Bizler bu ülkenin geleceği denilen gençleriz. Her geçen gün geleceğe dair ümitlerimizi yitirenleriz. Artık çok azımızın ailesi eğitim masraflarımızı karşılayabiliyorken, birçoğumuz eve katkı sunmak ve bir işimiz olsun diye çalıştığımız tekstil atölyelerinde, şantiyelerde ölmeye layık görülenleriz.

Okuyacak kadar “şanslı” olanlarımız ise yüksek kiralardan ne evlerde barınabiliyor, ne de yurtlarda kalabiliyor. Cemaat yurtlarından her gün bir sıra arkadaşımızın ölüm haberi bu gerçekliği yüzümüze vuruyor. Gelecekleri, hayatları ve umutları çalınanlarız. Biz belki de bu toplumdan en çok alacaklı olanlarız.

İnsanca bir yaşam için bizler, bu düzenin değişmesini istiyoruz!

Ama nasıl?

Bugüne kadar burjuva partiler, bu en temel sorunlarımızı çözmek vaadiyle bizlere seçim ve sandık yolunu gösterdiler. Sakin kalmamızı, seçimlerle bu düzeni değiştirebileceğimizi söylediler. Ama defalarca yaşadık ve gördük ki, ne sorunlarımız çözüldü ne de düzen değişti. Aksine her geçen gün ekonomik krizi, geleceksizliği, ötekileştirilmeyi, taciz- tecavüz ve şiddeti daha derinden yaşar olduk.

Bugün seçim dönemi yaklaştıkça sermaye ve düzen partileri bizi Millet ittifakı veya Cumhur ittifakından birini seçmeye zorluyor. Bununla birlikte üçüncü yol iddiasıyla ittifaklar kuran küçük burjuva sol hareketler de kendi cephelerinden düzenin devamını sağlayan, halkın acılarını katmerleştiren, gençliğin sorunlarını yaratan bu düzene meşruluk yaratan seçimlere taraf oluyorlar.

Biz ise en yüksek sesimizle söylüyoruz ki; sermaye partilerinden hiçbirine taraf olmak zorunda değiliz!

Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için, sorunlarımızın kalıcı ve kökten bir şekilde çözüleceği halkın iktidarı için “HEPSİ GİTSİN, GENÇLİK YÖNETSİN” şiarını büyütüyoruz!

Sermaye sınıfının değil işçi ve emekçilerle birlikte halk iktidarını kurmak için mücadeleyi yükseltelim!

Emekçi halklarla birlikte kuracağımız halk iktidarı biz gençliğe ne vadediyor?


-Eğitimin parasız ve zorunlu hale getirilmesi,

-Anadilde eğitim hakkı,

-Eğitimin şoven, ırkçı, gerici, dini, faşist vb. burjuva ideolojisinin tüm etkisinden arındırılması,

-Okulların askerin, polisin ve hükümetin etkisinden arındırılması,

-Üniversitelerin demokratik ve özerk yapıya kavuşturulması.

Bu saydığımız acil önlemler ancak halk iktidarının kurulmasıyla gerçekleşecek. Halkın iktidarını işçilerle, emekçilerle kurmak için verilecek mücadelede bizlerin yapması gerekenleri;


-“İşçi sınıfının eylem pratiklerini, grevlerini, direnişlerini en güçlü bir biçimde sahiplenmek. Grev, direniş, eylem alanlarında bulunmak, işçi sınıfının mücadelesi ile en etkili dayanışma pratikleri yaratmak.

-Üniversitelerde; devrimci, demokrat yurtsever öğrencilere yönelen faşist saldırılara karşı okullarımızı terk etmemek. Yaşam alanlarımızı tüm öğrenci gençlikle birlikte savunmak. Aynı zamanda üniversitelerimize atanan Kayyum rektörlere, yurt ve yemekhane sorunlarına, niteliksiz eğitime karşı okullarımızda öğrenci gençlik ile birlikte forum, eylem, toplantılar düzenlemek.

-Liselerde; staj sömürüsüne, dinci-gerici, paralı eğitim sistemine, öğrenciler üzerinde baskı yaratan okul idarelerine karşı komiteler kurmak. Kantin zamlarına karşı eylemler yapmak.

-Okullarımızda cinsiyetçiliğe, tacize, şiddete, homofobiye karşı kadın ve LGBTİ+ öğrenciler ile birlikte mücadele etmek ve erkek egemen anlayışa karşı okuma atölyeleri kurmak

-Emperyalist yağma savaşlarına karşı ezilen halkların yanında mücadeleyi yükseltmek” olarak sıralayabiliriz.

 

Tüm liseli, üniversiteli gençliği bu somut pratik hedeflerimizi bulunduğumuz tüm alanlara güçlü bir şekilde taşıyıp önümüzdeki dönemi en güçlü şekilde örgütlemek için DÖB saflarına çağırıyoruz.

Gelin kendi geleceğimizi kendimiz bugünden kurmak için harekete geçelim! Gelin yaşamlarımızı cehenneme çeviren, bizlere hayatı dar edenlerin düzenine karşı birlikte dövüşelim! Emekçi halklarla beraber, halk iktidarı için mücadele edelim!

HEPSİ GİTSİN, HALK YÖNETSİN!

HEPSİ GİTSİN, GENÇLİK YÖNETSİN!

DEVRİMCİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ(DÖB)