Lenin, 1 Nisan günü İsviçre’den Rusya’ya doğru trenle yola çıkarken, Petrograd tren istasyonunda o kadar büyük bir kalabalığın kendini bekliyor olacağını biliyor muydu bilmiyoruz. Ama yıllardır uğruna sürgün yaşadığı, tüm yeteneklerini adadığı devrim onu çağırdığında hiç tereddüt etmediğini biliyoruz.
Sürgünlük yıllarında hep devrim için ve bir gün devrim çağırdığında hazır olabilmek için yaşadı. Tüm hayatı devrimin saatine ayarlıydı. Tren garında binlerin karşısına çıktığında yükselttiği slogan, “Yaşasın sosyalist dünya devrimi.” düşlerinin büyüklüğünün simgesiydi.
Düşlerinin büyüklüğü kadar, bir devrim meydana geldiğinde, bunun ne olduğunu anlama ve yeterli olup olmadığına karar verebilme öngörüsüne de sahipti. O kesintisiz bir devrim mücadelesinden yanaydı. Her yeni uğrak biliyordu ki insanlığı gerçek kurtuluşa biraz daha yaklaştıracaktı. İşte Lenin’i Lenin yapan bu gücüydü.
O, Şubat Devrimi’ni haberini alır almaz, emperyalist dünya savaşı tarafından yol açılan ilk devrimi büyük bir coşku ile selamladı. Ama bu ilk devrimin sonuncu olmayacağını belirterek, işçi ve emekçileri, partisini, yoldaşlarını ikinci evreye hazır olmak için uyardı. Ne doğada mucize olur, ne de tarihte. Çarcı krallığın bir kaç gün içinde yıkılabilmesi için tarihsel olarak bir çok koşulun bir araya gelmesi gerektiğini biliyordu.
1905 Devrimi yüzlerce yıllık önyargıların kökünü kazımış, milyonlarca işçi ve on milyonlarca köylüyü siyasal savaşıma sokmuştu. Ama yenildiler. Yenenler yenilenenlerin/dikişsiz, ak gömleğinde sildiler/kılıçlarının kanını. Her zaman olduğu gibi, yenilgilerinden öğrenerek çıktı Rus halkı da bu karşı-devrim günlerinden. Çarcı krallığın iç yüzünü daha iyi tanıdılar. Onun kokuşmuşluğunu, çürümüşlüğünü ve Romanov ailesinin Rusya’yı Yahudilerin, işçilerin, devrimcilerin kanına boğan katiller olduğunu.
Şu bir gerçektir ki, 1905-1907 Devrimi olmasaydı, 1907-1914 karşı devrimi olmasaydı, Şubat olmazdı. Lenin ve Bolşevikler olmasa da Ekim olmazdı.
Tüm bunları olanaklı kılan, Lenin’in işaret ettiği bir büyük rejisör gerekliydi, o da emperyalist dünya savaşıydı.
Gerçeğe dosdoğru bakabilen bir Lenin’e sahip olduğu için Şubat’tan Ekim’e giden yol böyle açıldı...