Kapitalizmde çöküş dinamikleri işlerken, yeni bir toplum hedefiyle hareket eden devrimci dinamikler hızlı olarak işliyor.
Sınıf mücadelesi, çok yoğun, olaylar süreklilik gösteriyor. Tarihin, en yaygın, en kapsamlı, en derinlikli, en şiddetli çatışması yaşanıyor. Çatışmalar doğrudan politiktir ve siyasi iktidar etrafında dönüyor. Bunca çatışma, bunca sancı, bunca şiddet yeni toplumun doğumuyla ilgilidir. Her şey hızla değişiyor. Halk demokrasisi ve sosyalizm mücadelesi durdurulamaz bir güçle ilerliyor.
Biz bu sonuçları, bugünkü somut durumun somutluğu içindeki teorik analizinden çıkarıyoruz. Bu analiz bize toplumun gelişme dinamiklerini yani proletaryanın sınıf mücadelesi tarafından öne çıkarılan devrimci dinamikleri veriyor. Yani somut durumun analizinden devrimci sonuçlar çıkarıyoruz. Daha genel anlamda kapitalizmin teorik analizi, devrimci sonuçlara ilişkindir. Marx Kapital’de, kapitalizmin teorik analizinden devrimci sonuçlar çıkarıyor. Demek ki, bu analiz, dünyayı dönüştürme gibi, tüm zamanların en devrimci sonucunu çıkarıyor.
Ezilen ve sömürülen kitlelerin kapitalizme karşı mücadelesinin devrimci biçimler alması, mücadelenin sonuç alıcı noktaya doğru ilerlemesi demektir. Mücadelenin devrimci olmayan biçimleriyle hiçbir biçimde sonuç alınmaz. İşçi sınıfı hareketi ve sınıf partisi devrimciyse bir güçtür. Sınıf savaşımı, devrimci biçim alarak son noktayı koyar. Son nokta, devrimin zaferidir. Sınıf mücadelesi devrimden sonra, sosyalizmde çeşitli biçimlerle devam eder.
Bu topraklarda, mücadele daha en başlarda devrimci biçim aldı. Devrimci mücadele olmadan, hareket bugünkü aşamaya gelemezdi. Devrimci pratik, isyan ve ayaklanmalarının yaratıcısıdır. Devrimin zaferiyle birlikte, devrimci pratik, toplumun köklü toplumsal dönüşümünün yaratıcısı ve uygulayıcısıdır.
Devrimci etkinlikler, burjuvazinin devrilmesi hedefiyle hareket etmiyorsa, adına layık olmaz ve değildir. Burjuva sistem ciddi bir ekonomik ve politik kriz içinde. Pandemi sistem krizini en uç noktaya götürdü. Bu durumdan yararlanarak, sömürücü sınıfı devirmek, dünya devrimci işçi hareketinin doğru siyasi stratejisi ve taktiğidir. Uzlaşmacı siyasetler ise, bu devrimci politikanın yerine, tamamen reformist “pandeminin-krizin faturasını onu yaratanlar öder”, politikasını izliyorlar. Onlar, faturayı burjuvaziye keserken, devrim bu uğurda, bir kenara itiliyor. Krizin ve siyasi baskının kaçınılmaz sonucu toplumsal patlamadır. Bu yönde başlayan eylemler, burjuvazinin (sadece siyasi iktidarın değil) devrilmesi hedefiyle davranmazsa eylemler geniş kitleleri harekete geçirmede etkili olmaz ve kısa sürede geri çekilir.
Faturayı tahsil etme peşinde koşanlar bir kere daha devrimci kitleleri oyalıyorlar. Bu, temel, öne çıkarılan bir hedef haline getirildiği için, yapılan eylemler doğrudan doğruya kitlelerin devrimci enerjisini tüketmeye yöneliktir. Böylece burjuvazi için en riskli, egemenliğinin ciddi bir tehdit altında olduğu bir sırada küçük burjuva hareketler egemen sınıfa bulunmaz bir destek sunuyor. Devrimci işçi sınıfı, devrimci sınıf partisi, burjuvaziye uzak düşmek istemeyen grupları, kendi çıkmazlarıyla baş başa bırakarak BAĞIMSIZ DEVRİMCİ ÇIKIŞ yapmalıdır.
Analizimize ve buradan çıkan politik sonuçlara devam edelim. Ekonomik kriz, yıkım, çöküş daha sert, daha derin, daha altüst edici. Sınıflar ayrımı çok büyük, karşıtlık, kutuplaşma, çelişkiler çok keskin ve topluma egemen. Emek-sermaye çelişkisi çok derin. Sosyalizm bundan doğan çatışmayı çözmek zorundadır ve çözmelidir.
Sınıf çatışmasının koşulları olan bir kutupta zenginlik birikimi, diğer kutupta yoksulluk ve yoksunluk birikimi, kapitalist üretim biçimi tarafından yeniden ve yeniden üretilir. Yalnızca ekonomik olarak değil, ideolojik olarak da. Tarihsel gelişme kendi içinde sıçramalar, çelişkiler, çatışmalar, patlamalar içerir. Bunlar olmadan gelişmeden söz edilemez. Demek ki toplumun gelişmesi, problemi de, problemin çözümünü de kendi içinde taşır. Problem öylesine büyük ve yıkıcı hale geldi ki, bunun çözümü, sokaktaki insana bile kaçınılmaz ve zorunlu görünür oldu.
Devrimci pratiğin amacı, burjuva parlamentosunu daha iyi hale getirmek yani onu iyileştirmek, düzenlemek, böylece siyasi yapıyı güçlendirmek değil, fakat burjuva devlet kurumlarının yıkmak, ortadan kaldırmaktır. Sosyal reformistler ise, tüm etkinliklerini bu toplumun siyasi yapısını güçlendirmek amacıyla gerçekleştiriyorlar. Devrimci etkinliklerin amacı ise, burjuva siyasi yapıyı yıkmak, yerle bir etmek; onun yerine, emeğin devrimci iktidarını inşa etmek ve insanın gerçek özgürlüğünü gerçekleştirmektir.
Bir toplum, ancak daha ileri ve daha yüksek toplum tarafından ortadan kaldırılır. Devrimci politik eylemlerin amacı tam da budur. Yeni toplum, her bireyin çıkarlarının diğeriyle çatıştığı koşullara dayanmayacak, fakat herkesin kendi özel çıkarını tüm insanların toplumsal çıkarı haline getirdiği koşullara dayanacak.
İnsanın öz etkinliğinin, kendisinden uzaklaştığı, yabancı bir güce dönüştüğü bir toplumda -ki bu, ancak sınıflı bir toplum olabilir- insanın insanla ilişkisi politik karakter kazanır. Bu toplumda, toplumsal evrim -ki karşıtların mücadelesine dayanır- zorunlu olarak politik devrime varır. Ancak, insanların kendi faaliyetlerinin koşullarını ve sonuçlarını kendi toplumsal denetimine aldığı, insanın insan üstündeki baskının ve sömürünün her biçiminin sona erdiği; koskoca toplumun bir grup insanın emeğine dayanmaktan çıktığı, emeğin, üretici çalışmanın toplumun çalışabilir durumdaki tüm üyelerine dağıtıldığı, herkesin yeteneğine göre, herkesin ihtiyacına göre ilkesinin egemen olduğu bir toplumda, toplumsal evrim politik bir devrimle sonuçlanmaz. Özgür bireylerin oluşturduğu toplum, kendi yaşamını, kendi isteğince düzenler.
Devrimci eylemlerin çok artması, sık sık ayaklanmalara başvurulması, burjuvazinin başka türlü devrilmeyeceğinin kitlelerce derin olarak kavrandığının bir ifadesidir. Güçlü askeri ve bürokratik devlet yapısının varlığı, ayaklanmalara başvurulmasını zorunlu yapar. Burjuvazinin ayaklanma ve devrim dışında başka biçimde devrilmeyeceği gerçeği, kapitalist dünyanın genelindeki bir durumdur. Ezilen ve sömürülen kitleler tarafından devrimci yol ve yöntemlerin benimsenmesi, dahası kullanılması, emekçi ve sömürülen kitlelerin en temel ve yaşamsal sorunlarının başka türlü çözülemeyeceğinin bilincinde olduğunu gösteriyor. Kitlelerin bilincinde köklü bir değişim olmuştur.
Burjuvazinin askeri ve bürokratik devlet aygıtının yıkılması, siyasi iktidarın emekçi halkın eline geçmesinin önkoşulu olduğu ve devrimci siyasi iktidarın da ilk görevinin üretim araçlarının, kapitalistlerin elinden zorla çekip alınması olduğu yönünde emekçilerde bir düşüncenin oluşması, büyük bir gelişmedir. Bu demektir ki, kitleler, kesin bir sonuç alınıncaya kadar, devrimi devam ettirecektir. Bu bilincin oluşmasında, yeni bir toplum için, kapitalizme karşı devrimci mücadelenin yıllarca sürmesinde proletaryanın sınıf bilinçli partisinin tartışmasız etkisi ve öncülüğü var.
İşçi sınıfının devrimci pratiği ancak bağımsız olarak ortaya konabilir. Devrimci eylemler, proletaryanın bağımsız sınıf politikasına dayandırılmalı. Devrimci politik pratik bağımsızlığını sosyalizm amacından alır. Kendi somutumuzda, proletaryanın devrimci pratiği halk demokrasisi ve sosyalizm mücadele çizgisinden alır. Bir kez daha devrimci pratik temel devrimci hedeflerle bağıntısı içinde konabilir.
Çok açıktır ki burjuva partilerin, burjuva muhalefetin basit siyasi eklentisi olan uzlaşmacı sosyalist partilerin ortaya koyduğu pratik, devrimci pratik değildir ve olamaz da. Doğrudan temel devrimci hedeflere yönelmediği için, bağımsız değildir. Mesela burjuva muhalefetin seçim politikasını destekleyen ya da kısmen destekleyen bir siyasi hareketin yapacağı eylemler hiçbir biçimde, devrimci nitelik taşımaz.
İşçiler ve onların sınıf partisi, devrimci pratik olmadan, devrimci etkinlikler olmadan sürece müdahale eden yani olaylara devrim yönünde etkide bulunan bir aktör olamaz. Devrimci bir aktör olmak için bağımsız, siyasi bir hat izlemek gerekiyor. Proletarya kendi kurtuluş programının bir aktörü olabilir. Devrimci bir programa dayanmadan, bu temelde bağımsız bir siyasi çizgi izlemeden, sürece yön veren, politik sahnenin önlerinde yer alan bir aktör olamazsın, olsan olsan fonda görülen etkisiz biri olursun. Olayların peşinde sürüklenmek istemiyorsan, devrimci bir programa ve devrimci pratiğe dayanmalısın.
Devrimci işçi sınıfı, yalnızca tarihin etkin bir aktörü değil, güncel sürecin de etkin bir aktörü (öznesi). Geleceğin, insani bir toplumun örgütleyicisi ücretli emekçiler, tarihsel devrimci görevlerini, örgütlü, bilinçli ve yüksek eylem kapasitesiyle yerine getirebilirler. İşçi sınıfının sadece tarihsel devrimci niteliğinden söz etmek, onun güncel devrimci mücadelesini göz ardı etmek olur. Devrimci işçi sınıfı güncel, canlı sınıf kavgasının örgütleyicisidir, hazırlayıcısıdır, savaşçısıdır.
Yaşamın önümüze getirdiği sorunları çözecek olan güncel, canlı devrimci sınıf savaşıdır.
“Teorik karşıtlıkların çözümü yalnızca pratik bir biçimde olanaklıdır ve bundan ötürü bu bir bilgi görevi değil, gerçek yaşamın görevidir.” (Marx)
Ekim 1917 Devrimi ve yirminci yüzyılın toplumsal devrimleri, sınıf karşıtlıklarının ve çelişkilerinin pratik biçimde çözümüdür. Dahası, pratik biçimde sadece eski toplum yıkılmaz, yeni ve daha üstün toplum da ancak pratik yolla inşa edilebilir. Bir toplumsal sistem olarak sosyalizm, sınıf karşıtlıklarının gerçek çözümüdür. Kitlelerin sosyal pratiğiyle çözümüdür.
Bütün bu sürecin örgütleyicisi, sürükleyici gücü işçi sınıfıdır, onun gerçek devrimci partisidir. Proletaryanın devrimci partisi, koşullar ne olursa olsun, her dönem örgütlenir ve her koşulda devrim için savaşır. Fakat sınıf partisinin örgütlenmesinin devrimci dönemlerle doğrudan bağı vardır. Parti, örgütlenme biçimlerini, kitle çalışmasını, mücadele biçimini ve mücadele temposunu devrimci dönemlere göre düzenler. Devrimci dönemlere, yoğun-devrimci mücadelenin gelişmesine kayıtsız kalan bir işçi sınıfı partisi, sınıf mücadelesinin gelişiminin gerisinde kalır ve kof bir parti haline gelir.
Leninist parti, bir devrim partisidir. Partinin programı, proletaryanın kurtuluşunu ve bunun nasıl gerçekleşeceğini ortaya koyar. Bu yolda, işçi sınıfına önderlik eder. Parti, bugün yeni bir sınavla karşı karşıya. Bugün güncel devrimci görevleri yerine getirdiği ölçüde, mücadelenin sonraki aşamalarına daha da güçlenmiş olarak girer. Partinin emekçi kitleler üstündeki ideolojik ve politik etkisi artar.
Proletaryanın hegemonyası yalnızca ideolojik ve politik yolla sağlanmaz. Devrimci pratik hegemonyayı sağlamanın etkin bir yoludur. Proletarya, tüm emekçileri ezen kapitalizme karşı devrimci mücadele vererek, tüm halk kitlelerini kurtarmak için verilen savaşı sonuna kadar götürerek geniş kitlelerin desteğini alır. Proleter olmayan emekçiler, kendi kurtuluşlarının proletaryayı izlemekten ve onunla birlikte hareket etmekten geçtiğine pratikle ikna olurlar. Tüm emekçilerin kurtuluşu devrimci pratikle gerçekleşebilir.
Örgütlü ve hazırlıklı devrim çabaları başarıya götürür. Parti, bununla kalmaz, süreci eylemleriyle hızlandırır. Fakat parti, örgütlenme ve eylemde dışındaki gelişmeleri daima göz önünde tutar. Dışımızdaki gelişmeler, bizim hazırlıklarımıza bakmaz. Ayaklanma, devrim kendiliğinden patlak verebilir. O halde bir devrim partisi, bütün gelişmeleri karşılayacak bir yetenek ve yetkinlik gösterecek bir konumda olmalıdır.
İçinde olduğumuz süreç, her bakımdan, proletaryanın devrimci sınıf partisi, Leninist Partinin önderliğini zorunlu hale getiriyor.
C.DAĞLI