"NATO'nun Asya versiyonunu" oluşturma hamlesi, askeri gerilimin halihazırda keskin bir şekilde yükseldiği Doğu Asya'da, savaşa doğru belirleyici bir adım olabileceği için tehlikelidir.

Rusya'nın 2022'deki özel askeri operasyonu, 2014'teki Maidan Darbesine ve ardından Donbass'ta sekiz yıl süren katliama ve Ukrayna'nın NATO'ya katılma çabasına yanıt olarak başlatıldı. "Kore Cumhuriyeti" (Güney Kore) Cumhurbaşkanı Yoon Suk-yeol ve Japonya Başbakanı Fumio Kishida, 2022'de Madrid'de, 2023'te Vilnius'ta ve 2024'te Washington'da art arda üç NATO zirvesine katılmaktadır.

Bu, emperyalist kampın "NATO'nun Hint-Pasifik bölgesine uyarlanması"nı gerçekleştirmek yani "AUKUS" (Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD) ve "Quad" (ABD, Avustralya, Hindistan ve Japonya'nın oluşturduğu "Dörtlü Güvenlik Diyaloğu") gruplaşmalarını teşvik ederek NATO'nun Asya versiyonunu oluşturmak için dünyayı fethetmeye yönelik yeni stratejisini göstermektedir. Bu, Obama yönetiminin "Asya'ya Pivot" (Asya'ya bir koçbaşı, bir dayanak noktası) politikasının ve Biden yönetiminin "Hint-Pasifik stratejisi "nin özünü doğrulamaktadır.

Bu aynı zamanda emperyalist kampın, Rusya ve Çin'in BM Güvenlik Konseyi'nde ABD ve emperyalist kampın Kuzey Kore'ye yönelik yaptırımlar gibi dikta ve hegemonik politikalarına kararlılıkla karşı çıkmaları nedeniyle, NATO'yu dünyaya hükmetmek için bir araç olarak kullanmak üzere güçlendirdiği ve genişlettiği yeni bir hegemonik strateji oluşturduğunu ve yürüttüğünü göstermektedir. Bu durum emperyalizmin gücünü değil zayıflığını yansıtmaktadır.

Emperyalist kamp uzun zamandır "Yeni Soğuk Savaş" yapısını planlamaktadır ve bunu gerçekleştirmenin temel yolu da devam etmekte olan 3. Dünya Savaşı'dır.

"Soğuk Savaş" 2. Dünya Savaşı'ndan sonra sosyalist kampın küresel olarak genişlemesi ve bundan korkan emperyalist kampın "Trumanizm"i ilan ederek "Marshall Politikası"nı uygulamaya koymasıyla başlamışken, "Yeni Soğuk Savaş" 3. Dünya Savaşı ile başlamıştır ve 3. Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra tüm hızıyla devam edecektir.

"Soğuk Savaş" ve "Yeni Soğuk Savaş", antiemperyalist ve emperyalist kamplar arasındaki çatışmacı savaşlardır. Ancak aradaki fark, ilkinde öncü ve yardımcı güçler sırasıyla sosyalist ve ulusal kurtuluş güçleri iken, ikincisinde sosyalist Kuzey Kore ve Çin, eski sosyalist Rusya öncü güçler ve İran gibi "Direniş Ekseni" de dahil olmak üzere, diğer dünya antiemperyalist güçleri yardımcı güçlerdir.

Ayrıca, "Soğuk Savaş"ta emperyalist kamp yerel olarak küçük sosyalist veya ulusal kurtuluş ülkelerine karşı "sıcak savaşlar" yürütürken, "Yeni Soğuk Savaş"ta emperyalist kamp, sosyalist veya eski sosyalist güçlü ülkelere karşı "sıcak savaşlar" yürütmeye çalışıyor. Ancak, karşılıklı kesin imha (KKİ) korkusuyla, şimdilik vekalet savaşını kullanmaktadır.

"Yeni Soğuk Savaş"ın en önemli özelliği, en kararlı sosyalist ülke olan Kuzey Kore'nin nükleer ve füze süper güçleri arasına katılarak kilit bir konuma gelmesi ve antiemperyalist kampta önemli bir rol oynamasıdır. Geleneksel olarak kötü ilişkilere sahip olan Çin ve Rusya'nın antiemperyalist kampta birleşmiş olması da önemlidir. İran'ın da içinde bulunduğu "Direniş Ekseni"nin 2 milyar Müslüman ile birlikte antiemperyalist kampa katılmış olması da dikkat çekicidir.

Güçlerin bu özelliklerinin yanı sıra antifaşizm, kurtuluş ve yeniden birleşme gibi soylu davalar sayesinde, antiemperyalist kamp emperyalist kampa üstündür.

Emperyalist kampın yayılmacı, vekil ve karma savaşlarla belirginleşen savaş kışkırtıcı stratejileri de, antiemperyalist kampın savaş bahanesi yaratmamak için mümkün olduğunca savaşa dahil olmama, ancak savaş patlak verdiğinde ona şiddetle, doğrudan ve topyekun karşı koyma strateji ve taktikleri nedeniyle, istenen sonucu vermemektedir. NATO ve diğer emperyalist güçlerin Ukrayna'da geri püskürtülmesi ve Siyonizmin Batı Asya'da (Ortadoğu) köşeye sıkıştırılması tesadüf değildir.

Dünyadaki mevcut durum tek bir cümleyle özetlenebilir: "Emperyalizm tarafından kışkırtılan 3. Dünya Savaşı'nın alevleri, Doğu Avrupa'dan Batı Asya'ya yayılıyor ve Doğu Asya'ya doğru ilerliyor."

Ukrayna'daki savaş 2014'te Maidan darbesiyle başladı, Donbass'taki sekiz yıllık iç savaşla şiddetlendi ve 2022'de Rusya'nın özel askeri operasyonuyla tüm hızıyla devam etti.

Ukrayna'daki savaş, Rusya'nın NATO emperyalizmine ve Zelenskiy'nin faşist güçlerine karşı yürüttüğü antiemperyalist, antifaşist bir savaş, etnik Ruslar da dahil olmak üzere Ukrayna halkını özgürleştirmek için bir kurtuluş savaşı ve NATO'nun doğuya doğru politikasının nihai hedefi olan Rusya'nın işgalini önlemek için önleyici bir savaştır.

Batı Asya'daki savaşın kökeni, 1948'de Siyonist İsrail'in ortaya çıkmasıdır. Bu savaş, İsrail'in bariz provokasyonlarına bir cevap olarak 2023'te Filistin'in "El Aksa Tufanı" operasyonuyla başlamış, Hizbullah ve Ensarullah (Husi) güçlerinin birleşmesiyle şiddetlenmiş ve 2024'te İran'ın "Hakiki Söz" operasyonuyla tüm hızıyla devam etmiştir.

Batı Asya'daki savaş, emperyalizme ve siyonizme karşı antiemperyalist, anti-siyonist bir savaş ve Filistin halkını özgürleştirmek için bir kurtuluş savaşıdır.

Ukrayna'daki savaşın Batı Asya'daki savaşın patlamasında etkili olduğu ve Ukrayna'daki savaş ile Batı Asya'daki savaşın Doğu Asya'da bir savaşı tetiklediği doğrudur.

Doğu Asya'daki savaşın iki ayağından biri olan Tayvan'daki savaş, Çin ve Tayvan halkının emperyalizme karşı koyduğu antiemperyalist bir savaş, Çin ile tek bir ulus olan Tayvan'ı kurtarmak için bir ulusal kurtuluş savaşı ve aynı ulus olan Çin ve Tayvan'ın bir bütün haline geldiği bir ulusal yeniden birleşme savaşıdır. Diğer ayak, "Kore Cumhuriyeti"ndeki savaş ise Güney Kore'deki faşist ve ABD-Japon yanlısı fraksiyonları tasfiye etmek ve ABD emperyalizmini kovmak için antifaşist antiemperyalist bir savaş, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin Ocak ayında Yüksek Halk Meclisi'nde ilan ettiği bir boyun eğdirme savaşı ve tek uluslu devletteki "bir grup yabancının üst sınıf yardakçılarını" ortadan kaldırmak için bir iç savaştır.

Bununla birlikte, emperyalist kampın Doğu Asya'da amaçladığı ve kışkırttığı savaş, KDHC ve Çin'in "stratejik sabrı" nedeniyle ertelenirken, Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla sabırsızlanan emperyalist kamp, Ukrayna ve Batı Asya'da halihazırda devam eden savaşları yaygınlaştırmaya ve genişletmeye yöneliyor.

Bu eğilim, Temmuz ayında Washington'da yapılacak NATO zirvesi öncesinde hazırlık toplantıları yapılırken, Rusya'nın Ukrayna'da Harkov'a kadar ilerlemesi ve Batı Avrupa'nın savaş kışkırtıcılarının Avrupa Parlamentosu'nda yenilgiye uğramasıyla birlikte, özellikle belirgin hale geldi. NATO, nükleer uçak gemisi gruplarını harekete geçirerek ve Kuzey Kutbu, Baltık ve Akdeniz'de taktik nükleer tatbikatlar yaparak Rusya'yı tehdit ederken, Rusya da müttefikleriyle birliğini güçlendirmek için askeri tatbikatlarla karşılık verdi.

ABD ve NATO, Atlantik'in ötesine Pasifik'e uzanarak Rusya ve Çin'i kuşatmaya çalıştığından, Rusya buna Çin'in yanı sıra Avrasya'yı da kapsayan yeni bir ittifak stratejisiyle karşılık verdi.

Tam da bu nedenle Putin, Mart seçimlerindeki zaferinin ardından önce Çin, Belarus ve Özbekistan'ı, ardından da Kuzey Kore ve Vietnam'ı ziyaret etti.

Bunlar arasında 19 Haziran'da "KDHC ve Rusya Arasında Kapsamlı Stratejik Ortaklık Antlaşması"nı imzalamak üzere KDHC'ye yaptığı ziyaret bir süre dünya gündemini meşgul edecek kadar önemliydi.

Zira 19 Haziran'da imzalanan bu antlaşma, eski Sovyetler Birliği de dahil olmak üzere KDHC ile Rusya arasında şimdiye kadarki en güçlü ittifakı kurdu. ABD'nin "Kore Cumhuriyeti " ve Japonya ile yaptığı antlaşmalar bile bu antlaşma kadar güçlü olmadığı gibi NATO üyeleri arasındaki antlaşmalar da bu antlaşmadan daha güçlü değildir.

Kuzey Kore ile Rusya arasında 19 Haziran'da imzalanan bu antlaşmanın 4. Maddesi, "İki taraftan herhangi biri, tek bir devletin ya da birkaç devletin silahlı saldırısı sonucu savaş durumuna düştüğü takdirde, diğer taraf gecikmeksizin elindeki tüm imkanlarla askeri ve diğer yardımlarda bulunacaktır" hükmünü içermekte olup, KDHC ile Sovyetler Birliği arasında 6 Temmuz 1961'de imzalanan "Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Antlaşması"nın 1. Maddesi ile neredeyse aynıdır. Ancak birincisinde ek olarak 3. Madde yer almaktadır: "Doğrudan bir silahlı işgal tehdidinin oluşması halinde ... iki taraf derhal ikili müzakere kanalını işletecektir".

ABD'nin müttefikleri "Kore Cumhuriyeti" ve Japonya ile yaptığı antlaşmalara baktığımızda, 1 Ekim 1953 tarihli "Kore Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri Arasında Karşılıklı Savunma Antlaşması" sadece 2. Maddesinde silahlı bir saldırı durumunda tarafların "birlikte danışacaklarını" belirtmektedir. Aynı antlaşmanın 4. Maddesinde ise "Kore Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri'ne Kore Cumhuriyeti toprakları içinde ve çevresinde Birleşik Devletler kara, hava ve deniz kuvvetlerini kullanma hakkını tanır ve Amerika Birleşik Devletleri de bunu kabul eder" denmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ile Japonya arasında 23 Haziran 1960 tarihinde imzalanan "Karşılıklı İşbirliği ve Güvenlik Antlaşması"nın sadece 4. Maddesinde tarafların "birlikte istişare edecekleri", 5. Maddesinde ise silahlı bir saldırı durumunda "ortak tehlikeyi karşılamak üzere harekete geçecekleri" belirtilmektedir. Her ikisi de 19 Haziran tarihli KDHC-Rusya anlaşmasına kıyasla, ittifak açısından zayıf kalmaktadır. "Kore Cumhuriyeti" ile ABD arasındaki 1 Ekim 1953 tarihli Antlaşmanın 4. Maddesi, emperyalist ile sömürge arasında tüm kararları ABD'ye bırakan utanç verici bir maddedir.

2024 KDHC-Rusya Antlaşması, 1961 KDHC-Sovyetler Birliği Antlaşmasından farklı bir arka plana sahiptir. İkincisi 1962'deki Karayip krizinden hemen önce, ilki ise Doğu Asya'daki savaştan hemen önce imzalanmıştı, ancak Ukrayna'daki savaş iki yıldan fazla bir süredir devam ediyor ve Batı Asya'daki savaş sürüyor. Ayrıca, kapitalist bir ülke olan Rusya, sosyalist bir devlet olan ve 2. Dünya Savaşı'nda dünya antifaşist savaşında yol gösterici ve lider güç olan Sovyetler Birliği ile aynı yolda ilerliyor.

KDHC, 1950-1953 yılları arasında, aralarında dönemin en güçlü emperyalisti ABD'nin de bulunduğu 16 ittifak ülkesine karşı verdiği savaşta, kendini savunma deneyimine sahipti. Ancak o zamandan farklı olarak, Kuzey Kore şu anda nükleer savaş başlıklarına ve dağıtım sistemlerine sahip bir nükleer ve füze süper gücüdür.

Başka bir deyişle, nükleer ve füze süper güçleri olarak Rusya ve Kuzey Kore'nin sırasıyla savaş sırasında ve savaşa karşı imzaladıkları anlaşma, tarihteki en güçlü anlaşmadır ve emperyalistlerin tüm ittifak anlaşmalarından daha güçlüdür.

KDHC, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping 2019'da KDHC'yi ziyaret ettiğinde Çin ile 1961 Anlaşmasını yeniden teyit ederek ve Sovyetler Birliği ile 1961 Anlaşmasını 19 Haziran 2024 tarihli Rusya anlaşmasıyla daha da güçlendirerek "Kore Cumhuriyeti"nde yakın bir savaşa hazırlanmaktadır.

Bu da Kuzey Kore'nin 1964'te yeniden birleşme için üç devrimci kabiliyetten biri olan uluslararası devrimci güçlerle birliği güçlendirme ve Mayıs 1990'da ilan edilen yeniden birleşme için beş politikadan biri olan "yeniden birleşme için elverişli bir uluslararası ortam hazırlama" stratejik görevlerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu göstermektedir.

İşgal ve yağma emperyalistlerin temel özellikleridir. Emperyalizm, yüzyıllar boyunca ve sonrasında yaşanan tüm savaşların ana suçlusu ve kökenidir. Emperyalizmin siyasi ve ekonomik krizleri saptırmak ve kendi doymak bilmez açgözlülüğü uğruna yürüttüğü savaşların suçunu antiemperyalist kampa yıkmak için yaptığı kurnaz manevralara kanmamalıyız.

Hem Trump hem de Biden, çağdaş emperyalizmin başı olan ABD devlet tekelci sermayesinin yalnızca siyasi temsilcileridir. Her ikisinin de emperyalist politikaları temsil ettiğini, sadece farklı yönetme yöntemleri olduğunu kabul ediyoruz.

Bu nedenle, Trump'ın seçilme ihtimalinin yüksek olduğu Kasım ABD başkanlık seçimleri ve Trump ile Biden arasındaki son televizyon tartışmasının ardından ortaya çıkan "Demokratların aday değiştirme iddiası" bağlamında emperyalist kampın daha sık ve yoğun hale gelen kavgacı söylemlerini ve savaş provokasyonlarını yakından takip etmeliyiz.

Üçüncü Dünya Savaşını ciddi bir şekilde başlatmak için Doğu Asya'da savaş gereklidir ve ister Doğu Asya'da "Kore Cumhuriyeti" ve Tayvan'da savaşın başlatılmasıyla doğrudan, ister Doğu Avrupa'da savaşın genişletilmesi ve Batı Asya'da savaşın tırmandırılmasıyla dolaylı olarak teşvik edilsin, bir şekilde gerçekleşmesi kaçınılmazdır.

Kesinlikle savaş istemiyoruz ve bunu önlemek için her türlü çabayı göstereceğiz, ancak savaş kaçınılmaz olarak patlak verirse, bu savaşın momentumunu bir devrime kanalize etmenin stratejik önemini gözden kaçıramayız.

Bu anlamda 3. Dünya Savaşı karşısında hem antiemperyalist savaş anlamında antifaşist bir savaş olan 2. Dünya Savaşı deneyimine hem de savaşı belirleyici bir devrim aşamasına dönüştüren 1. Dünya Savaşı deneyimine başvurmalıyız.

Emperyalizm "Soğuk Savaşı" kazandı, ancak özündeki kırılganlık nedeniyle "Yeni Soğuk Savaşı" kaybedecek. Antiemperyalist kampın ezici kuvvetleri, haklı bahanesi ve operasyonel üstünlüğü zaferi ilerletmek için güçlü güvencesidir. 3. Dünya Savaşı'nda ABD emperyalizmi ve NATO yenilgiden kaçınamaz. Antiemperyalist kampın nihai zaferi kesindir.

Çeviri Kolektifi

Kore Uluslararası Forumu Koordinatörü Stephen Cho'nun Antiemperyalist Forum web sayfasına yazdığı makalesinden çeviridir.