< < Kübalılar Gerçekte Neye İhtiyaç Duyuyor?

Geçtiğimiz Pazar günü (24 Mart) bir grup Kübalı, adanın doğusundaki Santiago de Cuba kentinde sokaklara dökülerek ülkedeki ekonomik durumdan duydukları memnuniyetsizliği dile getirdi. Son haftalarda yaşanan yakıt sıkıntısı, özellikle bu şehirde uzun saatler süren planlı elektrik kesintilerine yol açmış, gıda sıkıntısı ve enflasyondan fazlasıyla etkilenen maaşlarla birlikte Kübalıların günlük yaşamını bir hayal kırıklığı serüvenine dönüştürmüştür.

Haberlerin duyulmasının hemen ardından Kuzey'in emperyalist hegemonik medyası ile Florida eyaletindeki ve dünyanın diğer bölgelerindeki aşırı sağcı bazı kesimler, ülkede bir rejim değişikliği meydana getirmek için bu durumdan faydalanmaya çalıştı. Acı verici bir ekonomik durumun ortasında barışçıl bir protesto olarak başlayan gösterilerin ada genelinde çoğalacağını ve bu durumun Kübalıları birbirleriyle karşı karşıya getirecek toplumsal bir patlamaya dönüşeceğini umdular.

Bu medya gruplarının ve bu aşırı sağcı kesimlerin Küba'daki ekonomik krizin gerçek nedenlerini görmezden gelmeleri acı vericidir; bu nedenler arasında, diğer pek çok nedenin yanı sıra, 64 yılı aşkın bir süredir adaya karşı aralıksız devam eden ve dünyanın geri kalanıyla ticari ilişkiler kurmamızı ve dolayısıyla kendi kalkınmamızı engelleyen ABD ekonomik ablukası da yer almaktadır. Bu oportünistler ellerinde hamburgerlerle bize uzaktan bakıyor ve sanki ABD'nin en çok satan kitabı Açlık Oyunları'ndaki savaşlardan birine katılıyormuş gibi ellerinde sopalarla hükümete karşı ayaklanmamızı istiyorlar.

Bu Pazar günü Küba Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel, X sosyal ağında insanların mevcut durumdan memnuniyetsizliklerini dile getirdiklerini kabul etti. Bu bağlamın Devrimin düşmanları tarafından “ülkenin istikrarsızlaştırılması amacıyla” istismar edildiği uyarısında bulundu. Bu güçlerin asıl amaçlarının Küba halkının ihtiyaçlarıyla hiçbir ilgisi yoktur.

Diaz-Canel, Amerika Birleşik Devletleri merkezli teröristlerin ülkenin iç düzenine karşı eylemleri teşvik etmesini kınadı. Başkan ayrıca Küba Komünist Partisi, Devlet ve Hükümet yetkililerinin Küba halkının taleplerini yerine getirme konusundaki istekliliğini yineledi.

“İnsanlarımızı dinlemeye, onlarla diyalog kurmaya ve durumu iyileştirmek için atılan birçok adımı her zaman sükûnet ortamında açıklamaya hazırız” diyen Başkan, hükümetin “ulusu boğmaya çalışan ablukaya rağmen mevcut durumun üstesinden gelmek için barış içinde çalışma” taahhüdünü yineledi.

Diaz-Canel kürsüye çıkarak halka yalnız olmadıklarını ve hükümetin kendilerini anladığını, dinlediğini ve harekete geçtiğini söylerken, ABD Küba Büyükelçiliği ise sosyal medyada “insan hakları” adı altında devrim karşıtı propagandaya girişmişti. Havana'daki diplomatik merkezin resmi X hesabından yapılan paylaşımda, “Santiago, Bayamo, Granma ve Küba'nın başka yerlerinde, gıda ve elektrik kesintilerini protesto eden vatandaşların barışçıl protesto gösterileri düzenlediğine dair haberlerin farkındayız. Küba hükümetini protestocuların insan haklarına saygı göstermeye ve Küba halkının meşru ihtiyaçlarını karşılamaya çağırıyoruz.” İfadeleri yer aldı. Masum, endişeli seyirciler gibi durumdan bahsettiler.

Pazartesi günü ABD Maslahatgüzarı Benjamin Ziff, Bakan Yardımcısı Carlos Fernández de Cossío tarafından Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı ve Küba'nın, ABD hükümetinin ve Küba'daki büyükelçiliğinin Küba’nın kendi gerçekliğine ve iç işlerine yönelik müdahalelerini, iftira niteliğindeki mesajlarını kesin bir dille reddettiğini ifade etti.

Küba Dışişleri Bakan Yardımcısı Josefina Vidal, “Hükümetiniz, halkımı temel ihtiyaçlarından mahrum bırakmak ve boğulmasına neden olmak için 60 yılı aşkın süredir acımasız bir kuşatma uygularken, Küba hükümetinden halkının ihtiyaçlarını karşılamasını istemek ne kadar alaycı ve alçakça” diyerek kınadı.

İstikrarsızlaştırma planı ve bunun uygulanması herkesin görebileceği kadar açıktır. Bu plan, halkın doğal öfkesini kışkırtmak ve sömürmek için acımasız bir ekonomik savaşın güçlendirilmesine dayanmaktadır. Bu savaş her yıl ABD federal bütçesinden on milyonlarca dolar ile finanse edilmektedir.

Küba Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamaya göre, bu dezenformasyon planı ABD topraklarındaki dijital ağları saldırgan amaçlarla kullanmak için güçlü bir teknolojik altyapıya sahiptir. Önemli ABD ve uluslararası ana akım medyanın suç ortaklığından ve tek geçim kaynağı adaya karşı saldırganlık endüstrisi olan, çoğunlukla Güney Florida'da, ABD'de yerleşik kişilerin mali desteğinden yararlanıyorlar.

Kübalıların neye ihtiyacı var? Maruz bırakıldığımız blokajı, boğulmayı, gıdaya erişim eksikliğini, enflasyonu, bürokrasiyi, yolsuzluğu ve çözülebilecek iç sorunlara boyun eğmemek ama bunların üstesinden gelerek başarılı olacağız! Ve hepsinden önemlisi, ABD Hükümeti’nin Küba Devleti’nin çözüm bulma ve ülkenin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarına cevap verme yönündeki her türlü çabasını sınırlama ve engelleme kararlılığını kınıyoruz.

Aslında mesele oldukça basit: , Bağımsız, egemen bir ülke olarak, toplumumuzu herhangi bir ülkenin diktesi olmadan inşa edeceğimiz konusundaki ısrarımızda kararlıyız.

Çeviri Kolektifi

Kaynak: Resumen Latinoamericano – İngilizce

Struggle-la-lucha.org sitesinden alınarak çevrilmiştir.