Leninist Gerilla Birlikleri Kadın Birimi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde yazılı bir açıklama yayınlayarak, “Savaşan Kelebeklerin Kanat Çırpışı Sonucu Belirleyecek” dedi.
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Gününü karşıladığımız bu savaş günlerinde şiddet, tüm yer kürede varlığını devam ettirmektedir. Onlarca kadının erkek eliyle katledildiği, evlerinin düşman bombalarıyla yıkıntılara dönüştüğü, faşist devlet eliyle zindanlarda tutsak alındığı, çalışma koşullarının ağırlaştırılıp yoksulluğa mahkum edildiği günlerden geçmekteyiz.
Onlarca kadın mahkum edildiği koşullara karşı koyduğu için, boşanmak istediği için, ilişkiyi ya da evlenmeyi reddettiği için, kendi hayatına ya da bedenine dair karar almak istediği için, sebepli ya sebepsiz yere katledildi. Hem de en yakınları tarafından... Katilin adı baba, koca, abi, kardeş, sevgili oldu. Katillerin eline silah veren ise bizzat faşist devlet oldu. Katledilmediyse bile fiziki şiddete maruz kalması yetmedi, duygusal ve psikolojik şiddete mahkum edildi.” denilen açıklamada, önce Ukrayna (Nato)-Rusya savaşında şimdi de Siyonist İsrail-Filistin savaşında savaşın en ağır yükünü kadınların sırtlandığı söylendi.
Açıklamada “Devlet şiddetinin en açık biçimi ile karşı karşıya kaldılar. Kadınların özgürlük mücadelesini tehdit olarak gören faşist devlet ya gözaltılarla ya da tutuklamalarla geri adım attırmaya çalıştı. Ne gözaltıların ne de tutsaklığın geri adım attıramayacağını görünce tecrit politikalarında koşulları ağırlaştırdılar. Tecrit politikaları derinleşirken sessiz sedasız S Tipi zindanları hayata geçirmeye başladılar. Yan duvarında bile hangi tutsağın olduğunu bilmeden, parçalanmış, örgütsüzleşmiş bir zindan yaratmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Fabrikalar ve atölyeler başta olmak üzere bütün iş yerlerinde daha fazla sömürü, düşük ücretle ve güvencesiz çalışma koşullarıyla sınandı, sınanmaya da devam ediliyor. Patronlar sermaye birikimini arttırırken kadınlar ise her geçen gün daha da yoksullaştı.
Bu saldırılar yetmezmiş gibi ne giyeceğine, nerede gezeceğine, nasıl okuyacağına, kiminle birlikte olacağına karar veremez oldu. Kendi yaşamına dair tüm söz hakkı elinden alındı.” denilerek kadınların yaşadığı sorunlara değinildi.
“Savaşların, Sömürünün, Erkek Şiddetinin Olmadığı Bir Dünya Kurabiliriz!” diye çağrının yapıldığı açıklamada “Savaşın bizleri etkilediği koşullara mahkum değiliz. Aksine bu koşullar bizlere savaşmak için nedenler yaratmaktadır. Biz kadınlar bu savaşın bir parçasıyız. Düşmanı vuracak araçlarımızı elimize almanın zamanı çoktan gelmiştir. Daha bilinçli ve örgütlü bir güce dönüşür, kadınların birleşik mücadele perspektifini yaratabilirsek tarihe yön verebiliriz. Savaşı ancak ve ancak savaşarak sonuca ulaştırabiliriz. Savaşların, sömürünün, erkek şiddetinin olmadığı bir dünya kurabiliriz.” denildi.
“Mirabel Kardeşlerin Devrimci Mirasını Bıraktıkları Yerden Devralacak Daha İleri Taşıyacağız!” denilerek “Kelebeklerin kanat çırpışı bir diktatörlüğü yıktı. Şimdi binlerce kelebeğin kanat çırpışı tüm dünyaya yayıldı. Savaşan kelebeklerin kanat çırpışı sonucu belirleyecek. Erkek egemen sistemi yıkacak, özgür bir dünya yaratacak!
25 Kasım’ı yaratan üç cüretli yüreği, üç savaşçı kelebeği yeniden selamlıyor, onların ve ölümsüzleşen tüm kadın yoldaşlarımızın şahsında “Ya Devrim Ya Ölüm’’ şiarını yükseltiyoruz.” vurgusu yapıldı.
Açıklama, “Dünyanın her bir köşesinde yaşamı var etmek adına çıkılan bu yolda silahlarını kuşanan kadın yoldaşlarımıza selam olsun!
Faşizmin zorbalığını yok etmek adına bulunduğu bütün alanları mevzisi bilen kadın mevzidaşlarımıza selam olsun!
Erkek egemen sisteme karşı savaşmak isteyen tüm sınıfdaşlarımızı, kadınlarımızı devrimci savaş alanlarına çağırıyoruz.
Yaşasın Kadın Özgürlük Mücadelemiz! Kadın Devrim Özgürlük!” denilerek sonlandı.
Açıklamanın tamamını okumak için tıklayınız.