30 Mart 1972'de Kızıldere'de faşist devlet tarafından katledilen THKO ve THKP-C savaşçıları ölümsüzleşmelerinin 50. yılında Taksim Aynalı geçitte yapılan ortak bir etkinlikle anıldı.

Anmada THKO ve THKP-C savaşçılarının örnek devrimci tavır olan siper yoldaşlığı ve birleşik mücadelenin devrimin bir zorunluluğu olduğu vurgulandı.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamlarını engellemek için eylem yapmak üzere yola çıkan ve Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde 30 Mart 1982'de faşist devlet tarafından katledilen THKO savaşçıları Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Saffet Alp, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy ve THKP-C savaşçıları Mahir Çayan, Sabahattin Kurt, Sinan Kazım Özüdoğru, Ertan Saruhan, Nihat Yılmaz katledilişlerinini 50. yılında Dostluk ve Kültür (DKDER), Devrimci Hareket, Devrimci Parti, Emekci Hareket Partisi, ODAK ve SYKP'nin çağrısıyla Taksim Aynalı Geçit Etkinlik Salonunda yapılan etkinlikle anıldı. Etkinliğe Çağrıcı kurumların yanısıra Mücadele Birliği, Devrimci Sosyalist Federasyon, Kaldıraç, Proleter Devrimci Duruş, KÖZ, SODAP, HDK olmak üzere pek çok siyasi yapıdan katılım oldu. Anma etkinliğinin giriş konuşmasının ardından devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşamları yitiren tüm devrimciler için yapılan saygı duruşunda bulunuldu.

Konuşmalarda Kızıldere'nin devrimciler ve sosyalistler açısından ortak değeri ifade ettiği vurgulanarak 1960'lar daki mücadele sürecine değinidi. 1971 sürecinin devrimciler ve devrim mücadelesi açısındsn politik olarak bir kopuş ve dönüm noktası olduğu ifade edildi.

Kızıldere'nin devrimci dayanışma, siper yoldaşlığı ve birlikte mücadelenin önemli bir simgesi olduğu ve bugünün devrim mücadelesinin zafere ulaşması için de önemini korduğu vurgulandı. Etkinliğe katılan konuşmacılar kendi i politik değerlendirmelerini aktararak THKP-C ve THKO savaşçılarının Kızıldere örneğinde olduğu gibi o günün şartlarındaki politikaları yeterli görmeyerek bir devrim mücadelesi ve devrim programıyla öne çıktıkları etti.

Konuşmalarda günümüzde de devrim mücadelesinde Kızıldere'deki siper yoldaşlığının, birllikte mücadelenin önemli olduğu vurgulandı.

Mücadele Birliği Platformu adına konuşan Sena Şat, "Bugün burada andığımız tüm devrimci önderler aslında 60'lı yılların kitlesel hareketin içerisinde büyümüş insanlardı. Kitlesel işçi sınıfı eylemlerinden, fabrika işgallerine, köylülerin toprak işgallerine kadar pek çok eylemin olduğu bir toplumsal hareket içerisinde büyümüş gelişmiş olan liderlerdi" dedi.

Öğrenci hareketinin liderleri olarak yola çıkan Mahirlerin Denizlerin, yaşadıkları koşulların devrimci bir ortam olması nedeniyle kısa süre içerisinde devrimci öğrenci önderlikten devrimin önderleri haline getirdiğini ifade eden Şat, aslında bugün genç yaşında katledilen yoldaşlarımızı anmamızın temel nedenlerinden birisi budur. Onlar gerçekten de devrimin önderliğine soyulmuş insanlardı" dedi.

Devrim mücadelesinde ilk kırılmayı TİP'in parlamentarist çizgisinden ayrılarak yaşadıklarını ve bunun devrimci bir kopuş olduğunu ifade eden Şat, "Bu sadece parlamentarizm ile ilgili değildi. Aynı zamanda onların kafasındaki ve yaşadıkları hayatının güncel sorunu olarak devrim sorununun kendisine bakışları önemliydi. Çünkü o dönemin TİP yöneticileri günün bir sorun olarak değil geleceğin problemi olarak görüyordu. Hepsi kendine sosyalist diyordu. Doğrudur da sosyalizm özlemleri de vardı ama bir önderi, mücadeleci insanı devrimci yapan şey devrim programını ortaya koymaktır" dedi.

Bu noktada Mahirlerin, Denizlerin, Kaypakkaya'nın dönemin öne çıkan TİP düşüncesinden ve geleneğinden devrimci bir kopuş yaşadıklarını ifade eden Sena Şat "Onlar devrimin programını çıkardılar ve devrimin kendisine farklı yaklaşımları olsa da her daim birlikte mücadelenin önemini kavramışlardı. Çünkü onlar birleşik mücadeleyi devrim mücadelesinin bir zorunluluğu olarak görüyorlardı ve bu uğurda da ölümsüzleşen yoldaşlarımız bugün burada andığımız THKO ve THKP-C'li devrimcilerin Kızıldere'de ölümsüzleşmesinin tesadüf olmadığını biliyoruz" dedi.

"Birlikte mücadelenin, birleşik mücadelenin devrim mücadelesinin parçası olduğunu biliyorlardı ve bu uğurda mücadele ettiler. Bu 50 yıl öncesinin olayı değil Kızıldere hepimizin de bildiği 50 yıl öncesinin olayı değil. Faşist devlete karşı mücadelede bugünün de sorun bu gününde sorunu" dedi.

Devrim ve sosyalizm micadelsinin bugün de devam ettiğini belirten Şat Aynı şekilde birleşik mücadelenin ruhu bugün de yaşıyor sokaklarda, farklı alanlarda kendini gösteriyor. Bu yüzden buradaki kurumların da belirttiği gibi Kızıldere'deki kavga bugün bizim mücadelemizde yaşıyor. Kızıldere'de katledilen devrimciler birleşik devrim mücadelemizde yaşıyor. Ve bugün On'ları başlattığı bu mücadeleyi zafere taşımak hepimizin boynumuzun borcudur" diyerek sözlerini tamamladı.

Etkinlikte 1960'lı yıllardan Kızıldere sürecine kadar olan dönemi anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı.

Etkinlik sonunda, sanatçı Serhat Raşa'nın söylediği devrimicileri anlatan ve marşlardan oluşan müzik dinletisi yapıldı.