Türk ordusunun son haftalarda Rojava’ya saldırıları hız kesmiyor. Dün akşam saatlerinde bu saldırı ve gerilim had safhaya ulaştı. Bir taraftan Esad ile görüşmeler ayarlanıp “normalleşme” ve “barış” adımları atılmaya çalışılırken, diğer taraftan sihalı, bombalı saldırılar ve psikolojik savaş hızlandırılıyor.

Temmuz ayında yapılan Tahran zirvesi ile Ağustos ayı başında yapılan Soçi zirvesi sonrası Rojava’ya sistematik saldırıların hız kazandı. Dün akşam saatlerinde Antep sınırlarında camilerden operasyon başladığına dair anonslar yapıldı, sosyal medyadan troller operasyon başladığına dair gönderiler paylaşmaya başladı.

TC ordusunun hava saldırıları ve top atışları sürdü. Dün öğle saatlerinde Türkiye tarafından düzenlenen saldırılarda Kobani'de 12 yaşındaki bir çocuk hayatını kaybetti. Alınan hedefler arasında Suriye askerleri de var.

Amûdê kırsalında Öz Savunma Güçleri’nin kontrol noktasına dönük düzenlenen SİHA saldırısında da 4 savaşçı hayatını kaybetti. Kobanê ve çevresine yönelik saldırılarında da bir çocuğun öldüğü, kişinin yaralandığı; Til Temir’in batısında yer alan Xibîş köyüne saldırıda da 1 kişinin yaralandığı öğrenildi.

Bugün de Şehba Kantonu’na bağlı Um Qura ve Wehşiyê köyleri bombalandı; maddi hasarlar meydana geldi. Kobanê’nin batısındaki Zor Mixar ve Şêxlera Jorîn köyleri ile Ehmed Mûnîr mezrası da ağır silahlarla bombalandı.

Bu esnada Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Basın Merkezi Sözcüsü Fardad Şami, Türkiye-Suriye sınırının her iki tarafından şimdilik askeri bir değişiklik olmadığını, TR'nin ilerleyen saatlerde çok sayıda Suriyeli mülteciyi zorla sınırdan geçireceğini duyurdu. Ayrıca olası bir saldırıya anında cevap verileceğini ve 'işgalcilerin psikolojik savaşa' başladıklarını söyledi.

Saldırılar Kürdistan sokaklarından da yanıtlandı. Reqa, Til Temir’in El Xira beldesinde, Minbic’te, Girê Spî Kantonu’na bağlı El Cirin ilçesinde, Kobanê Şehit Rustem Cudi Mülteci Kampında saldırılar protesto edildi.

Genel olarak, saldırının Suriye’nin toprak bütünlüğüne, bölgenin ve uluslararası alanın barışı ve güvenliğine dönük bir tehdit olduğunun ifade edilen açıklamalarda, Türk devletinin uluslararası bütün kanunları ve BM’nin ilkelerini ihlal ettiğine dikkat çekildi. ABD'nin başını çektiği emperyalist birliğe (Uluslararası Koalisyon), Rusya ve BM’ye çağrılar yapıldı.