Deprem oldu, dışarı çıktık. Binamızın içi çöktü. Biz şanslı olanlardandık, binamız tamamen enkaza dönmedi.
Dışarıda çıplak ayaklı, pijamalı bir sürü insan çığlık çığlığa idi. Hava karanlık ve soğuk. Öyle böyle bir soğuk değil, bilenler bilir buraları. İç Anadolu'da -5'te yaşayabilenler, burada kışın +5'te üşüyebilir.
İlk yaptığımız iş, toplanma merkezine gitmekti. Ama orada halktan kimse yoktu, devlet yetkilisi de yoktu. Zaten AFAD binası, hastaneler yıkılmış, devlet yapıları da depremden nasibini almış. Yardım edecek kurum ve kuruluşlar yardıma muhtaç.
Depremin üzerinden 24 saat geçmesine rağmen hiçbir resmi araç görmedim. Doğru açıklama yapılmadı. İlk başta Hatay’da pek bir şey yokmuş gibi davranan bir iktidar da oldu. Depremin üzerinden 48 saat geçti, yardım ekipleri yavaş yavaş geldi, ama organizasyon yok. Kimsenin devlete güveni de yok. Yardımların çoğu dernekler üzerinden veya şahsi olarak yapılmakta.
Depremin akabinde şehir merkezinde dolaşırken, yıkılan binaların altından yardım çığlıkları geliyordu. Kendi imkanları ile halk yüzlerce kişiyi kurtardı. Hala ölüm haberleri ile birlikte kurtarma haberleri de geliyor. Ancak kurtarma görevlisi sayısı maalesef çok ama çoook az.
Şu an su, yakıt, ısınma, yemek, giyim ihtiyaçları acil. Fakat yıkılmayan binalara da girmek mümkün değil. Sadece oturduğum Çekmece Mahallesi’nde yüzden fazla bina yıkıldı. Ancak yıkılmayan binaların çoğu hem içten, hem dıştan yıkık, harabe halde. Yani çok ciddi bir konut sorunu var.
Çocukluğumda 3 kattan fazla inşaat izni verilmediğini bilirim. 4. kata veya 5. kata izin verildiğinde çok şaşırırdık. Simdi hileler ile (kot farkı adı altında) 7- 8 katlı binalara dahi izin verildi. Dere yatağı olduğunu bildiğimiz ve şerhi olan çoğu yere inşaat izni çıktı. Rüşvet alırken var olan belediyeler, şu an yok durumunda. Toplu konut yapılarında yıkım çok fazla. Başta TOKİ olmak üzere 600 Konutlar, Sümerler, Koop Evleri (eski yapıdır ama yerinde dönüşüme dair hiç çalışma yapılmadı). Eski ve 4 kattan yüksek yapıların çoğu yıkıldı. Yeni ve 4-5 kattan yüksek yapılar da zarar gördü. Anlayacağınız 30 yıl önceki uygulamadan vazgeçilmesinin, kötü kent yönetimi ve yolsuzluğun bedelini insanlar canıyla ödedi.
Şu ana kadar devlet tarafından, herkesi kapsayacak sekilde organize edilmiş bir yardım yok. Felaketin büyüklüğü ileri sürülebilir, ama yıllardır bu felaket topraklarının üzerinde yaşadığımız da bilinmekte. İnsanlar yardım için nereye başvuracağını bilmiyor. Daha kötüsü, toplanma merkezlerinde hala kimse yok. Ne devlet, ne insanlar... Hatta bazı toplanma merkezleri çamur içinde. Acil çağrı merkezi saatlerce çalışmadı. Hala insanlar nereden yardım isteyeceğini bilmemekte ve sosyal medyayı kullanmakta. Hala binaların altından yardım çığlıkları gelmekte. İnsanlar hala soğukta, çoğu arabalara sığınmış. Kimi köyde, serada kalıyor. Ve ciddi anlamda yiyecek ve ekmek sorunu var...
Hatay’dan Bir Avukat