2023’ü depremlerle, ama depremin değil devletin sebep olduğu yıkımlarla, seçim süresinde halka boşa umut aşılayanlarla, dünya genelinde emperyalist savaşlarla geride bıraktık.
Faşist devletlerin ve tüm baskı, sömürü aygıtlarının karşısında halkların özgürlük mücadeleleri, işçi-emekçi eylemleri, öğrenci hareketleri ve isyanlar büyüdü, derinleşti. Afetler, savaşlar, direnişlerle dolu böylesi bir yıldan sonra; yeni yıla girerken, her sene olduğu gibi, bir de ekonomik bir afetle karşı karşıya bırakılıyoruz. Temel ihtiyaçlarımız dahil olmak üzere bütün gereksinimlerimize durmaksızın gelen zamlar; alım gücünü düşürmeye, insanları maddi zorluklar içinde boğmaya devam ediyor.
2024’e girdiğimiz ilk dakikadan itibaren, deyim yerindeyse “Zam Yağmuru” Türkiye ve Kürdistan işçi-emekçilerinin üzerine yağmaya başladı. Dinci-faşist iktidar köprü ve otoyollara, akaryakıta, vergilere korkunç zamlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Tek başına akaryakıta zam yapılması bile, ihtiyacımız olan A’dan Z’ye tüm ürünlerin fiyatının artması demek. Dinci-faşist iktidar yaptığı bu zamlarla devlet hazinesindeki bütün açığı, giderlerin gelirlerden fazla oluşunu, işçi-emekçi halklar üzerinden karşılamaya çalışıyor. Çünkü bu eşitsizliği çözmek için giderlerden kısması veya devletin tüm araçlarının sadeleşmesi; aynı zamanda polis-jandarma-orduyu finanse etmeyi de kısması demek. Ama ekonomik ve politik krizin bu kadar keskinleştiği yıllarda halk yüzünü devrime dönerken devletin böyle bir sadeleşmeye gitmesi imkansız olurdu. Faşist devlet savaş araçlarından kısmak bir yana, yıllardır büyümeye gidiyor. Bunun yerine tüketim mallarına zamlar yaparak bütçe açığını kapatmaya çalışıyor.
Bütün bu zamların içinde gençlik de kendi payına düşeni aldı. Ulaşım, barınma, yeme-içme gibi tüm ihtiyaçlar zaten birer lükse dönmüşken, gelen zamlarla hayat pahalılığı daha da arttı. Öğrenci gençlik devletin verdiği “burs” ile herhangi bir sosyal aktivite şöyle dursun, açlık sınırında bile yaşayamıyor. Verdikleri burs her geçen gün daha az şeyi karşılayabiliyor. İşçi gençlik yeni yılla birlikte gözünü asgari ücret zammına dikiyor, ama yine alım gücü düşmüş bir şekilde devam ediyor. Yaşam koşullarının bu kadar zorlaşması karşısında gençlik depresyona, umutsuzluğa sürükleniyor.
Faşizmin işçi ve emekçi sınıfı hayat pahalılığı, zamlar ve işsizlik ile boğuşmaya mahkum etmesi kendi sonunu da getiriyor. Halkın geçinememe derdini arttıran her adım halkı devrime itmek anlamına geliyor. Ama burada durmayacaklar, zamlar, vergi artışları ve emeğin talanı artan biçimde devam edecek. Bunların olmadığı bir dünya, bu sistem içerisinde mümkün değil.
2023’ün insanlarda yarattığı maddi, fiziki bir yandan da psikolojik yıkım ve zorluklardan sonra şimdi insanlar hiç nefes alamadan yeni yılın zorluklarıyla yüzleşiyor. Bu sistem içerisinde, bu baskı ve sömürü düzeni içerisinde yaşamaya devam ettiğimiz sürece nefes almamız mümkün olmayacak. Zamlar durmayacak, yaşam gitgide ağırlaşacak. Buna karşı ise, her geçen yılda olduğu gibi, işçi sınıfının, emekçilerin toplumsal hareketi gelişmeye devam edecek ve Leninistler önderliğinde burjuva egemenliğini yıkarak, devrime ulaşacak!
İstanbul’dan Bir DÖB’lü
ZK.Genç Yoldaş Dergisi 3. sayıdan alınarak yayınlanmıştır.