Biliriz bu faşist iktidar ve devlet varlığını ancak zor yoluyla sürdürüyor. Yok heybesinde şiddetten, baskıdan, zulümden başka bir şey.

Bugün artık en temel dayanağı polis ve ordu, yargı ve zindan. Geri kalan her şey, yerel yönetiminden parlamentoya, seçimlerden çeşitli kurumlara kadar, her şey bu çıplak gerçeği örtmeye yarayan bir incir yaprağı bile değil!

Parlamentonun ve hükümetin bile yok hükmünde olduğu bu faşist diktatörlükte, akıl almaz seçim hilelerine rağmen Kürt halkının kazandığı belediyeler dinci faşizmin saldırısı altında.

Tüm güçsüzlüğüne ve merkezi iktidar karşısında alabildiğine yetkisiz olmasına rağmen Kürt halkının kararlılık ve inadının ifadesi olmakla anlam bulunan bu kurumlar, daha sandık sonuçları kesinleşmeden kayyum saldırısına uğradı Van’da. Emekçi halkların kararlı isyanı karşısında geri adım atmak zorunda kaldı dinci faşizm o zaman. Ama yönelimini de belli etti: Kayyumlar kesinlikle gündeme gelecek!

Seçimlerin üzerinden 2 ay geçti. 3 Haziran’da Colemerg (Hakkari) belediyesine kayyum atadı dinci faşist iktidar. Belediye eş başkanını gözaltına aldı. Gerekçenin tüy kadar kıymeti harbiyesi yok! Biliyoruz ki dinci faşizm ipe sapa gelmez gerekçelerle bu kayyum saldırısına devam edecek!

Ve yine biliyoruz ki düşmanın bu pervasız saldırılarına karşı dişe diş bir mücadele yürütülecek. Tıpkı Van’da başlayıp dalga dalga yayılan isyan dalgası gibi. Tıpkı Colemerg kayyumunun haberi duyulur duyulmaz Kürdistan ve Türkiye kentlerinde kendiliğinden bir tepkinin sokaklara akması gibi.

Konunun, kurumun, sebebin bir önemi yok. Ya da daha doğru bir deyimle, bunlar tamamen ikinci plandadır. Aslolan dinci faşizmin saldırılarına karşı savaşmaktır, teslim olmamaktır. Bu, işçi ve emekçilerin, yoksul Kürt halkının ve cümle ezilenlerin varlık gerekçesidir. Onlar için varolma hakkını kazanmanın yegane yolu budur!

Bu vahşi sömürü düzeninde, bu baskıcı-kan dökücü faşist diktatörlükte “direnmek yaşamaktır”! Birleşik devrim, 12 Eylül’ün en karanlık dönemlerde bile teslim olmadı; içeride ve dışarıda “berxwedan jiyane” (direnmek yaşamaktır) şiarını dilinden düşürmedi. Bu saatten sonra da bu saldırılar karşısında susacak, geri çekilecek, boyun eğecek değildir.