Günümüz burjuva dünyasının ikiyüzlülüğünün en çarpıcı göstergesi olsa gerek. NATO, kuruluşunun 75. yıldönümü nedeniyle sosyal medya paylaşımlarında “NATO Demek Barış Demek”, “NATO Demek Özgür [Bir Dünyada] Yaşamak Demek” türünden sloganlar kullanıyor!
Barış!.. Kuruluşundan bugüne sayısız savaşa, darbeye, kanlı katliamlara, işkencelere sebep olmuş bir savaş örgütünün ağzında nasıl da eğreti duruyor!
Kendi varlığını bile unutan bir bunağın başında bulunduğu “baş emperyalist” ülkenin başkentinde, 32 üye ülkenin “liderleri”, yetmiyor, emperyalist sermayenin atanmış memurları olarak AB yöneticileri, o da yetmiyor “ Asya-Pasifik bölgesindeki NATO ortakları olan Avustralya, Güney Kore, Japonya ve Yeni Zelanda” temsilcileri bir araya geliyor!
Bu pek barışsever güruhun ana gündemi “Ukrayna'ya daha koordineli ve hızlı silah ulaştırmak”! Dedik ya, burjuva ikiyüzlülüğün en çarpıcı örneği karşımızda...
Sözüm ona “Sovyet yayılmasına karşı” kurulmuştu 1949’da. Ama aslında saldırgan olan, yayılmacı olan, bu emperyalist blokun ta kendisiydi. Ki sosyalist blokun dağılmasından sonra sürekli yeni ülkeleri (eski sosyalist ülkeleri) bünyesine katarak bu yayılmacılığını göstermiş oldu. 12 üye ile başladığı “yolculuk”, bugün 32 ülkeye ulaşmış durumda.
Örgüt “Kuzey Atlantik” adıyla tanımlı, “icra sahası” tüm yeryüzü! Libya, Suriye ve Ukrayna'da faşist güçler doğrudan NATO tarafından finanse edildi, örgütlendi, eğitilip silahlandırıldı. Bu faşistler Ukrayna'da iktidarı ele geçirdi. İsrail siyonizminin askeri-siyasi ve finansal destekçileri, yine bu aynı NATO çatısı altındakiler.
Antikomünist bir savaş örgütü olarak, dünya emekçi halklarının ve işçi sınıfının mücadelesini bastırmak için akla hayale gelmeyecek yöntemler uyguladı NATO. Bir de çıkmış utanmadan “NATO demek özgürlük ve barış demektir.” diyorlar!
NATO, sosyalizme karşı kurulmuş bir polis gücüdür. Halkların devrimci hareketini bastırmak, tüm direnç noktalarını ortadan kaldırmak için, emperyalizmin dayandığı silahlı örgüttür. Sürekli genişleyip durması, en ücra köşelere kadar yayılmaya çalışması, devrimci gelişmelerden, egemenliklerinin temelden aşınmış olmasından kaynaklanıyor. Kaybediyorlar!
İşte Filistin! Soykırıma rağmen başaramadılar. Ukrayna’da dağılmanın eşiğindeler. Suriye’de yenildiler. Afganistan’dan kaçtılar. Afrika’dan adım adım kovuluyorlar. Geriliyorlar, yeniliyorlar. Bu yüzden de çok tehlikeliler. Bir imha/yıkım savaşını başlatabilecek kadar tehlikeliler hem de!
Besleme faşist çeteleriyle, askeri üslerle, çatışmalarla kuşatmaya, ablukaya almaya çalışıyorlar emekçi halkları. Dünya devrimini durdurmaya çalışıyorlar. Ama başaramayacaklar. NATO’yu da, ablukalarını da dağıtacağız!