Başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin desteğiyle Güney Doğu Asya’da Çin ve KDHC’ye yönelik saldırganlık büyürken, Güney Kore burjuva hükümeti parlamentoyu feshederek ve orduyu sokağa indirerek sıkıyönetim ilan etti.
Bir süredir emperyalizmin bölgedeki dört dörtlük işbirlikçisi haline gelen Güney Kore, sosyalist Kore’ye karşı düşmanlığını ve saldırganlığını artırırken, içerideki devrimci güçleri, işçi sendikalarını baskı altına almak için yoğun mesai harcıyor. Yoksullaşmaya, baskılara, iktidarın yozlaşmasına karşı Güney Kore halkı bir süredir kitlesel protestolar düzenliyordu.
Bugün gerçekleşen sıkıyönetim ilanı ise Yoon Suk Yeol'un başında olduğu iktidarın değişmesi için Güney Kore’de kitlesel protestoların devam ettiği ve KDHC’ye yönelik askeri saldırganlık tehdidinin arttığı bir dönemde geldi.
Artan sokak eylemleri ve kitle hareketinin güçlendiği bir dönemde Güney Kore Yoon Suk Yeol iktidarı başta Halkın Demokrasi Partisi (PDP) olmak üzere iktidar karşıtı ve birleşme yanlısı faaliyetler yürüten sosyalist, ilerici, halkçı güçleri sindirmeye çalışıyor. Bu faaliyetleri “komünizm tehdidi” adı altında yasaklamak ve işçi sınıfını, emekçileri sindirmek için Cumhurbaşkanı Yoon Suk-yeol 3 Aralık akşamı sıkıyönetim ilan etti. Milli Savunma Bakanlığı'na göre, büyük askeri komutanların acil bir toplantısı yapıldı ve bu toplantıda silahlı kuvvetler genelinde acil durum hazırlığının ve savunma duruşunun güçlendirilmesi talimatı verildi.
Yerel saatle 10:25'te Başkan Yoon, Yongsan'daki başkanlık ofisinde bir acil durum konuşması yaparak şu açıklamayı yaptı:
“Kore Cumhuriyeti'ni Kuzey Kore komünist güçlerinin tehditlerinden korumak ve halkımızın özgürlük ve mutluluğunu yağmalayan utanmaz, Kuzey Kore yanlısı, devlet karşıtı güçleri ortadan kaldırmak için, anayasal düzenimizi korumak amacıyla sıkıyönetim ilan ediyorum.”
Bu sıkıyönetim aracılığıyla, yıkımın eşiğine getirilen Kore Cumhuriyeti'ni yeniden inşa edecek ve koruyacağım. Bu ulusal çöküşü düzenleyen devlet karşıtı güçlerin kökünü kazıyacak ve ulusun sürdürülebilirliğini garanti altına alacak, vatandaşlarımızın özgürlüğünü ve güvenliğini korurken gelecek nesillere düzgün bir ülke bırakılmasını sağlayacağım.”
Sabah saatlerinden itibaren ordu birliklerinin sokağa indiği, parlamentonun kapısının kitlendiği, vekillerin dışarı çıkarıldığı ortamda, burjuva muhalefet sıkıyönetimi tanımadı. Parlamentoda yapılan oylamada sıkıyönetim kaldırılırken, ordu hala sokaklardan çekilmiş durumda değil. Gelişmelerin oldukça hızlı olduğu bu ortamda Güney Kore halkının emperyalizme ve işbirlikçi hükümetine karşı tepkileri yükselecektir. Emperyalizmin bölgedeki karşı devrimci odaklarından biri olan, işçi sınıfına karşı amansızca sömürü ve baskı uygulayan sermaye iktidarı saldırılarını daha hızlandırmak ve bürokratik engellere takılmadan emperyalizmin tam desteğiyle daha militarist önlemlere başvurmuş gibi görünüyor.
KDHC ve Çin’e karşı saldırganlıkta koçbaşı olarak kullanılan Güney Kore işbirlikçi iktidarı tam bir anti komünist çizgide yürümektedir. Tüm dünya genelinde devrim ile karşı-devrim arasında savaş sertleşirken 3.dünya savaşının geldiği aşamada her gerici, faşist saldırganlık karşısında küresel bir anti-faşist başkaldırı ile karşılanıyor. Önümüzdeki günlerde Güney Kore proletaryasını ve devrimci güçlerini çetin mücadelelerin beklediği su götürmez bir gerçektir.