Dinci-faşizm her geçen gün biz emekçilere, kadınlara, Kürtlere, Alevilere ve toplumun ileri güçlerine yönelik saldırılarını yoğunlaştırıyor. Daha dün en gerici güruhları ile katliamlar düzenlemekten, bizlere korkunç acılar ve yıkımlar vaat etmekten çekinmeyenler, sermaye sınıfının bekası için toplumun bütün ilerici güçlerine savaş açıyor. Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin ve geleceksizliğin pençesinde hayata tutunmaya çalışan milyonlarca emekçi dinci-faşist iktidarın pervasız saldırıları ile geleceksizleştiriliyor.
Dinci-gerici vakıflar, tarikatlar, faşist örgütlenmeler devletin bütün kurumları tarafından destekleniyor, örgütlenmelerinin, faaliyetlerinin önü açılıyor ve bu gerici güruhlar her fırsatta toplumun ileri güçlerine karşı sokağa salınıyor.
Kadınlara yönelik her türlü saldırganlığın, baskının, kadınların yaşamına yönelik her türlü müdahalenin devletin en tepesinden organize edilerek hayata geçirildiği gözlerimizin önünde.
Yaşamın her yanına yönelik bu gerici-faşist saldırılar gençliği de hedef alıyor. Uzun yıllardır dindar ve kindar bir gençlik yetiştirmeye çalışan dinci-faşist iktidar devlet okullarından başlayarak imam hatipler, tarikatlar, gerici vakıflar ile gerici-faşist bir güruh ve kitle tabanı örgütlemeye çalışıyor.
Tepeden tırnağa faşist olan devlet kurumları ile birlikte eğitim kurumlarının hepsi ideolojik olarak gerici devlet aklına hizmet ediyor. 4+4+4 projesinin ardından ÇEDES projesi ve yeni eğitim müfredatları ile birlikte eğitim emekçileri, öğrenciler bilime düşman eğitim anlayışlarıyla, dini propagandanın içinde eğitim görmeye zorlanıyor. Haremlik-selamlık ilkokul sınıflarından, ufak yaştaki çocukların tarikatlara teslim edilmesine kadar tehlikeli bir gidişat ve toplumu pervasızca gericileştirme çalışması sürdürülüyor. Bu uygulamalarla öğrenciler, eğitim emekçileri nasıl düşünecek, ne okuyacak, nasıl davranacak belirlenmek isteniyor. Gerici faşist vakıflara milyarlarca lira fon aktarılırken, ilerici unsurlar akademiden tasfiye ediliyor, gerici faşist rektörler, YÖK, soruşturmalar, polis copu ile üniversiteler faşizm tarafından teslim alınmak isteniyor..
Bu saldırıların ortasında hepimizin gözleri önünde uzun yıllardır görüp, tanık olduğumuz dinci-faşist örgütlenmelerin faşizm eliyle desteklenmesi, silahlandırılması, bölgede gelişen mücadele dinamiklerinin üzerine salınması Alevi emekçiler ve devrimci, ilerici güçlere yönelik bir tehditten başka bir şey değildir. Her fırsatta Alevi emekçilerin hedef tahtasına konması, Alevilerin inanç yerlerine imamların atanması bu katıksız nefret ve düşmanlığın sonuçlarıdır. Tarihi boyunca Gazi, Maraş, Sivas, Çorum gibi katliamlara tanık olan Alevi emekçiler dinci-faşizm ayakta olduğu sürece katliamlar tehdidinden kurtulamayacaktır. Tüm bu saldırılara karşı cevabımız örgütlenmek, dağınık güçlerimizi birleştirmek, düşmanımızın bu saldırılarına cevap vermek olmalıdır.
İşçiler, Emekçiler, Kadınlar, Gençler, Kürt Halkı, Aleviler;
Geleceği kazanmak, gerçek anlamda özgür olmak, faşizmin katliam tehditlerinden ve gerici saldırılarından kalıcı olarak kurtulmak için şimdi harekete geçelim. Bu saldırganlığı ancak halk iktidarı mücadelesini büyüterek, anti-faşist komitelerde örgütlenerek, faşizmi yıkmak için sokağa çıkarak boşa düşürebiliriz. Şimdi bir adım daha ileri! Gerçek özgürlüklerimizi kazanacağımız, gecelerinde aç ve güvensiz uyumayacağımız, bilimsel ve insani anlamda ilerici bir eğitime sahip olacağımız, kadınların korkarak sokağa çıkmak zorunda kalmayacağı, Alevi emekçilerin katliam ve gericilikle yüzleşmeyeceği bir geleceği kurmak için güçlerimizi birleştirelim!
Dinci Gericiliğe, Faşist Baskılara, Açlığa Karşı Halk İktidarını Kuralım!
Yaşasın Halkların Mücadele Birliği!
MÜCADELE BİRLİĞİ PLATFORMU