İstanbul Valisi ferman buyurmuş. Daha doğrusu Saray’ın fermanına imza koymuş. İstanbul’da 15 gün boyunca eylem yasak!
Gerekçeler de, yöntem de evlere şenlik! Eylem yasağının görünürdeki sebebi, salgın. Bir araya gelmek, malum olduğu üzere, virüsün yayılması demek. Ne ilginç değil mi... Yüzlerce işçi neredeyse omuz omuza çalışıyoruz işletmelerde, şantiye yemekhanelerinde neredeyse kaşıklarımız birbirimizin tabaklarına karışıyor, servislere tıklım tıklım doluşuyoruz, toplu ulaşım malum... Salgın? Bahsi bile geçmiyor. Ama bir yerde hakkımızı aramaya kalktık mı, hemen akıllarına virüs geliyor. Hem neden 15 gün? 15 gün sonra virüs buharlaşacak mı?
İşin eğlencelik kısmı, sokaklara çıkan sınırlı sayıda eylemciye karşı yüzlerce polisle çullanarak zaten her tür “sosyal mesafe” kuralını çiğneyen devletin ta kendisi! Yaptıkları işkence de cabası!
Sıralanan maddelerden açıkça görülüyor ki, hedef HDP’nin Ankara’ya yürüyüş eylemini engellemek. (Sonrasında çeşitli sendikaların ve siyasal çevrelerin olası eylemleri de hedefte. Hatta park ve bahçelerde çadır, stant açmak bile yasak!) Vali hızını alamamış, sadece İstanbul’da eylem yasaklamakla kalmıyor, İstanbul’dan başka illerdeki eylemlere gidilmesini de yasaklıyor!
İyice anlaşılıyor ki, korku dağları sarmış. Edirne’den Hakkari’ye her ilin valisi “Bolu Beyi” olmuş... her yerde barikatlar, engellemeler, saldırılar ve yasaklar. Asker, polis, sivil... insanları yaka paça gözaltına alıyor, kıytırık bir memur, “anayasal dokunulmazlığı” olan milletvekillerine kimlik soruyor, yetmiyor tartaklıyor, saldırıyor. Ve tüm bunlar canlı yayın izlettiriliyor tüm ülkeye!
Yasalar ve anayasa? Bunlar basit formaliteden başka nedir ki! Üstelik tüm yasalar birbiriyle çelişen tonla boşluktan oluşur. Her tür yorumlamaya açıktır. Hoş, olmasa ne çıkar! Her kritik dönemde kendi yasalarını herkesten önce çiğneyen bizzat burjuvazidir.
Anayasal olarak sizin önceden haber vermeksizin toplantı ve yürüyüş hakkınız varmış, toplanma özgürlüğünüz varmış, trafiği engellemeksizin dilediğiniz yere gidebilirmişsiniz... boş laf! Geçin bunları! Gerçek güç ilişkisidir geçerli olan, yasa veya anayasa değil! ABD’den yükselen alevlere bakın, bugün karşımızda kaplan kesilenlerin düşecekleri durumu anlarsınız.
Ne yasal sahtekarlıklar söker, ne valilerin fermanları. Ne de “meşru bir zemin” diye sallayıp durduğunuz salgın umacası. Sizin aşağılık yalanlarınız ve baskılarınıza boyun eğeceğimize, salgınla yüzleşmeyi yeğleriz! ABD’den Fransa’ya, İngiltere’den Almanya’ya, her yerde onbinler halinde sokakları dolduran emekçilerle birlikte, iki yüzlü virüs gerekçenize rağmen çıkacağız alanlara! Fermanlarınızı da, barikatlarınızı da parçalayacağız omuz omuza!