Dünya Kadın Konferansı Dünya Koordinatörleri “Sömürüye, Savaşa, Şiddete, Yoksulluğa Karşı İsyanımız Var.” diyerek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bir açıklama yayınladı.
8 Mart 2024’te, Dünya Kadınlarının Mücadele Günü’nde, ataerkiye, faşizme, kapitalizme, emperyalizme karşı sokaklarda olacağız. Ortak mücadele günü olarak belirlediğimiz bugün de dünyanın sokakları bizim sloganlarımız ile yankılanacak. Her zamanki gibi cinsel, ulusal, sınıfsal baskıya karşı sokaklarda olacağız.
Birlikte mücadele edeceğiz ve gerici tüm geleneksel kalıpları yıkacağız. Özgürlüğümüz için savaşacağız. Ataerkiyi besleyen kapitalizme karşı işçi kadınların ortak mücadelesini güçlendireceğiz. Emperyalizme karşı dünya halklarıyla birlikte enternasyonal mücadelenin bir parçası olacağız. Emperyalist savaşlara karşı dünya halklarıyla birlikte enternasyonal savaş karşıtı mücadelenin en önemli gücü olacağız. Birbirimizden aldığımız güçle faşizmi ve dinci gericiliği tarihin çöplüğüne atacağız ve mutlaka biz kazanacağız.
Bu bilinçle 2024 8 Mart’ında diyoruz ki:
“Sömürüye, Savaşa, Şiddete, Yoksulluğa Karşı İsyanımız Var.”
Dünyanın her yeri birer savaş alanı. Bugün belki de bu savaşların en vahşi, en yıkıcılarından biri Filistin topraklarında yaşanıyor. Biliyoruz ki bu savaşların hiçbiri bizim savaşımız değil. Dünyadaki bir avuç kapitalistin egemenliklerini korumak ve sermayelerini arttırmak için çıkardıkları savaşların tüm insanlık için ama en çok da kadın yarısı için acı sonuçları ortada.
Mevcut savaşlar, özellikle Rusya ve diğer emperyalist güçler ABD ve NATO’nun Ukrayna’da yürüttüğü savaş, üçüncü dünya savaşı, nükleer felaket tehlikesi taşıyor.
Dünyada yaşanan savaşlara biz karar vermiyoruz ama savaşların en büyük bedellerini de biz kadınlar ödüyoruz. Tüm savaşlarda olduğu gibi Filistin’e yönelik Siyonist işgalde de kadın, savaştan en çok etkilenen, bedeni savaş alanı olarak görülen, daha fazla baskıya maruz kalan ve nihayetinde ganimet olarak da görülendir.
Filistin’de savaş tüm hızıyla sürerken, Rojava’da Kürt kadınlarının etkin bir şekilde katıldığı devrimin tüm kazanımlarına dönük saldırılar artarak devam ediyor. Savaşın doğrudan sonucu olarak zorla yerinden edilme kitlesel bir şekilde yaşanıyor. Göç yollarında kadın ve çocukların yaşadıklarını anlatmaya kelimeler yetmez.
Şimdi hep birlikte Filistinli ve Kürt kadınların ve savaşlardan, sömürü ve baskıdan etkilenen tüm kadınların özgürlüğü ve tüm kadınların sömürü ve baskıdan kurtuluşu için çığlığı 8 Mart meydanlarına taşıma zamanıdır!
Savaşlarda “cinsel şiddet” ve “savaş silahı olarak tecavüz” bir soykırım aracı olarak kullanılmaktadır. Geçmişte olduğu gibi bugün de bir savaş silahı ve savaş stratejisi olarak cinsel şiddet gündemdedir. İşlenen bu suçlara karşı kadınlar sorumluların yargılanması için büyük mücadeleler vermektedir. Savaşa karşı olmak demek aynı zamanda bedenlerimize dönük yapılan saldırıya da karşı olmak demektir.
Şimdi, bir savaş silahı olarak kullanılan tecavüze karşı mücadele veren kadınların sesini 8 Mart meydanlarında yükseltme zamanıdır!
Biz kadınlar artık kendimizi nasıl özgürleştireceğimizi biliyoruz ve birbirimizden öğrenerek ilerliyoruz. Özgürlüğümüz çok yakın. Yeter ki emperyalizme, kapitalizme, faşizme, dinci gericiliğe ve ataerkiye karşı birlikte mücadele etmekten geri durmayalım.
“Vardık Varız Var Olacağız” demeye devam ediyoruz!
8 Mart’ı yaratan ve yaşatan tüm kadınlara selam olsun.