Cumartesi Anneleri 1039. Hafta buluşmasında gözaltında kaybedilen ve davası 30 yıldır sonuçsuz kalan Murat Yıldız için Galatasaray Meydanı'ndaydı.
Cumartesi Anneleri 1039. hafta eyleminde 30 yıl önce ifade vermek için karakola giden ve bie daha haber alınamayan Murat Yıldız için Galatasaray Meydanı'nda buluştu.
"İstanbul kar altındayken, şehrin dört bir yanından geldiğimiz Galatasaray’dayız. Buradayız çünkü güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra haber alamadığımız sevdiklerimize ne olduğunu öğrenemiyoruz" diyen Sebla Arcan devletin bütün kapılarını kapattığı, hakların yok sayıldığı, yargının hukukla bağını kestiği ve siyasetin sorun çözme yeteneğini kaybettiği koşullarda, Yalnızca kayıpları için değil, aynı zamanda demokrasi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için de mücadele ettiklerini söyledi.
1039. haftadır kayıplarının alıvetini soran ve siyasi iktidara barışı, özgürlüğü ve adaleti engelleyen uygulamalarına son verme çağrısında bulunduklarını belirten Arcan, "Çatışmacı siyasetin yol açtığı yıkımın en yakın tanıkları olarak, herkesin korkudan uzak, güven içinde ve onurlu bir biçimde yaşayabileceği demokratik bir Türkiye talep ediyoruz" dedi.
Bu hafta 30 yıldır hukuk işletilmediği için sonuçsuz kalan Murat Yıldız davası için adalet istemek ve devlet yetkililerine görevlerini yapma çağrısında bulunmak için bir araya geldiklerini belirten Arcan Murat Yıldız'ın dosyasını paylaştı.
19 yaşındaki Murat Yıldız, İzmir'de annesi ile birlikte yaşıyordu. Bir kafede otururken çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaşmış ve bu yüzden polis tarafından aranmaya başlanmıştı.
Annesi Hanife Yıldız'ı karakola götüren polisler, ‘Murat hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacak' dedi. Bunun üzerine, 23 Şubat 1995 tarihinde, Murat Yıldız, avukatı, kuzeni ve annesi ile birlikte, İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi'ne giderek Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi'ye teslim oldu.
Aradan üç gün geçtiği halde Murat eve dönmeyince, anne Hanife Yıldız, Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne gitti ancak sorularına net yanıtlar alamadı. Çelişkili açıklamalar karşısında Hanife Yıldız ısrarını sürdürünce yetkililer, Murat’ın emniyette verdiği ifadesinde silahı İstanbul Kartal’da sakladığını söylediği için, onu polisler Tahir Şerbetçi ve Şah İsmail Öztürk nezaretinde İstanbul’a gönderdiklerini, yolda Murat’ın feribottan denize atlayarak kaçtığını ve tüm aramalara rağmen bulunamadığını iddia ettiler.
Oğlundan haber alamayan Hanife Yıldız, Bornova ve Gebze Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurdu. Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesi, beş yıl süren yargılama sonucunda, Murat Yıldız'ın feribottan atladığını gören bir tanık olmamasına rağmen sanık polislerin beyanını esas aldı ve onlara yalnızca “görevi ihmal” suçundan günümüz parasıyla 1 lira 18 kuruş para cezası verdi.
İHD avukatı Gülseren Yoleri, 2015 yılında Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak yeniden soruşturma açılmasını talep etti. Açılan soruşturma, iki yıl sonra takipsizlikle sonuçlandı. Takipsizlik kararına yapılan itiraz da reddedildi. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapıldı.
Gözaltında kaybedilen kişilerin yaşam hakkından devletin sorumlu olduğunu, kamu görevlilerinin gözaltında kayıp olaylarına karıştıklarına dair emareler bulunması halinde, devletin yaşam hakkını ihlal ettiği kabul edildiğini belirten Arcan, Murat Yıldız'ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili yürütülen adli sürecin maddi gerçeği açığa çıkarmadığını, faillerin cezalandırılmasının sağlamadığını, aksine, Murat’ın yaşam hakkının ihlal edildiği gerçeğinin üzerini örttüğünü vurguladı.
Kaç yıl geçerse geçsin Murat Yıldız için, tüm kayıpları için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceklerini belirten Arcan, bir sonraki Cumartesi günü yine kayıplarının akıbetini sormak ve adalet taleplerini yinelemek için Galatasaray Meydanı'nda olacaklarını söyledi.