1 Mayıs’ta Taksim’deydik, Taksim’de Olmaya Devam Edeceğiz

“1 Mayıs Alanı Taksim Meydanı’dır!” 2024 1 Mayısı, bu gerçeğin herkes tarafından dile getirildiği, kutlama planlarının Taksim Meydanı’na yönelik yapıldı bir 1 Mayıs oluyor. Bu vesileyle, 1 Mayıs’ın Taksim tarihçesine hızlı bir bakış hazırlamak istedik.

“(...)Bu nedenle 1 Mayıs’ta Türkiye emekçileri sıkıyönetime anti-demokratik bütün baskılara, Kürt halkı üzerinde sahneye konmak istenen oyunlara karşı siyasal özgürlükler uğruna mücadeleyi, gündemin birinci maddesi olarak kabul etmek durumundadırlar.

1 Mayıs gösterileri sıkı yönetime, anti-demokratik baskılara, zamlara, Kürt halkı üzerindeki baskılara duyulan tepkinin kitlesel bir ifadesi olmalıdır. Böylece 1 Mayıs gösterileri sıkıyönetim yasaklarını kırarak sermaye güçlerine bir cevap niteliği taşıyacaktır.

Bu cevabın mümkün olduğu kadar güçlü olması ve gösterilerin 1977 1 Mayısında kırka yakın şehidin kanının döküldüğü 1 Mayıs Alanı’nda yapılması için elden gelen bütün çabalar gösterilmelidir. (…)”

Bu satırlar, 1977 ve 1978 kanlı 1 Mayıslarının ardından 1979 1 Mayıs’ı için Emeğin Birliği Dergisi 28. sayısında yayınlanmıştı. Ancak 79 1 Mayıs’ı yasaklandı, ardından sıkıyönetim günleri başladı Türkiye’de.

İlk kez 1912'de İstanbul'da kutlanan 1 Mayıs, 1923'de İşçi Bayramı ilan edilmiş, hemen ardından önce kitlesel kutlanması yasaklanmış, ardından Takrir-i Sükun Yasası ile on yıllar boyunca 1 Mayıs'ı kutlamak suç sayılmıştı.

İşçi sınıfı, İstanbul’da ilk kez Taksim’de 1 Mayıs’ı 1976’da yüzbinlerle kutlamıştı. İşçi sınıfının devasa gövdesinin korkuttuğu sermaye sınıfı, 77’de Taksim Meydanı’nı kana boyamaktan çekinmedi. İşçi sınıfı, ertesi sene de yılmadan, daha büyük öfkeyle Taksim’e yönelince, tümden yasaklamakta buldular çareyi. Yasağa rağmen 79’da yine de 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkanları büyük bir tutuklama furyası bekliyordu. Aynı gün İzmir’de de “izinli” bir 1 Mayıs kutlamaları vardı!.. Artık işçi sınıfının önünde iki yol açılacaktı: Birincisi her tür saldırıyı göz önüne alarak Taksim başta olmak üzere şehirlerin meydanlarına çıkacak, ikincisi uzlaşmacı öncü(!) sendikalarının peşinden devletin izin verdiği şehirlerde, devletin izin verdiği koşullarda 1 Mayıs’ı kutlayacak!

Ve 79’dan bir sonraki 1 Mayıs, askeri faşizm koşulları ve sıkıyönetim nedeniyle ancak 1988’de yapılabildi. Devrimci ve sosyalistler, 1 Mayıs’ın özüne uygun yapılabilmesi için “Merhaba 1 Mayıs” toplantıları düzenledi. Sonuç olarak, işçi sınıfı kitlesel bir şekilde, binlerce kişiyle, polis saldırısı ve gözaltılarına rağmen, reformistlerin ve sendikaların bölme çabalarına rağmen Taksim’e çıktı. Ve 78’den bu yana en kitlesel 1 Mayıs yaşandı...

Ertesi yıl (1989) Emek, Emek Dünyası, Yöneliş dergileri bir çağrı yayınlayarak “Bütün saldırılara, ihanetlere, oyunlara rağmen 1 Mayıs, alanlarda yaşatıldı. 35 işçi ve emekçi kardeşimizi 1 Mayıs 1977 katliamında şehit verdiğimiz, adını hep beraber 1 Mayıs Alanı koyduğumuz Taksim Meydanı’nda yaşattık” diyerek 1 Mayıs’ta Taksim’e çağrı yaptı. 89 yılı, yine onbinlerce işçi ve emekçinin, devrimcinin yüzünü 1 Mayıs’ta Taksim’e çevirdiği bir yıl oldu.

İşçi sınıfının bahar eylemleri ile bu devrimci dalgayla baş edemeyeceğini anlayan sermaye sınıfı, 1 Mayıs’ta yine katliama başvurdu ve 18 yaşındaki bir işçi olan Mehmet Akif Dalcı katledildi. Bu yıl, reformizmin, SHP’nin ve işbirlikçi sendikaların 1 Mayıs için tercih ettiği adres ise Mecidiyeköy olmuştu.

1990 1 Mayısında Emek Dergisi “Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yeni bir devrimci dalganın yükselmeye yöneldiği günümüzde 1Mayıs eylemleri tüm emekçi halkların devrimci güçlerin başçekiciliğinde burjuva cephesine gücünü ve iradesini gösterdiği devrimci kitle eylemlerine dönüşebilmelidir.

Her şeyden önce, geçen senelerden ders çıkararak, 1 Mayıs eylemlerini tüm ülke sathına yaymak; fabrikalarda, sanayi bölgelerinde, okullarda ve semtlerde aktif kitle katılımıyla 1 Mayıs eylemlerini örgütlemek için çalışmalıyız.” diyerek 1 Mayıs çağrısı yaptı.

Bu yıl, yine 2 farklı 1 Mayıs eğilimi vardı. Sendikaların oluşturduğu Şubeler Platformu’nda bir grup Taksim baskısı yaparken Platform, işyerlerinden, fabrikalardan çıkıp bulunulan bölgelerde 1 Mayıs’ı kutlama yolunu tercih etti. Türk İş ise işyerlerinde bildiri okumayı seçti. 1 Mayıs sabahı işçi havzalarında fabrikalarından, atölyelerinden çıkan işçiler, polis baskılarına rağmen ana caddelere, meydanlara çıkarak 1 Mayıs’ı eylemlerle kutladı. Yasaklanan Taksim Meydanı ise 20 bin polisle kuşatılmış, oraya ulaşmaya çalışan binlerce kişi de Taksim’e çıkan yollar boyunca polisle çatışmıştı. Ve olanca vahşetiyle saldıran polis, 19 yaşındaki İTÜ öğrencisi Gülay Beceren kurşunlayarak sakat bıraktı.

91 1 Mayısına gelirken, Devrimci Emek, 1 Mayıs’ta Taksim çağrısı yapan bir bildiri yayınladı. Bu yıl da ilerici sendikaların oluşturduğu Şubeler Platformu “Taksim’deyiz” açıklaması yapsa da, başka alanlarda da olabileceğinin sinyalini verdi. 11 derginin oluşturduğu “Dergiler-Platformu” da benzer şekilde önce “Taksim” adını ansa da, eğer “izin verilirse” Şişli Abide-i Hürriyet’e de gidebileceğini söyledi. 1 Mayıs Eylem Platformu’nun 1 Mayıs’a ilişkin tutumunun Dergiler Platformu’ndan farklı olacağını düşünen Devrimci Emek, burada da farklı sonuçla karşılaşmadı. Geri adımları gören devlet de, yolu hiçbir kutlamaya izin vermemekte buldu. Devrimci Emek, “1 Mayıs’ta, 1 Mayıs Alanındayız” deyip Dergiler Platformu’ndan ayrılarak, 1 Mayıs günü Taksim’e yürümek üzere tek başına Tünel Meydan’da toplandı. Kararlılıkla Taksim’e ilerlemeye çalıştı, her adımda polisle çatıştı.

92 1 Mayısı geldiğinde devlet farklı bir yaklaşım izledi. DİSK, Türk İş, Hak İş’i bir araya getiren devlet, “neşe içinde” salonlarda 1 Mayıs kutlaması dayatmak isteseler de, bunun işçi sınıfını zapdetmeye yetmeyeceğini gördüler. Ve devreye giren ajan provokatör, karşı devrimci Doğu Perinçek’in “Sosyalist Parti”si Gaziosmanpaşa Meydanı’na miting başvurusu yaptı. Sendikaların, Dergiler Platformu’nun en geri miting başvuruları dahi reddedilirken, devletin GOP Meydanı’na ve Perinçek’e izin vermesiyle, yüzler bu meydanda yapılacak olan 1 Mayıs mitingine çevrildi. Bir taşla iki kuş. Hem işçi ve emekçiler 1 Mayıs Alanı’ndan uzaklaştırılmış oluyor, hem de Taksim’de ısrar eden devrimcilere yönelik gerçekleştirilecek katliama “meşru” zemin sağlanmış oluyordu.

1 Mayıs 1992, tarihe Perinçek’in Mitingi’ne gidenlerle, katılmayı reddedip, 1 Mayıs Alanı’nda dişe diş dövüşmeyi seçenlerin ayrıştığı bir gün olarak tarihe geçti. Devrimci Emek okurları, 1 Mayıs günü Taksim’e çıkmak için, Meydan’a giden tüm yollarda polisle çatıştı. Ve 2006’ya kadar Pendik, Çağlayan, Kadıköy meydanlarında yasal-izinli 1 Mayıs mitingleri düzenlenirken, Taksim’e, Kızıl Meydan’a çıkma konusunda ısrarcı olan sadece Leninistler oldu.

1993 1 Mayısında da “Türkiye ve Kürdistan’da 1 Mayıs’ı Devrim İçin Mücadele Gününe Çevirelim” diyen Devrimci Emek, herkesi Taksim’e, 1 Mayıs Alanı’na çağırdı. Daha bir yıl öncesine kadar “1 Mayıs’ta Alanlara” diyerek Taksim dışına 1 Mayıs çağrısı yapanları suçlayan tüm sendikalar ve siyasi yapılar, artık “kitle neredeyse orada olmak gerek” diyerek “alanlara” giderek, Taksim’de ısrar edenleri “Taksim Fetişisti” olarak suçlayacaktı.

93 1 Mayısında Leninistler, Taksim Tünel’de pankartlarını açıp sloganlarla, kuşlama ve bildirilerle uzun süre eylemlerini sürdürdüler. 94-95 yıllarında da 1 Mayıslar benzer tabloda yaşanırken, 1996 1 Mayıs’ı yine bir katliamla sonuçlandı. Kadıköy’de 1 Mayıs için toplanan onbinlerce işçiye, emekçiye saldıran polis, 3 kişiyi, Dursun Odabaş, Hasan Albayrak, Yalçın Levent’i katletti. Kadıköy sokakları savaş alanına dönüştü, çatışmalar yaşandı.

“Uluslararası proletaryanın kapitalizme karşı savaş ve devrimci dayanışma günü olan 1 Mayıs, Türkiye ve Kürdistan proletaryası tarafından devrim ve enternasyonalist özüne uygun biçimde karşılanmalıdır” diyen Leninistler, yine Kızıl 1 Mayıs için Taksim Meydanı’nda idi. Taksim, bu 1 Mayıs’ta da bir kez daha Leninistlerin sloganlarıyla inledi.

1 Mayıs 97’den itibaren de “kitlelerden kopmamak” adına, sendikalar, devrimci sol örgütler, devletin izin verdiği alanlardan ayrılmadılar... Ta ki 77 Katliamı’nın 30. yılına kadar...

2007’ye kadar, her 1 Mayıs öncesi Leninistler, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması için devrim güçlerine, işçi ve emekçilere çağrı yaptı. Ve her yıl Kızıl Meydan’da, Taksim’de olma onuru Leninistlerde oldu. “Devrimci” sol örgütlerin “Taksim fetişisti” yaftalamalarına rağmen, Valiliğin her defa “kuş uçurtmayacağız” tehditlerine rağmen, her 1 Mayıs’ta “Yaşasın 1 Mayıs”, “Biji Yek Gulan” sloganlarıyla Taksim’e çıkan Leninistler polis saldırılarıyla, işkence ile gözaltına alındılar, günler süren işkencelere göğüs gerdiler. Burjuva basına bu 1 Mayıslar, “Bayram havasında 1 Mayıs”, “Kavgasız kutlayamadılar” karşılaştırmaları ile geçti. Kimi 1 Mayıs’ta birkaç kişi ile, kimi 1 Mayıs’ta birkaç ayrı grupla Taksim’de 1 Mayıs’ı yaşattılar...

 

Devam edecek...