Bu kadar kışkırtma, bu kadar köşeye sıkıştırma... İran’ın çatışmalara sürüklenmesi kaçınılmazdı. Nihayetinde dün akşam itibariyle düğmeye bastı.
Akşam saatlerinde, bu defa farklı bir askeri taktik kullanarak saldırdı İran. Önceden veya çok önceden, uyarı (bilgilendirme) yapmadı. Nisan’daki misilleme öncesi bunu yapmıştı. Tabii o zaman ABD-İngiltere ve yandaşları Ürdün üzerinde yoğun ek önlemler aldı. Drone ve füzelerin hatırı sayılı bir kısmını Ürdün üzerinde engelledi vs. Fakat bu defa böyle olmadı.
Akşam saldırıdan yaklaşık iki saat önce Washington “İran her an balistik füzeyle İsrail’e saldırabilir” açıklaması yaptı. Eğer İran bu aşamada bilgilendirme yapmadıysa, uydu görüntülerinden balistik füze birimlerindeki hareketliliği görmüş olmalılar. Sonuçta tüm yığınaklarına rağmen, ABD ve eteğindekilerin bu kadar kısa sürede tam teşekküllü harekete geçebilmeleri zordu. Zaten füzelere etkili bir şekilde müdahale edemediler.
Bizzat körfezde konuşlu ABD uçak gemisi ve kruvazörleri anında müdahale etme kapasitesine sahipti. Fakat bu yoğun füze salvosunu engellemeye dönük çaba, bu filonun hava savunma mühimmatını önemli oranda seyreltirdi ki, Yemen birliklerinin atış menzilindeki bu filo için pek tatsız bir durum ortaya çıkabilirdi.
Sonuçta füzeler ateşlendikten sonra hedeflerine ulaşmaları ortalama 12 dakika sürdü. Ürdün üzerinde harekete geçen ABD, İngiltere ve İsrail uçakları sınırlı bir kısmını engelleyebildiler. Akdeniz’de bulunan ABD gemileri, İngilizlerle birlikte füzeleri durdurmaya çalıştılar. Hatta Suriye-Ürdün sınırında ABD işgalindeki bölgede bulunan ElTanf Üssü bile füzeleri avlamaya çalıştı! Bunları aşanlara karşı bu defa İsrail’in meşhur “Demir Kubbe”, “Arrow”, “Davud’un Sapanı” gibi adlar taşıyan hava savunma sistemleri ve bizzat İsrail hava kuvvetleri füzeleri durdurmaya çabaladı.
Görüldüğü gibi bu kadar geniş bir alanda, son derece geniş ekipman ve araç-gereç sistemiyle İran füzeleri durdurulmaya çalışıldı. Sonuç? Dün sadece görüntülere yansıyan şey, onlarca füzenin askeri üslerin ve gaz platformunun üzerine dolu gibi yağdığıdır. Tüm dünyaya yansıyan görüntü budur ve hiçbir propaganda bu görüntünün gücünü değiştiremeyecek.
Füzeler Necef Çölü’ndeki askeri üssü, Nevatim askeri üssünü (ki F 35’ler burada ve kelimenin gerçek anlamında füze yağmuruna tutuldu bu üs), Mossad karargahını, Akdeniz’deki gaz platformunu hedef aldı. Sonuçlar önümüzdeki günlerde belli olacaktır.
Kısa bir parantez açalım. İsrail “tartışmasız askeri güç” falan deniyor. Bunu söyleyenler, bilerek bu “askeri güç”ün basit bir uzantı olduğunu gizliyor. ABD-NATO kuvvetlerinin bir mızrak ucudur İsrail. Daha uzağa gitmeyelim. Nasrallah’ı vurdukları bombalar bile ABD’den. Uçaklar ondan. Uydu görüntü desteği, yakıt ikmali, mühimmat desteği, erken uyarı uçaklarından toplanan veriler... tüm bunlar ABD, İngiltere, Almanya, Fransa’dan geliyor. Kıbrıs’taki, Ürdün’deki, Katar’daki, Emirlikler’deki üsler, bölgeden eksik olmayan uçak gemisi filoları... Bunlar olmaksızın o meşhur “İsrail’in askeri gücü” bir hiçtir. Stoklarında nükleer silahlar bulunan bu askeri makine, herhangi bir konvansiyonel savaşı birkaç hafta bile sürdürecek altyapıdan yoksun. Bu yüzden her defasında milyarlarca dolarlık bomba ve mühimmat gönderip duruyor ABD. Bu savaşlar bizzat ABD-NATO cephanelikleriyle ve askeri ekipmanlarıyla yürütülüyor!
Evet, dün saldırı başlar başlamaz tüm dünyada emperyalist propaganda makinesi devreye girdi. Önce alışılageldiği gibi “İran önceden haber verdi”, “göstermelik saldırı”, “füzelerin çoğu engellendi” türünden pek çok “bilgi” ve “değerlendirme”, belirli etiketi olan çok sayıda “gazeteci” tarafından ortalığa yayıldı. Ardından bu tür açıklamalar resmi ağızlardan da yapıldı. (Bakınız Blinken ve Netanyahu.) Ama cep telefonlarıyla çekilen videolar birden sosyal medyayı kapladı. Ve sadece o videolarda bile yaşanan hezimet görülmekteydi. Koca bir emperyalist savaş makinesinin düştüğü duruma bakın! Dünyanın gücünü Doğu Akdeniz’e yığmış, bölgenin işbirlikçi ülkelerinde bulunan askeri üslerde muazzam bir askeri güç bulunduruyor, yetmiyor Irak ve Suriye’de işgal ettiği yerlerde üsler kurmuş, yetmedi dünyanın silah ve mühimmatını sağladığı İsrail’in kendi hava savunma sistemi var. Mutlak bir hava üstünlüğüne sahip. Buna rağmen İran’ın füzeleriyle baş edemiyor! Dünkü durumun özü özeti budur. Amiyane tabirle söyleyecek olursak, emperyalistlerin ve siyonist İsrail’in karizması fena halde çizildi!
Dün bu saldırıya kadar durum görüntü olarak tam ters yöndeydi. Altını çizelim, sadece görüntü olarak! Özellikle en son Nasrallah’ın öldürülmesi ardından dokunulmazlık zırhını yeniden bürünüyor görünüyordu İsrail. Bunun böyle olmadığını göstermiştik. İsrail’in taşıma nüfusunun kaçmakta olduğuna, bunun önünde sonunda çöküşü yaratacağına dikkatleri çekmiştik. Ama bu alttan işleyen süreç ayrı bir şey, yüzeyde görünenin yarattığı hava başka bir şey. Görüntü, İsrail’in zafer kazandığı, güç sarhoşluğuna tutulduğu şeklindeydi.
Ama gerçeğin böyle olmadığını kendileri gayet iyi biliyordu. Bu nedenle savaşı İran’a taşımak, veya İran’ı savaşa sürüklemek için her şeyi yaptılar. Yaptılar diyoruz, çünkü bunu İsrail yapmadı. ABD plan, destek, istek ve onayıyla gerçekleştirildi hepsi. Daha dün akşam, saldırıdan saatler önce Netanyahu “İran halkı yakında özgürleşecek” naraları atarak Tahran’ı kışkırtmaya devam ediyordu. Kuşkusuz devletler, bireyler gibi öyle “kızdım, kafam attı” deyip hareket edecek değil. Burada söz konusu olan, öyle ya da böyle, savaşın İran’ın kapılarına dayandığı gerçeğidir. İran bundan ne kadar uzak durmaya çalışırsa çalışsın, İsrail Şam’daki elçiliği vururken de, Haniye’yi Tahran’da öldürürken de, Lübnan’da pagerları patlatırken de, Nasrallah’ı öldürürken de İran’ı savaşa çekmeyi hedefliyordu. Bu saatten sonra İran açısından beklemek mümkün değildi. Savaşı İran sınırında değil, Güney Lübnan sınırında kabul etmeye karar verdi.
Böyle diyoruz çünkü bu adımı atsa da, atmasa da emperyalistler ve siyonist varlık, İran’a saldırı için son hazırlıkları yapıyorlardı. Dünkü misilleme sonrası önce siyonist rejim tehditler savurdu. “Bu gece yanıt vereceğiz” dedi. Ardından ABD, “İran’a yanıt verilecek, bunu İsrail ile birlikte koordine edeceğiz” açıklaması yaptı. O aşamadan sonra, dünkü “hızlı karşılık” seçeneği dondurulmuş görünüyor.
Bu arada ABD’nin “birlikte koordine edeceğiz” açıklaması, İran’a karşı savaşın doğrudan tarafı olduklarını resmi olarak açıklamaktan başka bir şey değil. Daha önce hep “İsrail’i savunma” olurdu açıklamaları. Şimdi “İran’ı vurma” şeklini aldı. Her adımda örtüler atılıyor, gerçek, çıplak bir şekilde herkes tarafından görülür oluyor. Tıpkı Ukrayna’nın tüm örtüleri atması ve bu emperyalist haydut sürüsünün faşist özlerinin apaçık görünür olması gibi.
İran’ın dün akşam önemli açıklamalarından biri, “eğer bizim rafinerilerimizi vurursanız, S.Arabistan, BAE, Katar, Bahreyn, Azerbaycan ve tüm bölgedeki rafinerileri vururuz” şeklindeydi. Bu açıklama Lindsay Graham denen faşistin “İran’ın rafinerilerini vurun” diye canhıraş açıklamalar yapmasının ardından geldi. Bu faşist, İran’ın ekonomik gelirlerini yok etmekten bahsediyordu bunları yazarken. İran da bu karşılığı vererek tüm emperyalistlerin ekonomisini altüst etmekle tehdit etmiş oldu.