Halklarn Birleşik Devrimi Hareketi web sayfası, HBDH Yürütme Komitesi Üyesi ve TKEP/Leninist Temsilcisi Yaşar Güner ile yaptığı bir röportajı yayınladı. Hareket’in “Faşizmi Yıkacağız, Özgürlüğü Kazanacağız” şiarıyla başlattığı devrimci seferberlik kampanyasına ilişkin söyleşiyi paylaşıyoruz:

 

‘Faşizmi Yıkacağız, Özgürlüğü Kazanacağız’ kampanyasının amacı nedir?

HBDH, Türkiye ve Kürdistan topraklarında yeni bir geleceğin umudu olarak var edildi. Şimdi bu geleceğe varma yürüyüşünü sürdürüyor, büyütüyor. Öncelikle dün’de her şeyini bu yürüyüşe katıp bugün sürdürdüğümüz yürüyüşe ışık olan, bizlere yaşam ve savaş gerekçesi sunan ölümsüzlerimizin yüce anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyorum. Birleşik Devrim mücadelesi içinde bütün alanlarda çalışma yürüten ve zafer için savaşan tüm yoldaşlara başarı dileklerimizi ileterek başlamak istiyorum.

HBDH, birleşik mücadele anlamında ürettikleri ve yarattıklarıyla tarihsel, bugün güncel olarak Birleşik Devrimin ihtiyaçlarına verdiği cevaplarla da boyun eğmeyen, meydan okuyan ve faşizmin planlarını boşa çıkartan bir mücadele, kıyasıya bir savaş yürütüyor. Verdiği mücadele ve yürüttüğü savaş pratiğiyle HBDH, iktidarını korumak için elindeki bütün zor araçlarını kullanan dinci faşist iktidarın ortaya koyduğu topyekün faşizm pratiğini boşa çıkartıyor; halklarımızın bu koyu karanlıktan çıkış umudunu diri tutuyor. HBDH, özgürlük amacını ve kurtuluş umudunu pratiğinde somutlayarak, Türkiye ve Kürdistan topraklarında Birleşik Devrim iddiasını, güncel, sıcak ve varılabilir bir olgu olarak yaşatıyor. Bütün çabamız, bu iddiamızın her geçen gün ulaştığı somut gücü ve halklarımız nezdinde kazandığı güveni daha da büyüterek zafere doğru olan yürüyüşümüzü büyütüp hızlandırabilmek için.  

Bu kampanya ile neyi amaçlıyoruz? HBDH’ın en somut ve en başat amacı faşist devletin yıkılmasıdır. Bu ise ancak ve ancak Birleşik Devrim ile mümkün. Bu kampanyamızın amacını tek kelime ile özetleyecek olursak, Birleşik Devrim amacına doğru topyekün bir mücadelenin öncü ve güçlü bir adımını yaratmak olarak ifade edebiliriz.

Düşman durmuyor! Bütün kurumlarıyla faşist devlet azgın saldırılarında ne bir ara ne bir boşluk bırakıyor. Ayakta kalmalarının tek yolu bu. Sürekli ve hep bir öncekinin düzeyinden daha fazla ve yoğun bir saldırı. En ufak bir iktidar alternatifinin oluşuma hatta önceki dönemlerde önemsemeyeceği cılız bir muhalefet odağına dahi tahammül etmiyor. Saldırıyor, susturmaya çalışıyor, elinden geliyorsa ya yok ediyor ya da çeşitli yol ve yöntemlerle etkisizleştiriyor.

Faşizmin sadece son iki üç aylık pratiğinde dahi görebileceğimiz onlarca baskı ve sindirme uygulamaları, artık bize mücadeleyi başka ve daha ileri bir düzeyde ele almamız gerektiğini söylüyor. 1990’ları aratmayan, aşan uygulamalar devreye sokuluyor. İnsanlarımız helikopterlerden atılıyor, işkence ve infazlar açık ve hiç bir şeyden çekinmeden uygulanıyor. Her gün bir başka kişi ve ya kurum terörist ilan ediliyor. Ses çıkaranın sesini kesmek, kafasını kaldırana boyun eğdirmek için ellerinde ne varsa kullanıyorlar. Ne kendi yasaları ne de en temel etik kurallar kalmış. Toplumun sesini kısamadıkları büyük kesimi üzerinde boyun eğdirmek, teslim almak için uyguladıkları zor da hiç bir kural ya da sınır tanımıyorlar. Bunun adını açık olarak koymak lazım ve HBDH bunu açık olarak söylüyor. Topyekün faşizm!

Faşizm, kanlı bir sürece kapıyı açmaktan çekinmeyeceğini, iktidarını korumak için her şeyi göze aldığını açıkça ifade etmekten çekinmiyor. Kopkoyu bir diktatörlüğü, topyekün faşizmi önümüze koyuyor. Ve seçenek yok diyor. “Boyun eğeceksiniz ya da yaşama hakkınız yok!” İşte burada HBDH bu kampanyasıyla, yüksek sesle ve konumlandığı en ön siperlerden ‘Hayır’ diyor, ‘Boyun eğmeyeceğiz!’

Bütün bu uygulamalarından anlamak zorunda olduğumuz en temel iki gerçeklik var, aslında biz yukarıda ikincisini anlattık biraz. Yani her şeyi göze almış durumdalar. İktidarlarını, burjuva egemenliği korumak için topyekün faşizmi, Hitlervari bir faşizm düzeyini uygulamaktan çekinmeyecekleri ortada ve artık bunu açıkça ifade etmekten dahi çekinmiyorlar. Ama çekindikleri başka bir şey var! Uyguladıkları şiddet ve terörün her geçen gün sınırsız biçimde artışının karşısında istedikleri sonuçları alamıyorlar! Büyüyen zulümleri aynı zamanda büyüyen korkularını ortaya çıkarıyor. Bunca baskıya, katliama, işkenceye ve her biçimiyle, her tonuyla uyguladıkları zulme rağmen, ne Birleşik Devrimin öncü güçlerine ne de toplumsal tabanına boyun eğdiremiyorlar.

HBDH tüm bu topyekün faşizm uygulamalarının yanında ve ilk başta bunu görüyor. Yani düşmanın bu anlamda güçsüzlüğünün ve aynı anlamda birleşik devrimin gücünün farkındayız.  İşte şimdi bu güce dayanarak “Faşizmi Yıkacağız, Özgürlüğü Kazanacağız!” diyoruz.

Türkiye ve Bakur Kürdistan’da yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Her gün hatta her saatin canlı ve tarihsel gelişmelere gebe olduğu günlerden geçiyoruz. Tarih artık kısa değil, çok kısa tarih olarak yaşanıyor. Gerek nesnel durumun yarattığı gündemler gerekse de iç savaşın karşı cephelerinin hamleleriyle gündem yapılmaya çalışılanlar, yetişilmesi güç bir hızla akıyor. Belki de bugün vereceğimiz tek tek örnekler yarına çıkmadan eskimiş yerini yenilerine bırakmış olacak. Tek başına bu olgu bile aslında sorunuzun temel cevabını veriyor.

Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan tüm gelişmelerin özünü tek kelimeyle devrimci olarak değerlendiriyoruz. Yani yaşadığımız topraklarda güçlü ve derinlikli bir devrimci durum yaşanıyor. Karşımıza çıkan her olgu, ortaya çıkan her gelişme bunu ispatlıyor ve ancak bu bakış açısıyla ele alındığında doğru sonuçlar çıkartabiliyoruz. İşte “nasıl değerlendiriyoruz” noktasında burası temel önemde, çünkü bu aynı soruya çok daha farklı cevaplar verilebilir ve verenler de var. Aynı olgulardan yılgınlık bezginlik karamsarlık sonuçları da çıkartılabilir ve çıkartanlar da var.

Her tarihsel süreçte somut nesnel olguların değerlendirilme, ele alış biçimi bir anlamda niteliğimizi de ortaya çıkarır. Biz karamsar, korumacı ve edilgen bir “mücadele hattı”nı kesinlikle kabul etmiyor, reddediyoruz. Bizim devrim diye bir amacımız ve derdimiz var! Karamsar olmak ya da edilgen bir durumda kalmak gibi bir lüksümüz yok. HBDH kuruluşundan bu yana yaşanan her türlü gelişmeyi bu bakış açısıyla değerlendirdi ve karşısına çıkan her olguya Birleşik Devrim perspektifinin ona yüklediği sorumlulukla yaklaşmaya çalıştı. Bu durum bundan sonrada böyle devam etmelidir, edecektir.

Tek tek ortaya çıkan gelişmeler gerek sözcülüğümüzün gerekse de Yürütme Komitemizin sıklıkla yaptığı açıklamalarla değerlendiriliyor. Bu yüzden bunların üzerinde durmak istemiyorum. Ama şunu söyleyebiliriz, faşist devlet egemenliği ve dinci faşist iktidar kaybetmenin eşiğine gelmiştir. Bu saldırganlıkları ve uyguladıkları vahşet düzeyine ulaşan burjuva zor ve elbette tüm bunların nihai anlamda sonuçsuz kalışı, tükenmekte olduklarının itirafından başka bir şey değildir.

Ekonomik ve siyasi kriz her geçen gün büyüyor. Kalan son özgürlük kırıntıları yok edilmeye çalışılıyor. Ne söylüyorlarsa yalan, ne yapıyorlarsa yalan üzerine kurulu. Her gece ayaklanma korkusuyla yatıp her sabah bu korkuları büyümüş şekilde kalkıyorlar. Ayakta kalabilmek için baskı zor ve savaştan başka ne bir yolları ne de şansları var. Bu yoldan ilerlemeye çalışıyorlar. Toplumun bütün soluk borularını tıkayıp Birleşik Devrimin öncülerini her alanda ezip yok etmeye çalışıyorlar. Ama kesin olarak söyleyebiliriz ki bunu başaramadılar, başaramıyorlar, başaramayacaklar!

 

Birleşik Devrim Güçleri, mücadelelerini nasıl sürdürecek? Kampanyayı büyütecek devrimci seferberlik nasıl gelişebilir?

Aslında bu kampanya, Birleşik Devrim güçlerinin mücadeleyi nasıl sürdüreceklerinin cevaplarından biri. Yani hep ileriye doğru yönelmeye devam edeceğiz. Madem ki faşizm, burjuva iktidarı korumak ve onu kaybetmemek için durmuyor ve hiçbir sınır tanımıyor, biz de bunun karşılığını vereceğiz. Kampanya ilan metnimizde belirttiğimiz gibi, hedefimize ulaşana kadar durmayacağız.

Kampanya boyunca ortaya koyacağımız pratikler ve çağrılarımıza aldığımız karşılıklarla Birleşik Devrimin toplumsal tabanına güçlü bir mesaj vermeyi amaçlıyoruz. Faşizme karşı halklarımızda biriken öfke çok üst boyutlarda oldu. Düzey ve biçimleri değişse de faşizme karşı verilen mücadele hep sürdü. HBDH bu öfke ve karşı koyuşun içerisinde var oldu ve bir devrim hareketi olarak doğdu.

Şimdi Birleşik Devrim mücadelesi, HBDH nezdinde, emekçi sınıfların, Kürt Halkının, gençliğin ve kadınların gözünde ve bilincinde kurtuluş için bir umut, zaferi elde etmeyi göze almış bir devrim odağı olarak belirdi. HBDH, faşizmin yıkılması amacıyla bu güne kadar oluşturulmuş birlikler içinde daha önce hiç varılmamış ileri bir düzeyi temsil ediyor. Bu ileri düzey, bizim son derece önemsediğimiz bir olgudur. Daha da ilerletilmelidir. Hedefi Birleşik Devrim olan her oluşum bunu görebilir, görmelidir!

HBDH, Birleşik Devrimin kabul edilmiş önderliği düzeyini hedeflemelidir. Bu birlikteliğin niteliği, bugüne kadar ortaya koyduğu pratik ve bu uğurda ödenen bedeller bize bu hedefin ulaşılabilir olduğunu gösteriyor. Mücadele seferberliğiyle yürüteceğimiz kampanyamız bu amacı besleyecek ve ona ulaşmamızda güçlü bir adım olacaktır.

Kampanya boyunca Birleşik Devrimin birleştirebileceği bütün güçleri birleştirerek yürümeyi amaçlıyoruz. Bu faşist düzenden kurtulmayı isteyen, ona boyun eğmeyen ve bu doğrultuda kurtuluşun ancak bir devrim ile mümkün olacağına inanan bütün güçleri birleştirerek faşizme karşı savaşı büyütmek her daim yapmak durumunda olduğumuz bir çalışma. Kampanyamızla birlikte bütün mücadele alanlarında Devrim hedefinin netliğinden taviz vermeden ulaşabileceğimiz bütün toplumsal güçlere ulaşmaya çalışacağız. Bu konuda bugüne kadar çok aktif olamadığımız mücadele alanlarında da yoğun bir pratik ortaya koymaya çalışacağız. Bu konuda her bir bileşen örgütümüze ve HBDH birimlerine çok iş düşüyor. Seferberlik düzeyinde bir çalışma buralardan başlar ve bu düzeyde ısrar edersek mutlaka karşılığını göreceğimize inanıyorum.

 

İşçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere çağrınız nedir?

Faşizmden ve onun dayattığı bu koyu karanlıktan kurtulmak için toplumun bütün diri ve dinamik kesimlerinin harekete geçmesi temel önemdedir. Bunun için öncelikle Birleşik Devrim güçlerinin yaşamın her alanına ve bu düzende baskı ve zulüm altında tutulan bütün toplumsal kesimlere dokunabilecek, onları faşizme karşı savaşa yönlendirebilecek bir konumlanışa sahip olması gerekiyor. Bu ancak, her alanda yaratacağımız hareketlilikle mümkün. Bu noktada ilan ettiğimiz bu seferberlik en çokta bu düzenin türlü türlü baskısıyla karşı karşıya olan işçiler, emekçiler, gençler ve kadınlar için bir harekete geçme çağrısıdır.

Ne itildikleri yoksulluk ve yoksunlukta yaşamdan kovulan emekçilerin, ne erkek egemen bir cehennemde nefes dahi alamaz duruma itilmeye çalışılan kadınların, ne de önlerinde geleceksizlik dışında hiçbir şey durmayan gençliğin insanca bir yaşam ve özgür bir gelecek için Birleşik Devrim’den başka hiç bir alternatifleri yoktur. Ve bu alternatif ancak faşizme karşı ayağa kalkarak onunla kıyasıya dişe diş bir mücadeleyi göze alarak yaratılabilir. Ne ekonomik mücadele ile sınırlanmış bir işçi emekçi hareketinin, ne düzen sınırları içine sıkışmış bir kadın hareketinin, ne de akademik talepleri aşamayan bir gençlik hareketinin köklü hiç bir sorun karşısında alacağı yol yoktur, kalmamıştır. Birleşik Devrim ve onun güncelliği her alanda en başa konulmalı ve tüm bu toplumsal kesimlere bu hedefe doğru sonuna kadar yürüyeceğimizin güveni verilmelidir. Bunun için biz de buradan bir kez daha haykıralım ve ilan edelim.

Bu ücretli kölelik düzenini tarihin çöplüğüne atıp, insanca bir yaşamı yaratmak için ‘Faşizmi Yıkacağız’, gençliğin önündeki geleceksizlik duvarını parçalamak için ‘Faşizmi Yıkacağız’, kadınlar bir cehenneme dönüşen bu erkek düzeni paramparça etmek için ‘Faşizmi Yıkacağız’ ve yıkana kadar durmayacağız!

Bu duygu ve düşüncelerle, işçileri, emekçileri, gençleri, kadınları faşizme karşı ayağa kalkmaya, Birleşik Devrimi güçlendirmeye çağırıyoruz. Faşizmi yıkacağız, özgürlüğü kazanacağız. Yaşasın Birleşik Devrim, Yaşasın HBDH.