Var olan gerçekliğin yerine başka bir gerçeklik koymak; verili bütün yerine başka bir bütünü koymak; bugünkü toplumun yerine, yeni bir toplum koymak; kapitalizm yerine sosyalizm; bunu demokrasi, halk demokrasisi ve sosyalizm mücadelesi bütünlüğü içinde gerçekleştirmek. Yetmişlerden bu yana söylediğimiz budur. Doksanlarda bu devrimci anlayış daha ileri götürüldü. Dünden bu yana, devrim adına ne söylendiyse, bugün yaşama geçme noktasında.

Devrimci işçilerin sınıf partisinin devrim programı, özsel olarak antikapitalisttir, fakat bu noktada durmaz. Sınıf mücadelesini, sınıfların kaldırılmasına kadar vardırır. Tek kelimeyle, işçi sınıfına kurtuluş yolunu gösterir. Ne için savaştığını anlatır. Çok nettir ki, böylesine devrimci bir program, sonuna kadar içten devrimci bir sınıf olan, işçi sınıfı tarafından gerçekleştirilebilir. Bakış açısı devrimcidir: yeni yarınlar için bugünkü köhnemiş toplumsal sisteme karşı mücadele.

İşçi sınıfının antikapitalizmi, küçük burjuvazinin antikapitalist anlayışından farklıdır. Küçük burjuva muhalif hareketler, bazı talepleri karşılandığında, eylemden geri çekilir. Gezi’de ve aynı tarihsel süreçte, dünyanın bir çok merkezinde yapılan ayaklanmalarda böyle davrandı. Devrimci işçi sınıfı ve devrimci siyasi temsilcisi, temel devrimci hedefler gerçekleşene kadar, mücadeleyi sürdürür, sürdürme kararlılığını gösterir. Kesin sonuç alana dek her gün yeniden ve yeniden savaşır. Devrimci mücadeleyi yarı yolda bırakmaz. Amaca ulaşana kadar mücadeleyi tüm gücüyle sürdürür. Samimi olarak devrimcidir.

İşçi sınıfının devrimci mücadelesini her zaman devrimci amaçla bağı içinde ele aldık. Temel devrimci hedef, devrimin güncelliğinde, önümüzde duran ivedi bir sorundur. Somut olarak söylersek, iktidarı ele geçirme sorunu, günün öne çıkan en önemli sorunudur. Emekçi kitleler, iktidar sorunu çözülmeden, hiçbir temel sorununun çözülemeyeceğinin bilincinde. Bu bakış açısı devrimci siyasetle, uzlaşmacı siyaseti birbirinden ayırır. Günün devrimci görevi, yıllarca, onyıllarca süren bu kavgayı sonucuna vardırmaktır.

Devrimci amaç olmadan pratik etkili olmaz, emekçi sınıf ne yöne gideceğini bilemez. Fakat karşıtların mücadelesi olmadan, emekçi sınıfın devrimci pratiği olmadan amaç gerçekleşmez.

Devrimin stratejik sloganlarının, somut koşullarla sıkı bağı var. yetmişlerde devrimin stratejik sloganı olarak ortaya konan “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak!” sloganı, devrimci koşulların yokluğunda bir propaganda sloganıdır. Devrimci durumda, devrimin güncelliğindeyse bir ajitasyon ve eylem sloganıdır.

Maddi koşulların bir bütün olarak, kapitalizmden sosyalizme geçiş için yeterince olgunlaşmış olması, bunun için olanakların gerçekten var olması, daha yüksek bir topluma geçiş için yeterli değildir. Geçişin sağlanabilmesi için, sürecin devrimci bir sınıf olan işçi sınıfı tarafından yönetilmesi ve hayata geçirilmesi gerekiyor. İşçi sınıfı yalnızca dünya tarihsel bir sınıf olarak bunu yapacak tek güç olması bakımından geçiş gerçekleşmez. Böyle otomatik bir durum yoktur; işçi sınıfı yürüttüğü canlı güncel eylemler bakımından da daha ileri bir topluma geçişi sağlayacak bir konumdadır. İşçi sınıfı, yalnızca şu ya da bu ülkede değil, emperyalist-kapitalist sistemin genelinde yeni ve daha iyi bir topluma geçişi yapabilecek ve bu toplumu inşa edebilecek bir konumdadır. Bunun için yeterli teorik, pratik ve politik birikime ve deneyime sahiptir.

İşçi sınıfı 20. yüzyılda, proletaryanın dünya genelinde, bugün ulaştığı nitel düzeyin çok gerisindeyken, teori-pratik bakımdan bu denli ilerleme göstermemişken bile, birçok ülkede, tarihin en büyük devrimi olan, proletaryanın toplumsal devrimini ve yine tarihin en köklü toplumsal dönüşümünü gerçekleştirdi. İşçi sınıfı bugünkü daha ileri düzeyiyle, toplumu dönüştürmeyi gerçekleştirebilir. Bütün mesele, temel devrimci hedefleri gerçekleştirecek kolektif eylemleri daha etkin olarak örgütleyebilmesinde.

Türkiye ve Kürdistan proletaryası iktidarı devrim yoluyla ele geçirecek olgunluğa ve yetkinliğe sahiptir. İşçi sınıfı ve devrimci sınıf partisi yıllardır sürdürdüğü toplumsal pratikle birlikte hem teorik olarak, hem de politik yönde gelişkin bir düzeye ulaştı. Bu, devrimi başarma düzeyidir. Nasıl ki doğa dikbaşlıdır ve kendisinden daha sağlam bir araç olmadan, bir şey vermezse, işçi sınıfı hareketi de, dünyayı dönüştürmek için burjuvaziden daha sağlam, daha dinamik, enerjik bir siyasal parti biçiminde örgütlenmek zorundadır. Devrimci işçilerin partisi, proletaryanın savaşan partisi, sağlam devrimci bir örgüttür. Devrimci kavganın sert sürecinden geçerek çelikleşmiştir. Devrime önderlik edecek bir konumdadır.

Devrim anlayışı milyonların içinde derin biçimde kök salmıştır. Dünyanın en baskıcı burjuva yönetimine ve en şiddetli saldırılara rağmen yarım yüzyıldan fazladır devrim kavgası kesintiye uğramadan, aralıksız olarak sürdü. Bu durum, düşmanın değil, bizim güçlü olduğumuzu ortaya koyuyor. Bu devrimci, bu militan, bu samimi devrimci güç, bağımsız devrimci politikaya dayanarak devrimi zafere ulaştırabilir.

Devrimci komünist hareket, devrimci işçi sınıfı hareketi, amacı ortaya koymakla kalmadı, amacı gerçekleştirmenin yol, yöntem ve araçlarını da gösterdi. Dünyadaki devrimci dönüşüm hareketinin bu konuda zengin bir deneyimi var. Bu topraklarda, aynı konuda sonraki kuşakların yararlanacağı büyük bir birikim sahibidir. Sınıf savaşının önümüze çıkardığı mücadele biçimlerine başvurmada epey yol aldı. Bugün, yeni süreçlerin karşımıza çıkaracağı mücadele biçimlerini devreye sokmakta tecrübeliyiz.

Artık, uzun bir yol aldıktan sonra, burjuva egemenliğine karşı doğrudan mücadele ve dolaylı yollar konusunda, sonuçların ne olduğunu biliyoruz. Sonuçlar elli-ellibeş yılda siyasal yaşamın kendisi tarafından test edildi.

“Hiçbir şeyle dolaylı bir biçimde savaşmak istemediler” diyor Orhan İyiler, Öldükleriyle Kalmadılar kitabında; Sinanlar’dan, Denizler’den, 71 devrimci önderlerinden söz ederken, “Her şeye doğrudan doğruya karşı çıktılar... Bizse çok şeyi dolaylı biçimde karşımıza alma alışkanlığını edindiğimizden... Bu yüzden onların kısa süren birikimi bizimkinin on yılda getirdiklerini aşan, inanılmayacak ölçülere vardıran bir sonucu olmuştur.”

Doğrudan son mücadele, daha sonra ve bugün de daha hızlı ve çabuk sonuç alan devrimci bir yoldur. Orhan İyiler, bu gerçeği yaşamda görüyor ve duru biçimde ifade ediyor. Denizlere, Sinanlara kadar sosyalist mücadele dolaylı gelişmelerle sınırlı kaldı. O süreçten itibaren egemen olana karşı doğrudan doğruya devrimci mücadele, kitleleri daha hızlı devrimcileştirdi ve mücadeleye çekti. Daha sonraki süreçlerde, doğrudan mücadele dolaylı mücadeleyle birleştirildi. Böylece başarıya ulaşmanın daha etkin yol ve yöntemleri geliştirildi. Nasıl ki, savaş sanatı yalnızca hücumdan ibaret değilse, hücumun yanında savunmaya da başvuruluyorsa ve zafer her ikisini başarılı bir biçimde kullanmasından geçerse, siyasal mücadelede de yalnızca doğrudan doğruya mücadele değil, dolaylı yollar da doğru olarak kullanılırsa zafer getirir. Bu topraklardaki devrimci sınıf savaşı, bu konuda epey mesafe aldı. Bu, şu demektir ki, amaca giden yol konusunda zengin tecrübeye sahibiz.

Yeni bir toplum kurma amacıyla, kapitalist dünyaya karşı verilen mücadelede başvurulan doğrudan ve dolaylı yollardan yoğunlaşma dünya genelinde görülüyor. Biz, bu mücadelenin son otuz yıllık dönemine yoğunlaştık. Dünyada yükselen isyan ve devrim dalgasının yarım yüzyılı aşan bir tarihi var. Kapitalizme karşı başkaldırı küresel çaptadır. Başkaldırı küresel devrim, iç savaş biçiminde yürütülüyor. Dünyada ve bu topraklarda G8 başkaldırısı, Vietnam devrimi ve enternasyonal dayanışma, Asya ve Afrika’da, Orta Doğu’da başkaldırılar küresel isyanın etki alanlarını gösteriyor. Latin Amerika, Türkiye, Kürdistan küresel isyan dalgasının yoğun alanları oldu. Portekiz Devrimi (79) ve Nikaragua (79) bunun yeni merkezleri oldu. Doksan sonrası Avrupa ve ABD’de patlak veren ayaklanmalar, isyan ve devrim alanlarının kapitalist dünyanın tümü olduğunu ortaya koydu. Yarım yüzyıllık isyan ve devrim tarihi, içinde devrimci mücadelenin zengin biçimlerini taşıyor. Bu süreçlerde dünyayı değiştirmek için başvurulan doğrudan ve dolaylı mücadele yollarının dikkat çekici örnekleri yaratıldı. Her ülkedeki güncel devrimci sınıf mücadelesi hareketi, dünya deneyimlerini gerekli değişikliklerle birlikte yaratıcı biçimde kendi canlı mücadelesine uygulamalıdır.

Sınıf mücadelesinin yoğunlaşması ve şiddetlenmesi burjuvazinin de, baskılarını ve şiddetini artırması anlamına gelir. Sermayenin baskıları ve saldırganlığı elle tutulur durumda. Bir ülkedeki emekçi halk ayaklanması karşısında yalnızca kendi güçleriyle harekete geçmiyor, küresel kapitalist güçler olarak birleşik bir güç olarak davranıyor. Artan burjuva baskıların anlaşılır yanı var: Bu toplum yapısı içinde, onun yerini alacak daha ileri bir toplumun maddi koşullarının olgunlaşması. Köhnemiş sınıfı daha yüksek bir yaşam biçiminin, bugünkü yaşam biçiminin yerini alacağını ve birçok yerde aldığını biliyor. Her geçen gün daha fazla insanın kapitalizmi yıkmak için mücadeleye katıldığını görüyor. Yeni bir yaşam biçiminin koşullarının olgunlaşması ve bu uğurda milyonların mücadele etmesi sömürücü sınıfın, bu gelişmeyi önlemek adına, her yerde daha şiddetli saldırıya geçmesini getirdi. Birçok yerde insanlar ilk defa bu kadar şiddetli bir saldırıyla karşılaştıklarını söylüyor. Bunun yanında birçok yerde kamulaştırmalarla ve banka-devlet desteğiyle, burjuva toplum, isyan ve devrimden kurtarılmaya çalışılıyor. Tüm burjuva önlemler sonuçsuz kalıyor, çünkü kapitalizmin krizleri, sistemin çöküşü ve en son olarak pandeminin yarattığı yıkıcı sonuçlar, yeni bir yaşam biçimini bir zorunluluk ve yaşamsal hale getirdi.

Bu topraklarda da, burjuvazinin artan saldırıları ve burjuva muhalefetin demagojik vaatleri işçi sınıfının, halkların başkaldırısının, aralıksız süren eylemlerinin önüne geçemez; çünkü bu topraklar, yıllardır isyan ve devrim toprağıdır. Bu nesnel durumdan dolayı, uzlaşmacı siyasetlerin, senelerdir harcadığı uzlaşma çabaları sonuçsuz kaldı.

Devrimin gerçek gücünün farkına varalım. Devrim işçi sınıfı ve halk kitleleri arasında derin kök saldı. Uzun yılların devrim kavgasından geçmiş yetkin nitelikli bir devrimci güç yaratıldı, gerçekten böyle bir güç var. Nicel olarak da büyük bir güce ulaştık. Bu güç, burjuvaziyi yenebilir ve yeni bir dünya kurabilir. Bu güç bunu yapabilir, gerçekten yapabilir.

C.Dağlı