Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, maden ocağında patron tarafından yakılarak katledilen Afgan işçi Nourtani'nin davasında, suçlarını itiraf niteliğinde beyanları bulunan sanıklar 2 yıl, 4 yıl gibi infaz süreleriyle tahliye edilmek istendiğine dikkat çekerek duruşmaya katılma çağrısı yaptı.

Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, Zonguldak'ta çalıştığı maden ocağında katledilen Afgan işçi Vezir Mohammad Nourtani'nin karar duruşması öncesinde İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesinde basın açıklaması yaptı. Açıklamanın yapıldığı salona "Patronu Tarafından Öldürülüp Cesedi Yakılan Muhammed Nourtani İçin Adalet" yazılı pankart asıldı.

İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, 19 Şubat 2025 günü Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek davanın karar duruşması olduğunu belirtti. Yoleri, Nourtani'nin çalışırken rahatsızlandığını ve patronların daha Nourtani yaşarken onu hastahaneye götürmek yerine katletmeyi planladığını ifade etti.

"Nourtani yakılarak katledilen ve cesedi kaybedilmek istenen bir işçi. Bu dava karar aşamasına gelmiş bir dava ve kamuoyunun ilgisi verilecek karar etkileyecetir" diyen Yoleri, kamuoyuna çarşamba günü görülecek davayı takip etme çağrısında bulundu.

 

"Bu Katliam Cezasızlıkla Sonuçlanmasın"

Göçmen Dayanışma Ağı adına basın metnini okuyan Yıldız Önen, göçmen işçilerin kayıtdışı çalıştırıldığını belirterek, ailelerinin sınır dışı edilmekle tehdit edilmesi ve patronların işçilerin ailelerine bir miktar para vermesi nedeniyle göçmen işçilerin katledilmesinin cezasızlıkla sonuçlandığını vurguladı.

Zonguldak'ta ruhsatsız işletilen bir maden ocağında kayıtsız ve güvencesiz çalıştırılan Afganistanlı göçmen işçi Vezir Mohammad Nourtani'nin 9 Kasım 2023 tarihinde, kaçak maden ocağı sahipleri tarafından katledildiğini ve bedeninin yakılarak yok edilmek istendiğini hatırlatan Önen, Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve karar aşamasına gelinen davada, savcılığın verdiği mütalaaya değindi.

 

"Nourtani Yakıldı, Savcı 'Vagon Çarptı' Dedi"

Savcının, Nourtani'nin vücudundaki kırıkları ve kan izlerini vagon çarpması olarak değerlendirdiğini ve bu nedenle Nourtani'nin ölümünü "kaza" olarak nitelendirdiğini aktaran Önen, kaçak maden ocağının sahipleri, eski MHP Gelik Belde Başkanı Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Sercan Kayabaş için "bilinçli taksirle öldürme" suçundan iki yıldan altı yıla kadar, Nourtani'nin bedenini yakanlardan biri olan tutuklu sanık Ahmet Aydın ve Eray Demiro için "suç delillerini yok etme" suçundan altı aydan beş yıla kadar, diğer bir suç ortağı olan, kömür ticareti işiyle uğraşan Alaattin Çayırlı için ise "bildirim yükümlülüğünün ihlali" suçundan bir yıla kadar hapis ya da adli para cezası istendiğini belirtti.

 

"Sanıklar Suçlarını İtiraf Etti"

Katillerin Nourtani'yi madende fenalaştıktan sonra hastaneye götürmeyip öldürmeye karar verdiklerini, "Hastaneye götürürsek başımız belaya girer", "Bu adamın kimliği yok, Afgan zaten, yakalım" dediklerini ve Nourtani henüz hayattayken sırf göçmen olduğu için ölümünde beis görmediklerine dikkat çeken Önen, "Yargılama süreci boyunca birbirlerini ele veren, suçlarını itiraf niteliğinde beyanları bulunan sanıklar 2 yıl, 4 yıl gibi infaz süreleriyle tahliye edilmek istenmektedir" dedi.

"Hiçbir işçi sağlığı ve güvenliği önlemini yerine getirmemek, işçileri sigortasız çalıştırmak, her tür denetimden kaçınmak üzere iktidarın da göz yummasıyla kaçak ocak işleten patronların, işçileri bizzat yakarak öldürse dahi cezalandırılmak istenmediği bu düzeni kabul etmiyoruz" diyen Önen, kamuoyunu katledilen tüm göçmen işçiler için davanın takipçisi olmaya çağırdı.

 

"Herkes Sadece Kendine Demokrat Olmamalı"

Halkların Demokratik Partisi (DEM Parti) Göçmen ve Mülteciler Komisyonu Eş Sözcüsü Murad Mıhçı ise Nourtani'nin emperyalist saldırılar nedeniyle göçmen olmak zorunda kaldığına işaret ederek Nourtani davasının ırkçılık, emek sömürüsü ve yaşanan emperyalist savaşların sonucunu gösterdiğini belirtti. DEM Parti Hukuk Komisyonu olarak da davayı takip edeceklerini söyleyen Mıhçı mahkeme önünde olmanın önemli olduğunu çünkü takip edilmeyen tüm davalarda insanların canının yok sayıldığını söyleyen Mıhçı, bu coğrafyaya huzur gelmesi için herkesin sadece kendine demokrat olmaktan vazgeçmesi ve insanlar arasında din, dil, ırk ayrımı olmaması gerektiğini söyledi.