Birleşik Mücadele Güçleri (BMG), dün Türkiye ve Kürdistan halklarına yaptığı çağrı ile "Ayağa Kalk" hamlesini başlattı. BMG, hamlenin ilk ayağı olarak "Tecrite Karşı Ayağa Kalk! Hapishanelerdeki Açlık Grevlerine Ses Ver!" dedi. BMG açıklamasında şunları söyledi:
Kürt Özgürlük Hareketi önderi Abdullah Öcalan üzerinde 25 yıldır süren mutlak tecrit, 36 aydır tam iletişimsizlik şeklinde derinleşmiş durumda. İmralı’da uygulanan tecrit yöntemi, faşist devlet geleneğinin bugünkü durumunu gözler önüne seriyor. Kürt halkına ve önderliğine özel olarak uygulanan konseptin bir parçası olan İmralı tecridine karşı Kürt halkı içeride-dışarıda direnişe başladı.
AKP-MHP faşizmi 2014’te başlattığı “Çöktürme Planı” sonrası Kürt Özgürlük Mücadelesine dört bir yanda saldırıyor. Rojava ve Medya Savunma Alanlarına yönelik işgalci saldırganlık, Kürt siyasi temsilcilerinin HDP kapatma davası-Kobane Kumpas davası vs ile tutsak edilmesi, Kürt devrimcilerine yönelik suikast saldırıları ve İmralı tecridi bütünlüklü bir konseptin parçaları olarak gün geçtikçe egemenlerin “beka sorunlarını” aşmasının bir yolu olarak sürdürülüyor.
Sokaklarda yapılan yürüyüşler, gerçekleştirilen paneller, avukat başvuruları, toplanan imzaların ardından bir sonuç alınamaması üzerine hapishanelerde yurtsever tutsaklar süresiz dönüşümlü açlık grevi başlattı. Türkiye Devrimci Hareketinden tutsaklar ise destek açlık grevleriyle karşıladı. Öncelikle 15 günlük süresiz dönüşümlü açlık grevi yapan tutsakların taleplerinin yanındayız.
Bir yanda İmralı tecridi bir yanda yeni inşa edilen S, R, Y tipleri ile Türkiye ve Kuzey Kürdistan hapishanelerinde artan baskı ve tecrit; dört bir yanda derinleşen sömürü, savaş, katliam düzenini sürdürme koşulunun temeli olarak gözüküyor. Devrimci tutsaklar toplumdan bir kez daha tacrit edilirken yeni oluşturulan idare gözlem kurulları hapishane içinde adeta mahkeme görevi görerek tutsaklara pişmanlık dayatıyor. Siyasi kimliğinden kopartılmak istenen tutsaklar infaz yakmalar, disiplin cezaları, infaz ertelemeler ve türlü işkencelerle karşılaşıyor. Hasta ve ağır hasta tutsaklar tahliye edilmeyerek öldürülüyor ya da ölümünden hemen önce tahliye edilerek devletin bu politik cinayetlerdeki rolü örtülmek isteniyor.
Tecrit ağırlaşıyor; işçi sınıfının kazanımları daha yoğun gasp ediliyor; erkek şiddetinin önü açılıyor; gençler geleceksizleştiriliyor; gazeteciler tutuklanıyor; çocuk istismarları yaşanıyor; LGBTİ+lara yönelik nefret suçları örgütleniyor. Yaşanan bu süreç Türkiye’de egemen sistemin ortak yönelimi olarak sürüyor. Bu nedenle imralı tecridi ve hapishanelerdeki süreçler yalnızca Kürt Halkının ve ya devrimci tutsakların değil bütün yaşam alanları hapishaneye dönüştürülen tüm halkların gündemidir. Türkiye AKP-MHP faşizmi eliyle büyük bir halklar hapishanesine dönüşmüştür. Tecridi kırmanın yolu ise tüm toplumsal dinamiklerin birleşik mücadele etrafında buluşmasıdır. Tecride karşı başlatılan tüm mücadele yöntemleriyle yan yana durmak bunun ilk adımı olacaktır.
Saldırılar Ortak Düşmandan; Cevabı Birleşik Mücadelemizle Vereceğiz!
2014 Çöktürme Planını devreye sokan AKP-MHP faşizmi Kürt Özgürlük Hareketine saldırırken bir amacı da Türkiye halklarını, işçi-emekçileri sosyal şovenizmle zehirleyerek Kürt halkını yalnızlaştırmak; Türkiye Devrimci Hareketi’ne de saldırarak aynı sosyal şovenizm bataklığına çekmektir.
İmralı tecridini uygulayanlarla işçi-emekçileri sömürenler ortaktır. Kürt Özgürlük Hareketi Önderi Abdullah Öcalan’a iletişimsizlik dayatanlar Türkiye’yi de halklar hapishanesine dönüştürmüştür. Bizler Türkiye Devrimci Hareketi’nden Kürt Özgürlük Hareketi’nden devrimciler olarak birleşik mücadele güçlerimizle halklara, işçi-emekçilere, kadınlara, gençlere çağrı yapıyoruz. Gerçek özgürlüğümüz, kurtuluşumuz işçi sınıfının ve ezilenlerin ortak mücadelesinden geçmektedir. Kürt halkının meşru talepleriyle ve mücadelesiyle ilişkilenmeden bunu gerçekleştirmek imkansızdır. Bu yüzden sesleniyoruz; Tecrite karşı Ayağa Kalk; hapishanelerdeki açlık grevlerine ses ver!