Türkiye Ve Kürdistan İşçi Sınıfına, Yoksul Halklarına:
Büyük bir öfke duyduğunuz, kendisinden kurtulmak için dayanılmaz bir istek duyduğunuz dinci faşist iktidar ve onun başındaki adam düzmece bir seçimle yönetimde kaldı.
Dinci faşist iktidarın seçimle, sandıkla gideceğine “devrimci” olduklarını düşündüğünüz güçler tarafından inandırıldınız. Parlamentonun kurtuluş yönünde bir işe yarayacağına aynı politik güçler tarafından ikna edildiniz.
Ama bütün bu parti ve politik güçlerin size söylediklerinin bir yalan; “kurtuluş” olarak gösterdikleri yolun bir hayal kırıklığından ibaret olduğunu bir kez daha yaşayarak gördünüz.
Seçim ve sandıkların, parlamentoda sandalye kazanmanın kurtuluş yolunda önemli bir adım olduğunu size kimler söylemedi ki! Başta TİP ve TKP olmak üzere, “Emek ve Özgürlük İttifakı” ile “Sosyalist Güçbirliği” içinde yer alan tüm parti ve örgütler, kurtuluş yolu konusunda sizi aldattılar, kandırdılar, oyaladılar.
“Gerçekçi kurtuluş yolu” olarak öne sürülen bütün bu sosyal reformist politikalar çöktü, fakat bu çöküşün ortaya çıkaracağı sonuçların acılarını sizler çekeceksiniz. Onlar yine, hiçbir şey olmamış gibi, bir dahaki seçimlerde sizi aynı yola, sandık-seçim-parlamento-belediye yoluna sokmak için hazırlıklara başlayacaklar.
Bunların her biri birer “hacıyatmaz”dır. Ortaya çıkan sonuçtan kendilerini değil, sizi sorumlu göstermeye başladılar bile.
Oysa, içine düştüğünüz yanılgı ve hayal kırıklığından siz değil, bu saydığımız ve bunlarla aynı politikaları izleyen tüm sol/devrimci hareketler sorumludur.
Leninistler, yıllardır, sesinin ulaştığı herkese ve her yere, bu iktidarın sandıkla-seçimle gitmeyeceğini söyleyip durdu. Sizi uyarmaya, bu iktidardan ve tüm cehennemden, yani bu düzenden ve faşist devletten kurtuluşun tek ve gerçek yolunu göstermeye çalıştı. Seçimlerin ikinci turundan bir gün önce “İktidar Seçimle Gitmez, Şimdi Devrim Zamanı” diyerek sizi uyardı.
Yine de büyük bir kesim, sözünü ettiğimiz sosyal reformist, uzlaşmacı partilerin, onlarla aynı politikaları izleyen siyasi yapıların propagandasına kanarak sandık başına gitti. Sonucu biliyoruz.
Fakat, bir kez daha söylemek gerekir: Bütün bu hayal kırıklığından siz değil, sizi bu yolun kurtuluş olabileceğine ikna edenler sorumludur. Çöken şey sosyal reformist ve uzlaşmacı politikalardır; sizin bu düzenden, bu cehennem düzenden kurtuluş düşünce ve isteğiniz değil.
Moral bozukluğuna yer yok! Dağılan sadece sahte umutlardır. Gerçek umut, gerçek kurtuluş yolu bu sahte umutların dağılmasından sonra daha güçlüdür. Birleşik devrim şimdi daha güçlüdür! Onun için “Başlar Yukarı” diyoruz. Bu düzene, dinci faşist iktidara, faşist devlete öfkemizi isyana çevirelim!
Emekçi kadınlar, gençler! Gerçek diye size sunulan bir serap dağıldı; gerçek kurtuluş umudu değil. Yıllardır dinci faşist iktidardan, bu düzenden kurtuluşun seçimle, sandıkla, parlamentoda sandalye elde ederek mümkün olmayacağını size duyurmaya çalışan Leninistlerin sesine kulak verin!
Kurtuluş için “Tek Yol Birleşik Devrim”dir. Daha önce size devrim yolundan söz edip karar anı geldiğinde sandık-seçim-parlamento yoluna sapanlara da inanmayın. Karar anı geldiğinde gerçek kurtuluş yolundan sapanlar ileride bir daha aynı şeyi yaparlar.
Dinci faşist iktidarın sahte “zafer” gösterileri sizi aldatmasın. Kazandıkları şeyin sahte bir “zafer” olduğunu onlar bizden daha iyi biliyorlar. Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfının, yoksul, ezilen halklarının hiçbir yaşamsal sorununu çözemeyecekler. Aksine, bütün yaşamsal sorunlar derinleşerek sürecek.
Bu sömürü düzeni ekonomisiyle, devlet kurumlarıyla, sosyal dokusuyla, kısacası her şeyi ile çöküyor. Korkuyorlar ve bu yüzden baskı ve terörü katmerleştirmenin hazırlığını yapıyorlar.
Öfkemizi, kızgınlığımızı isyana dönüştürürsek hiçbir şey yoksul ezilen halkların devrimci enerjisi karşısında duramaz. Sri Lanka'da bunu gördük. Sudan'da, Tunus'ta, Mısır'da ve daha pek çok ülkede bunu gördük.
Faşizmi ve diktatörlükleri yıkmanın nasıl mümkün olacağını bu ülkelerin yoksul emekçi halklarından gördük, öğrendik, biliyoruz. Türkiye ve Kürdistan halklarının, bizim, bu halklardan fazlamız var eksiğimiz yok! Tarihimiz bunun kanıtlarıyla dolu..
Biz ki, 15-16 Haziran Ayaklanmasını, Gazi İsyanı'nı, 1990-1991 Serhıldanlarını, 2013 Gezi Ayaklanmasını, 2014'te Kobane Serhıldanı'nı ve daha pek çok irili ufaklı isyan ve ayaklanmayı yaratmış halklarız; aynılarını yaratmakla kalmaz, daha güçlülerini yaratabiliriz. Bu gücümüz, bu enerjimiz, bu kararlılığımız, bu inancımız fazlasıyla var.
Onun için bir kez daha diyoruz ki, “Başlar Yukarı”; moral bozukluğuna yer yok. Birleşik devrim şimdi daha güçlü. Sizi yanlış yollara ikna edenleri ne kadar kaderleriyle baş başa bırakırsak birleşik devrim o kadar güçlü olacak!
Birleşik devrim yolunda; birleşik devrim yolunu gösteren Leninist politikalar etrafında kenetlenelim!
Mücadele Birliği Platformu