Suriye ve Rojava halkları yine bir dinci-faşist saldırganlıkla ve işgalle karşı karşıya. Geçtiğimiz haftadan bu yana emperyalizm, dinci faşist iktidar ve bölge gericiliğinin desteklediği, bizzat örgütleyip yönlendirdiği dinci faşist çeteler Halep, İdlip kırsalı, Tel Rıfat ve Hama’ya yönelik kapsamlı bir saldırı başlattı. Kısa sürede ilerleyen dinci-faşist çeteler, en stratejik yerlerden biri olan Halep dahil olmak üzere, birçok yeri ele geçirdi, insanları katletti, kentleri ve kasabaları yağmaladı. Tel Rıfat ve çevre bölgelerde yaşayan 150.000’den fazla insan, yaşadığı yerden sürgün edildi.

Siyonist İsrail’in Lübnan ile ateşkes imzalamak zorunda kalmasının hemen ardından gelen bu saldırının hazırlığı aylardır yapılıyordu. Lübnan Hizbullah’ının güçten düşürülmesinin ardından, hedefte Suriye ve Rojava vardı. Bir taraftan dinci-faşizmin bir süredir sınırlar değişecek diyerek dış savaşa hazırlık yaptığına dikkat çekerken, diğer taraftan iç cepheyi tahkim etmek için Kürt halkına yalandan barış çubuğu uzatıldığına vurgu yapıyorduk. Türk tekelci sermayesinin ve dinci-faşizmin attığı sevinç çığlıkları ise bu saldırının kimlere hizmet ettiğini kanıtlamaktadır.

Diğer taraftan İsrail, Suriye iç savaşının başından bu yana düzenli olarak bombaladığı Suriye topraklarına yönelik saldırılarını, özellikle son birkaç ayda yoğunlaştırdı. Dinci-faşist çeteler Ukrayna’daki faşist güçlerden bizzat eğitim alırken, dinci faşizmin, İsrail’in ve emperyalistlerin her türlü teknik, maddi desteğini ardına almıştı. Bu açıdan bu saldırı ve işgal dalgası tepeden tırnağa bir NATO planı ve işgalidir. Hedefte Suriye’nin ve Rojava topraklarının adım adım işgal edilerek, Kürt halkının kazanımlarının tasfiye edilmesi, bölgede İsrail’in korumaya alınarak emperyalizmin Batı Asya’daki çıkarlarının güven altına alınması ve bölgede gelişebilecek her türlü ilerici-devrimci gelişmenin kanla boğulması için bir karşı-devrim üssü yaratılması vardır.

Ayrıca savaşı adım adım yayarak İran ve Rusya’yı zor durumda bırakmak, NATO’nun bir diğer önemli hedefidir. Çünkü küresel çapta gelişen ve giderek yayılan 3. Dünya Savaşı’nda Güneydoğu Asya’dan, Ukrayna, Kuzey Avrupa ve Batı Asya’ya kadar kıta çapında saflar belirginleşiyor. NATO Ukrayna’da dağılan saflarını, Batı Asya’da bölgesel bir savaşla toparlamaya, hasmının sırtını yere getirmeye çalışıyor. Daha kapsamlı ve yıkıcı bir savaş olasılığı insanlığın ve uluslararası proleter hareketin geleceğini tehdit ediyor.

Bir yılı aşkın süredir İsrail-Gazze–Lübnan arasındaki savaş bitmek şöyle dursun derinleşerek sürerken, Siyonist İsrail yıkılmanın eşiğine gelmiş, emperyalizm bölgede büyük bir darbe almıştır. Bunun için emperyalistler ve işbirlikçileri Suriye’nin adım adım güçten düşürülmesi ilerici-devrimci dinamikler barındıran Rojava’daki özerk yönetimin tasfiye edilmesi, sınırların NATO çıkarları lehine değiştirilmesi ve NATO’nun varlığının güçlendirilmesi için her türlü vahşeti, saldırganlığı kullanmaktan çekinmemektedir. Dinci-faşist iktidarın “İsrail bize saldıracak” söylemleri nasıl büyük bir yalansa, Kürt halkının bölgedeki kazanımlarının emperyalizm ve Siyonist İsrail tarafından korunacağı da büyük bir yanılsamadır.

Gerçek kurtuluş, bütün Ortadoğu halkları arasında ortak düşman olan emperyalizme, dinci faşist iktidara ve Siyonist İsrail’e karşı kurulacak olan halkların mücadele birliğinden geçmektedir. Bunun için Türk-Kürt-Arap ve bölgede yaşayan diğer ezilen halklar kardeşçe yaşayabilmek ve faşist saldırganlığı durdurabilmek için anti-emperyalist ve anti-faşist mücadele hattını güçlendirmelidir. Tüm dünyada daha büyük bir savaşın bulutları toplanırken, tüm bu saldırganlık, işgal ve kan denizinin ufkundan kızıl bir güneşin doğması çok uzak değil. Şimdi savaşları durdurmak için sermaye egemenliklerini yıkıp halk iktidarlarını kuralım!


YAŞASIN HALKLARIN MÜCADELE BİRLİĞİ!

BARIŞ İÇİN DEVRİM, DEVRİM İÇİN SAVAŞ!


MÜCADELE BİRLİĞİ PLATFORMU

05.12.2024