< < Donbass İzlenimleri-4

Geri dönüş yolunda bazı yerlere uğradık. Bu yerlerden biri, faşist Ukrayna güçleri tarafından bombardıman sonucu metal yığınına dönüştürülmüş bir kimya fabrikasıydı. Fabrikada, iki yıldır durmadan tüten bir duman vardı. Yanan, kimyevi maddelerdi anlaşılan. Faşist güçler burayı Şubat 2022 savaşı başlarında bombalamışlardı. O gün bu gündür, oradaki ateş sönmemiş.

Bir başka uğrak yerimiz ise Biyo-Kimya Araştırma Laboratuvarı idi. Burası Amerikalıların biyolojik-kimyasal araştırmalar yaptıkları, çeşitli bakteri ve virüs geliştirme faaliyeti yürüttükleri yermiş. Pek çok binadan oluşuyordu laboratuvar; hepsi de savaşın başlangıcında bombardıman sonucu yıkılmışlardı. Öyle anlaşılıyor ki, Amerikalılar kaçmadan tüm belgeleri götürecek fırsatı bulamamışlardı. Tutulan notlar, kayıt defterleri, malzemeler, akla gelebilecek ne varsa hepsi yıkık, dökük binanın içinde, yerlerdeydi. Odaların giriş kapısında, orada çalışan görevlilerin adları hala duruyordu. Ne olduğunu, ne için kullanıldığını anlamadığımız, hassas aletlerin olduğu özel odalar vardı; Amerikalılar orada ne araştırıyorlardı, ne üretiyorlardı belli değil. Ama insanlığın yararına bir şey araştırmadıkları kesin.

Lugansk iline akşam saatlerinde varmıştık. Ertesi gün Krasnodon kentine gideceğimiz söylendi. Krasnodon, Rusya sınırına yakın, savaşın ön cephesinden uzak, pek de küçük sayılmayacak bir kentti.

Ertesi sabah kente vardığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu. Kentin merkezi meydanı olduğu ortasındaki büyük anıttan anlaşılan yerde, Sovyet marşları çalınıyordu. Meydanın neredeyse bitişiğinde olan bir okulun önünde durduk, arabalar park etti, arabadan indik. Okulun önünde Maksim Gorki'nin heykeli duruyordu. Bakımsız, kaidesinin bazı yerleri dökülmüş, yıllarca kimsenin ilgilenmediği belliydi.

Meydanda askeri kıyafetli öğrenciler tören eğitimi yapıyorlardı. Genç bir asker diğerlerine nasıl yürüneceğini, nasıl dönüleceğini, dönüş sırasında ayak hareketlerinin nasıl yapılacağını titizlikle gösteriyor; bazen durup anlatıyor, arkasından öğrencilerin o hareketi tekrar etmesini istiyordu. Bunlar meydan bir köşesinde olup biterken, anıtın hemen yön yan tarafında başka bir hazırlık yapılıyordu. Ses düzeni kurulmuş, bazı şeylerin provaları yapılıyordu.

Meğerse bütün bu hazırlıklar, Krasnodonlu genç çocuklara Rusya pasaportu verme töreni içinmiş. Biz olan biteni uzaktan izlerken bir görevli geldi, kendini tanıttı ve bizi tören alanının ön tarafına götürdü. Sovyet marşları çalmaya devam ediyordu. Pasaport alacak genç çocuklar -tahminen 12-16 yaş arası- bayram havası içinde dizilmiş, çoğunun elinde Lugansk Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu bayrakları, kiminin elinde ise orak çekiçli zafer bayrağı, bekliyorlardı.

Tören başladı. Şarkılar, şiirler, konuşmalar derken pasaportların dağıtılmasına sıra geldi. Pasaport verilecek genç çocuklar teker teker çağrıldı ve pasaportları verildi.

Törenden sonra bir görevliyle birlikte Krasnodon müzesine gittik. Müze, Sovyetler Birliği, “Anavatan Savaşı”, bu savaşta kullanılan silahlar, Sovyet sanatının farklı dallarını yansıtan eserler, komsomol gençliği ile ilgili gazete küpürleri, Lenin ve Stalin'le ilgili belgeler; kısacası, özellikle 1941-1945 arası dönemle ilgili akla gelebilecek her türlü belge ve eserle doluydu.

Komsomol ile ilgili belgeler, resimler, sertifikalar özenle saklanıp korunmuştu. Resimlerden birinde kalpağıyla görünen genç çocuğun, ileri yaşta, “Büyük Anavatan Savaşı” sırasında yani Hitler faşizmine ve emperyalizme karşı savaşta büyük kahramanlıklar göstererek Sovyetler Birliği Kahramanı ödülü aldığını anlatıyor bize rehberimiz. Yan tarafta, köşede tertemiz duran bir motosiklet vardı; onun da Hitlerin esir alınan askerlerinden ele geçirildiğini gülümseyerek anlatıyor. Büyükçe bir dijital panoda ise sürekli akan görüntülerde önce SSCB Bayrağını görüyoruz, arkasından Hitler faşizmine karşı savaşta ölen sayısız askerin resimleri çıkıyor karşımıza. Unutmuyorlar, unutturmuyorlar.

Oradan bizi şehrin dışında bir tepeye götürdüler bizi. Tepenin karşısında, biraz uzak bir mesafede bir başka tepe. Her iki tepenin yanından geçen şehirler arası bir yol var. Rehberimiz anlatıyor: “Burası diyor, 2014'te Ukrayna faşist güçlerini durduğumuz ve püskürttüğümüz noktadır. Faşistler, karşı tepede tanklarını konuşlandırmış bize oradan ateş ediyorlardı. Biz ise bu tepede onlara karşı koyuyorduk. Rusya ordusu, silahlı güçleri ortada yoktu o zaman. Biz yani halk olarak, milis güçlerimizle karşı koyuyorduk. Faşistlerin amacı şu gördüğünüz yolu ele geçirip şehri kuşatmaktı. Çünkü bu yol Rusya topraklarına açılan tek yoldur. Ancak halkımız ve milis güçlerimiz onları geri çekilmek zorunda bırakarak şehri kuşatmalarına izin vermediler. Bizim açımızdan burası, savaşın dönüm noktalarından birinin yaşandığı yerdir.”

Onun için tepeye bir anıt yerleştirmeye karar vermişler. Henüz oldukça mütevazi bir anıttı yaptıkları, ama başlamak için yarısıdır derler. Krasnodon halkı başlamış ve mutlaka çok daha görkemlisini yapacaktır. Sadece o değil. Savaştan yeni çıkmış; hatta savaş içinde olmanın bütün yıkıcı etkisini kentin her karış toprağında hissetmek mümkün. Yine de Krasnodon halkı, işçi sınıfı, kenti düzenlemeye, savaşın yıkıcı etkilerini gidermeye başlamış.

Krasnodon kentinden ayrılıp kaldığımız kente, Lugansk'a geri döndük. Ertesi gün kaldığımız yerden bizi almaya geldiklerinde bize eşlik eden Lugansklı yoldaş, dün gezdiğimiz Krasnodon'un bu sabah saat 11.00 gibi faşist Ukrayna ordusu ve silahlı güçleri tarafından bombalandığını söyledi. Henüz net bilgi alamamışlardı ama, ölü ve yaralıların olabileceğini söyledi bize. Faşist Ukrayna ordusu, atası Hitler gibi, sivil yerleşim yerlerini, şehirlerin içini bombalamayı temel politikası yapmıştı. Ancak bir etkisinin olmadığına tanık olduk. Lugansklı yoldaş anlatırken sıradan bir şey gibi anlattı ve işine devam etti. Bombalamalarının hiç bir caydırıcı, korkutucu etkisi yoktu halk üzerinde. Yaşam olağan seyrinde sürüyordu.

O gün şehir dışına çıkmadık. Programladıkları gibi, bizi önce bir üniversiteye götürdüler. Eğitim olağan haliyle devam ediyordu. Kimi öğrenci gençler okulun bahçesindeydi. Kimisi koridorlarda, kimisi derslerdeydi. Kısacası, bildik, tanıdık bir üniversite resmi vardı karşımızda. İçeri girip koridorlardan geçe geçe, yönetici pozisyonundaki bir öğretim üyesinin odasına gittik. Bizi oldukça sıcak, candan karşıladı. Bir ara savaşın ön cephesindeymiş. Sonra buraya, üniversiteye gönderilmiş. Harita üzerinde savaşın gidişatı hakkında bilgi verdi bize. Anlatımından, savaşı zaferle bitireceklerinden emin olduğunu hemen anlıyorsunuz. Ülkelerimizdeki gençliği burada üniversite eğitimi almak üzere teşvik etmemizi istedi bizden.

Üniversitedeki hava, yaşamın savaşa rağmen olağan akışında sürdüğünü gösterdi bize. Lugansk şehir yönetimine ait bir büroya gittik. Orada çeşitli konular üzerinde sohbet ettik. Delegasyondaki bazı yoldaşlar bol bol not aldılar. O sırada, asker üniformalı, 30'lu yaşlarda bir genç içeri girdi. Cepheden geldiğini söylediler. Buraya başka bir ülkeden faşizme karşı gönüllü savaşmaya gelmiş. Böyle, faşizme ve emperyalizme karşı gönüllü savaşmaya gelmiş pek çok genç komünist varmış. İki Halk Cumhuriyeti'nin faşist işgale ve emperyalizme karşı verdikleri savaşın enternasyonal karakterde olduğunu biliyorduk; yine bunu gözlerimizle görmek farklı bir duygu uyandırıyor insanda. Lugansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetleri, enternasyonalist savaşçıları bir çekim merkezi gibi kendine çekiyordu; tıpkı Rojava devrimi ve özellikle de Rojava devrimin ilk dönemindeki gibi.

Akşam bir buluşmamız olacaktı. Restoran gibi bir yere gittik. Restoran SSCB bayrakları, Lenin büstü, İki Halk Cumhuriyetinin bayrakları, çeşitli afişler vb ile doluydu. Görüntü restoran değil de komünist parti bürosu gibiydi. Bir köşede Stalin protresi gördük. Resim çekmek için portrenin önünde oturan gençten biraz yana çekilmesini istediğimizde kimliğini çıkarıp içinde sakladığı Stalin resmini gösterdi. Yürekten bir karşılamaydı.

Yemekten sonra, beklenen kişiler gelmeden, orada bulunanlar arasında hararetli bir tartışma başladı. Tartışma böyle uzayıp giderken beklenen yoldaşlar geldi. Donestsk'ten bizimle tanışmak için gelmişlerdi. Gelenlerden biri Donetsk Komünist Partisi Genel Sekreteri Boris Litvinov idi. Yanındaki ise Donetsk Halk Cumhuriyeti Hükümeti'nde ekonomi bakanı İgor Vlademirov. Donetsk Komünist Partisi Genel Sekreteri yoldaş, aynı zamanda 2014'teki ayaklanmanın liderlerinden ve Ukrayna'dan bağımsızlığı ilan eden bildiriyi okuyan yoldaşmış. Özellikle Boris Litvinov, devrimin daha ileri gitmesi için büyük çaba harcıyormuş. Savaş, Rusya'nın pozisyonu vb üzerine sohbetler akşam saat 22.00'lere kadar sürdü. Sonra hemen kalkmaları gerektiğini söylediler, çünkü saat 22.00’den sonra, özellikle arabayla yolculuk çok tehlikeliymiş. Zaten Lugansk kentinde de saat 22.00’den sonra sokağa çıkılmıyormuş. İlk fırsatta tekrar görüşmek üzere ayrıldık.

 

Gezi Notlarının birinci, ikinci ve üçüncü bölümlerini okumak için tıklayınız.