Dünya Antiemperyalist Platformu (DAP), Washington'da bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. 28 Haziran-2 Temmuz arasında DAP Gençlik Kampı (Gençlik Platformu) düzenlendi. Washington ve NewYork'ta ABD'den ve Güney Kore'den gençlerin katıldığı eylemler gerçekleştirildi.
Platform, 7-8 Temmuz tarihlerinde konferans ön toplantısı ve uluslararası konferans düzenledi. 9-11 Temmuz tarihleri arasında ise NATO'nun Washington zirvesini protesto eylemleri örgütledi. Aşağıda
Dünya Antiemperyalist Platformu'nun 8 Temmuz tarihinde yayımladığı "Washington Deklarasyonu'nu yayımlıyoruz.
Dünya çapında bir Direniş Ekseni inşa edersek NATO emperyalist ittifakı yenilebilir!
Dünya çapında sürmekte olan tüm savaşların nihai nedeninin emperyalist tekelci-kapitalizm, küresel ekonomik egemenlik ve süper sömürü sistemi olduğunun bilinciyle, Dünya Anti-Emperyalist Platformu'nun parti ve örgütleri olarak aşağıdaki hususlara dikkat çekiyoruz:
• NATO'nun Ukrayna'daki faşist vekilleri aracılığıyla Rusya'ya karşı yürüttüğü savaşın son iki yılında, emperyalist kampta birçok zayıflık açığa çıkmıştır.
• Filistin'deki Siyonist vekiller aracılığıyla Ortadoğu halklarına karşı dokuz aydır süren emperyalist savaş (adı dışında her şeyiyle bir NATO savaşı), bu zayıflıkların daha da şiddetlenmesine ve açığa çıkmasına hizmet etmiştir.
• Ukrayna'daki savaş, Rusya'nın ekonomisini bir yaptırım savaşıyla yok etmeye çalışan NATO emperyalistlerinin ekonomik zayıflığını ilk kez ortaya çıkardı ve Rusya'nın ekonomisini güçlendirip kendi ekonomilerine daha fazla zarar vererek sonuçlandı.
• Sonuç olarak, emperyalist ülkelerin kaçmaya çalıştığı ekonomik kriz, enerji fiyatları ve enflasyonun baş döndürücü bir hızla artması, Avrupa sanayisinin yaşayamaz hale gelmesi ve sıradan işçilerin yaşam maliyetlerinin hızla yükselmesiyle daha da şiddetlendi.
• Filistin'deki savaş bu zayıflığı daha da açığa çıkarmış, yerleşimci-sömürgeci varlığa verilen neredeyse sınırsız teşviklere rağmen, Batı'daki destekçilerinin artık Siyonist ekonomiyi ayakta tutamadığını ortaya koymuştur.
• Ukrayna'daki savaş, ezilen ve gelişmekte olan dünyadaki insanları boyun eğmeye zorlamak için uzun süredir ezici güç tehdidini savuran emperyalist ülkelerin askeri zayıflığını da ortaya çıkarmıştır. Bugün Ukrayna'da, NATO'nun Rusya ile bir çatışmaya hazırlanmak için on yıl boyunca devasa ve çok sayıda tahkimat hattı oluşturmasına ve Ukrayna ordusunu esasen NATO'nun en büyük savaş gücü haline getirmesine rağmen, batı ittifakı kesin bir şekilde yenilmektedir.
• Filistin'deki savaş bu zayıflığı daha da açığa çıkarmıştır. NATO bombardıman uçakları ve uçak gemileriyle desteklenmesine ve her gün batıdan gelen silahlarla yeniden donatılmasına rağmen, Siyonistler savaşın her cephesinde kesin bir yenilgiye uğramaktadır: Gazze'de Filistin direnişi; Filistin'in kuzeyinde ve Golan Tepelerinde Hizbullah; Kızıldeniz'de Ensarullah ve işgal altındaki Filistin'de, kahraman Yemen ve işgal altındaki Irak'ta bulunanlar da dahil olmak üzere bölgesel direniş güçlerinin bir kombinasyonu tarafından.
• Siyonistlerin masum Filistinli sivillere, evlerine, okullarına, işyerlerine ve hastanelerine acımasızca uyguladıkları ölüm ve yıkım askeri açıdan hiçbir şey kazandırmamıştır. Bugün Gazze Şeridi'nde İsrail ya da ABD askerleri için güvenli olan hiçbir bölge yoktur.
• Bu savaşların her ikisi de son derece önemli bir değişimin altını çizmiştir: Batı teknolojik hakimiyetini ve bununla birlikte dünya halkları üzerinde kendi iradesini dayatma yeteneğini kaybetmiştir.
• Ukrayna'daki savaş aynı zamanda emperyalist kampın sistematik sahtekârlığını da ortaya çıkarmıştır. Savaşta açık askeri zaferler kazanamayan emperyalistler, kurumsal ve sosyal medyadaki küresel hakimiyetlerini kullanarak manşetler atıyor ve savaşla ilgili gerçekte hiçbir dayanağı olmayan, tamamen Hollywood'a özgü anlatılar inşa ediyorlar.
• Bu süreçte emperyalistler, Ukraynalıların yaşamlarını hiçe saymış, hiçbir askeri amaç gütmeksizin ölüme gönderilen yüz binlerce insanı umursamamışlardır. Böylece emperyalizmin mutlak insanlık dışılığı bir kez daha görülmüştür.
• Bu ikiyüzlülük ve insanlık dışılık, Gazze'de devam etmekte olan soykırımın gerçek zamanlı görüntülerinin Batılı gazeteci ve politikacıların iddialarını neredeyse dile getirildikleri anda yalanladığı Filistin'de en açık şekilde gözler önüne serilmiştir.
• Batılı liderlerin, bir yandan barış ve müzakerelerin gerekliliğine dair açıklamalar yaparken, diğer yandan da Siyonist soykırımcılara sınırsız silah ve finansman gönderdikleri ortaya çıkmıştır. Bu arada sivillere yönelik düzenli katliamlar ve okulların, üniversitelerin ve hastanelerin sistematik olarak hedef alınması batı medyasında neredeyse hiç yer almıyor ya da bariz bir şekilde yanlış yansıtılıyor. Soykırım faillerine rutin olarak sempati duyulmakta ve bunlar 'meşru müdafaa' yapan 'demokratik' güçler olarak sunulurken, baskıya direnenler ise canavarlaştırılmaya ve 'terörist' olarak tanımlanmaya devam etmektedir.
• Bu ikiyüzlülük diplomatik alana da uzanmakta ve ezilen dünyadaki ülkeler giderek artan bir şekilde emperyalistlerle müzakere edilemeyeceği sonucuna varmaktadır; imzaladıkları anlaşmalar, üzerinde yazılı oldukları kağıda bile değmez. Ne KDHC'nin imzaladığı Sunshine protokolleri, ne Filistinlilerin imzaladığı Oslo süreci, ne de Rusların imzaladığı Minsk süreci gerçekten samimi ve barışçıl bir çözüm bulmayı amaçlıyordu; sadece emperyalistler 'sahadaki gerçekleri' yaratırken ve askeri saldırganlığın yenilenmesi için hazırlanırken bir tarafın elini kolunu bağlayan bir mekanizmaydı.
• Sonuç olarak pek çok ülke, hem emperyalist düşmanlığa karşı güvende kalmanın hem de egemenliğini sürdürmenin bir yolu olmadığının farkına varıyor. Antiemperyalist ülkelerin ikili ve çok taraflı ilişkilerini giderek artan bir hızla güçlendirmelerinin nedeni budur. Bu, her yerde ezilen halklar için çok sevindirici bir gelişmedir.
• İdeoloji ve bakış açılarındaki tüm farklılıklara rağmen, antiemperyalist kamp, bugün Josef Stalin'in 1953'teki ölümünden bu yana hiç olmadığı kadar güçlüdür. Ekonomik ve teknolojik açıdan emperyalizm hiç olmadığı kadar zayıfken, antiemperyalist kamp hiç olmadığı kadar güçlüdür. Gerçekten de güçler dengesi tarihte belirleyici bir dönüm noktasına ulaşıyor.
• Ukrayna ve Filistin'deki savaşlar, kendisine hala 'komünist' hareket diyenlerin çoğunun iflas etmiş ve çürümüş durumunu da gözler önüne sermiştir. Savaş bize kimin gerçek bir devrimci, kimin sadece uysal bir 'muhalif' olduğunu; kimin pratikte anti-emperyalizme sadakatini koruduğunu ve kimin sadece emperyalizmi destekleyen çürümüş, oportünist eylemlerini örtmek için makul ifadelerin arkasına saklandığını anlamak için mükemmel bir turnusol sağladı.
• Gerçek anti-emperyalistlerin görevi, yukarıda özetlenen tüm dersleri işçilere anlatmak için mümkün olan her şeyi yapmaktır. İşçilerin Filistin ve Siyonizm konusunda kendilerine yalan söylendiği gibi, Ukrayna faşizmi ve Rusya konusunda, Çin, Kuzey Kore ve İran konusunda da kendilerine yalan söylendiğini görmelerine yardımcı olmalıyız. Ve bu anlayışı, çağımızın en belirleyici mücadelesi olan emperyalist küresel sistemi sonsuza kadar yok etme mücadelesinde aktif rol almaları için kitleleri her yerde harekete geçirmek amacıyla kullanmalıyız.
• Avrupa ve Batı Asya'daki savaşlarındaki başarısızlık emperyalistleri savaş dürtülerinden alıkoymayacak, aksine kendilerini ve sistemlerini her ne pahasına olursa olsun kurtarmak için onları daha da hırslandıracaktır. NATO'nun dünya çapında yayılmasını, Çin ve Kuzey Kore'ye karşı NATO'nun Doğu Asya kanadını oluşturma girişimini ve Latin Amerika kıtasında NATO tarafından vekil ordular kurulmasını bu mercek altında anlamalıyız.
Bu nedenle aşağıdakileri taahhüt ediyoruz:
1. İşçilerin ve ezilen halkların bu savaşta bir tarafımız olduğunu anlamalarına yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi yapacağımızı; Rusya'nın NATO'yu yenmesinin, Filistin'in ve daha geniş Ortadoğu direnişinin siyonizmi yenmesinin ve emperyalizmi Ortadoğu'dan kovmasının her emekçinin çıkarına olduğunu; ortak düşmanımıza indirilen bu büyük darbelerin ancak dünyadaki sınıf güçlerinin hareketini hızlandırmaya ve başka her yerde emperyalist tahakküm ve sömürüye karşı mücadele için daha iyi koşullar yaratmaya yardımcı olabileceğini.
2. Vekil güçler de dahil olmak üzere, emperyalist savaş makinelerinin hiçbir unsuruyla aktif işbirliği yapmama kampanyası talebini yaygınlaştırmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. İşçilerin, hükümetlerini Siyonist ve NATO imha makinelerinin yasadışı, saldırgan savaş kışkırtıcılığına verdikleri desteği geri çekmeye zorlayacak güce sahip olduklarını anlamalarına ve bu gücü kullanmak üzere örgütlenmelerine yardımcı olmak için çalışacağız.
3. Emperyalistlerin Çin ve Kuzey Kore (KDHC) ile ilgili propagandalarını çürütmek ve savaş hazırlıklarını teşhir etmek için elimizden gelen her şeyi yapacağımıza; emekçilerin, ilk kurşunu kim atarsa atsın, Doğu Asya'da patlak verecek herhangi bir savaşın emperyalist saldırganlık tarafından kışkırtılmış olacağını anlamalarına yardımcı olacağımıza; bu nedenle kitlelerin Çin ve Kuzey Kore'nin yanında olması ve emperyalizmin ve vekillerinin hegemonyalarını sürdürmek ya da dayatmak için savaştığı diğer tüm savaş alanlarında olduğu gibi Çin ve KDHC'nin zaferi için aktif olarak çalışması gerektiğine.
4. Emperyalist sistemin barış içinde yaşama konusundaki temel yetersizliğini kitlelerin dikkatine sunmak için elimizden gelen her şeyi yapacağımıza; NATO'nun dünya genelinde -özellikle de Doğu Asya ve Latin Amerika'da- hızlı ve saldırgan bir şekilde genişlediğini vurgulayacağımıza ve emperyalistlerin ekonomik krizlerinden savaş yoluyla kurtulmayı umduklarını ve umutsuzca savaş alanına atacakları yeni birlikler aradıklarını açıklayacağımıza.
• İnsanlığın önünde açılan tarihsel fırsatın ve çağa ayak uydurma görevimizin bilincini yaymak için çalışacağımızı; emekçi kitlelere başarı ihtimalleri ve zafer kazanmaları halinde kendilerini bekleyen parlak gelecek hakkında iyimserlik aşılayacağımızı.
Emperyalizm derin bir kriz içinde ve ortak güçleri tarihlerinin hiçbir döneminde olmadığı kadar zayıf. Bu arada, antiempeyalist direnişin birleşik güçleri hiç olmadıkları kadar güçlüdür.
İnsanlar her yerde emperyalist köleleştirme, yoksullaştırma ve sürekli savaş zincirlerini kırma şansı için çırpınıyor; her türlü sömürüden arınmış, insan merkezli ve nihayetinde sosyalist bir yolda gelişme şansı için mücadele ediyor.
Zaman değişiyor. Tüm dünyada güçler dengesi değişiyor ve devrimci bir akım oluşuyor.
Şimdi dünyanın her köşesinde Direniş Eksenini inşa etme çabalarımızı iki katına çıkarma zamanıdır.
NATO dağıtılsın!
Emperyalizme ölüm!
Emperyalist savaşla işbirliğine hayır!
Zafer direnişin!