etmesi halinde toplumun değişik kesimlerinden güçlü destekler alacakları aşikar. Şimdiden emek cephesinin değişik kesimlerinden destek açıklamaları yükseliyor. Eylem, başlı başına mücadele birliğini sağlama potansiyeline sahip ve bu açığa çıkmaya başladı bile. Bu yüzden sermaye iktidarı bu eylemin devam etmesine göz yummayacak. Bir şekilde kısa sürede sona ermesi için değişik adımlar atacaktır.
Bu arada kapışmanın tozu dumanı arasında dinci faşizm, Reis’in ağzından bugün “İstanbul Sözleşmesi”ni de yürürlükten kaldırma hedefini duyurdu. Böylece kadın düşmanı özünü bir kez daha göstermiş oldu.
Sermaye sınıfı için bu bir varlık yokluk savaşı. Geri vites yok. Ülke “kim kimi” sorusunun çözüme kavuşacağı aşamaya hızla yaklaşıyor. Ankara’da sürmekte olan eylem, bunun önemli aşamalarından birini teşkil ediyor.