İktidar, 657 sayılı devlet memurları kanununun değişeceğini her fırsatta tekrar ediyor. Konuyla ilgili fikrimizi daha önce beyan etmiş ve bir broşürle birlikte kapsamlı bir değerlendirme yapmıştık.
Referandumun ardından 657 sayılı devlet memurları kanununda değişiklik olmasını beklerken öncesinde başka bir hamle geldi; Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliğinin değiştirilmesi…
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği değiştirilerek, içerik bakımından skandal sayılabilecek bir hale getirilmiş ve imza için Başbakanlığa gönderilmiştir. Yapılan değişikliklerle, rehber öğretmenlere yönelik nöbet, ders/etüt görevleri, haftada 40 saat çalışma zorunluluğu gibi eğitimde rehberlik ilkelerine temelden çelişen adımlar atılmak istenmektedir. Rehber öğretmenler kendi işi dışında her işe koşturulmak isteniyor. Rehber öğretmenler okulun joker elemanı olacak ve angarya olan her iş onlara yüklenecek. Öğrencilerle görüşme yapması gerekirken nöbet tutacak, seminer vermesi gerekirken gelmeyen öğretmenin yerine boş derslere girecek, kendi evraklarını hazırlaması gerekirken okulun memuru gibi okul evrak ve yazı işlerine koşturulacak.
Öğrencilere yönelik istismar ve ihmallerin ortaya çıkarılmasında rehber öğretmenlerin önemli bir rolünün olduğu açıktır. Bunun temel nedeni, rehber öğretmenlerin öğrencilerle kurdukları iletişim becerileri, karşılıklı anlayış, rehber öğretmen ile öğrencinin koşulsuz kabul, empati, güven ve saygı çerçevesinde ilişki kurabilmesidir. Bu yönetmelikle birlikte alan dışı atamaların önü açılacak ve alanda mesleki yeterliliği olmayan “yeni” rehber öğretmenlerin özellikle ihmal ve istismar konusundaki çabaları yetersiz kalacak. Tüm bu angaryalarla boğuşurken ve nöbet/boş ders bekçiliği yaparken de zaten bu ve benzeri önemli hadiselere vakti olmayacak.
Alan dışı atama denilince akla hemen Felsefe öğretmenlerinin Rehberlik alanına atanması geliyor. Bu geçmişte birkaç kez yapılan bir şeydi. Ama bu kez durum çok farklı. Rehberlik alanına yapılacak alan dışı atamada yoğunluğun ilahiyat mezunlarına verileceği konuşuluyor. Ne tesadüftür ki birçok yandaş üniversitede şu dönem “manevi rehberlik” adı altında seminerler yapılmaktadır.
Bu yönetmelik değişikliği, sıkça belirttiğimiz eğitimin ticarileştirilmesi ve gericileştirilmesi sürecinin önemli halkalarından biridir. Psikolojik Danışma ve Rehberliğin içi boşaltılarak eğitimde kalan son bilimsel kırıntılar da temizlenerek gericilik hakim kılınmaya çalışılıyor. Çok çalış-az kazan ve iş güvencen olmasın hamleleriyle de eğitimde özelleşme/ticarileşme ayağı tamamlanıyor.
Eğitim ve bilim emekçilerinin yapılan bu değişikliğe şaşırmaması gerekmektedir. Tüm bunlar kapitalizmin doğasından kaynaklanmaktadır ve varlığını sürdürebilmesi için elzemdir. Emekçilerin yaşamlarını kaliteli ve onurlu bir şekilde sürdürebilmesi için elzem olansa Anti-Kapitalist bir perspektifle mücadele etmesidir. Bunun en iyi araçlarından birisi ise komitelerde örgütlenmek ve birlikte mücadele etmektir. Devrimci Emekçi Komiteleri, bu mücadele perspektifini ve iddiasını taşımaktadır.
Yaşasın Emekçilerin Mücadele Birliği!
Devrimci Emekçi Komiteleri