İşçi ve emekçilerin eylem dalgası burjuva düzenin kıyılarını aralıksız dövüyor! Dur durak bilmeden... irili ufaklı... anlık veya uzun süreli... Her yer kaynıyor.
Sağlık emekçileri iki ayda üçüncü defa greve çıkma kararı aldı. Mevcut şartlar işçileri, ücretli emekçileri her geçen gün daha fazla harekete geçmeye zorluyor.
Metal işçileri RTE'nin "grev yasağı kararı"na meydan okuyor. Resmi Gazete'de RTE imzasıyla duyuruldu yasak. "Milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü" için yasaklandı grev! Böylece bütün işçiler bir kez daha görüyor ve anlıyor çıplak gerçeği... "Milli" demek, burjuva demektir. Hükümet "burjuva millet/ulus" temsilcisidir, işçi ve emekçiler ulusunun değil! Şu halde bu hükümetin temsil ettiği "millilik" karşısında bütün işçi ve emekçiler "gayri milli"dir!
Ülkenin dört yanında protesto eylemleri yapıyor, yürüyüşler düzenliyor işçiler. Fabrika önlerine, patronların "karargahlarına", tekellerin merkezlerine... İnat, direngen bir kararlılık ve sebat...
Hedefte Ankara! Dört bir yandan kopup gelmişler. Hükümetin "asgari ücret tespit oyunu"na ve işçilere yönelik baskı ve saldırılarına karşı burjuvazinin başkentinde düşmanının karşısına dikiliyor!
Dinci faşist iktidar ve faşist devlet, yine zaptiye aklıyla karşılıyor hareketi. Çaresizler!..
Sendika başkanları, merkez yöneticileri yerlerde sürükleniyor, zorla gözaltına alınıyor.
Sanıyorlar ki daha çok baskı, tehdit, gözdağı verme işe yarayacak... Bu kışta kıyamette Ankara'nın kapılarına dayanan işçiler pusup sinecek!
Oysa aynı gün, aynı yerde sloganlarla inletiyor işçiler sokakları: "Baskılar Bizi Yıldıramaz!” Dinci faşizmin başkentinde düşmanının yüzüne haykırıyor: "İnsanca Yaşam Hakkımı Ver!", "Asgari Ücretle Sen Yaşa Mehmet Şimşek"!
Ne polis bariyeri, ne kısa süre önceki gözaltılar... "Yürüyor adım adım/ Yürüyor ağır ağır/.../Açık geniş adımlarla arşınlıyor yolları./Ağır iki balyoz gibi sallanıyor kolları."
Öfke yükseliyor. Eylem dalgası da... Suriye ve Rojava'da "yüz yıllık rüya" peşinde kardeş halklara saldıran, "fethe çıkan" dinci faşizm, burada bizzat kendi evinde işçi ve emekçilerin öfke seli altında sendeliyor.
Devrimci işçiler bir kez daha pratikte gösteriyor: "Gerçek düşman içeride!"