Rojava’ya, Güney Kürdistan’a (Başur) ve Suriye’ye dönük Türk devletinin saldırıları aralıksız devam ediyor. Yoğun bombardıman ve suikast saldırıları var.

Saldırılar artık sınır tanımaz oldu. Savaş suçları da aleni işleniyor. Faşist devletin Dışişleri Bakanı, yakın zamanlara kadar MİT başkanı, Hakan Fidan işareti vermişti zaten. Rojava'nın bütün alt yapı tesislerini hedef alacaklardı bundan sonra. Dün de alt yapı tesislerini hedef alıyorlardı ama bugünün dünden farkı, bu işi artık aleni; dünyanın gözünün içine baka baka ve ilan ederek yapacaklardı.

Elektrik santralleri, petrol kuyuları bombalanıyor; elektrik kesintileri yüzünden pek çok bölgeye su verilemiyor. Tam bir vahşet, büyük bir yıkım var.

Bombardıman bununla sınırlı kalmıyor. 7 Ekim günü Güney Kürdistan’daki Maxmur kampı da (sığınmacı kampı) Türk ordusunun SİHA’ları tarafından bombalandı.

ABD’nin alışıldık “endişeliyiz” açıklamaları ve bir Türk SİHA’sını düşürmesi, sözüm ona “Koalisyon Güçleri”nin benzer minvaldeki açıklamaları kimseyi yanıltmasın.

ABD ve onun yanında küçük çakallar gibi dolaşan “Uluslararası Koalisyon” güçleri bu saldırıları onaylıyorlar. ABD’nin en azından göz yumması, sessiz onayı olmaksızın Türk devleti böyle geniş çaplı bir saldırıyı gerçekleştiremez; ABD denetimindeki hava sahasını böyle rahat kullanamazdı.

ABD ve diğer emperyalistlerin bütün amacı, Ortadoğu'da, Suriye ve Kürdistan topraklarında askeri varlıklarını sürdürebilecekleri bir zemin bulmaktır. “IŞİD'e karşı mücadele” bunun bahanesidir. Gerçekte ABD ve “Uluslararası Koalisyon” denen emperyalistleri bölgeden çekip alın, ortada ne IŞİD ne de başka bir dinci faşist çete tutunabilir.

IŞİD'i örgütleyen, Afrin başta olmak üzere işgal ettiği tüm topraklarda faşist devlete doğrudan ve dolaylı her türlü desteği veren bu emperyalistlerden başkası değil.

Dinci faşist iktidarın Azez, Cerablus, Afrin, Giri Spi, Serekaniye işgallerini bu çerçevede gerçekleştirildi. ABD ve o meşum “Koalisyon Güçleri”nin tüm bu süreçte bilgi ve onayı, hatta Rojava güçlerine savunma hatlarını iptal ettirmek gibi doğrudan parmakları oldu.

Şimdi aynı güçler, faşist devlete yine yeşil ışık yakmış durumdalar. Türk devleti, son bombardımanı “Ölümsüzler Taburu”nun Ankara’da İçişleri Bakanlığı eylemine dayandırmaya çalışıyor. Açıkça yalan söylüyor. Çünkü bu suikast ve bombardımanlar aylardır devam ediyor.

Şimdi, ABD ve diğer emperyalistlerin onayı ile saldırılarının çapını gücünün yettiği yere kadar genişletmeye çalışıyor.

Havadan SİHA’larla, karadan ağır topçu ateşiyle yapılan bu saldırıları, bir kara harekatı, bir işgal harekatı izler mi? “Misak-ı milli” hedefiyle hareket eden faşist devlet, kendinde yeterli gücü bulsa bunda bir an bile tereddüt etmez. Emperyalist devletlerin de buna itirazı olmazdı. Zira, Türkiye bir NATO devletidir ve onun işgali altındaki topraklar NATO toprağı olarak kabul edilir.

Ama, son zamanlarda hep şunu gördük: Güçleri her şeye yetmiyor, planları tıkır tıkır işlemiyor. Kahraman Filistin halkının 7 Ekimde, siyonist İsrail'e tarihinde görmediği bir darbe indirmesi bunun son örneği oldu.

Faşist devlet ve ABD'nin UKH'yi bitirerek Kürdistan devrimini bütün ortadan kaldırmak istedikleri bir sır değil. Hem kendileri açıklıyor hem de onların bu amacını bütün dünya biliyor. Ancak Kürdistan halklarının on yıllardır verdikleri ve kahramanca sürdürdükleri mücadele önlerindeki en büyük engeldir.

Şimdi, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarının Kürdistan halklarıyla, Rojava devrimiyle tam bir enternasyonal dayanışma içine girmelerinin zamanı.

Yüz elli yıl önce “başka ulusları ezen bir ulus özgür olamaz” demişti Marx. Kuzey Kürdistan’ı ilhak eden, Rojava ve Başur’u, onun da ötesinde Arap topraklarını işgal ve ilhak etmek isteyen faşist devlet, böylece Türk işçi ve emekçilerinin kölelik zincirlerini de iyice perçinlemiş olacak.

Sömürü ve baskıdan kurtulmak isteyen işçi ve emekçiler bu vahşi işgal saldırılarına karşı çıkmak zorunda. Kendi özgürlüğünü isteyen, önce “kendi” devletinin köleleştirdiklerinin özgürlüğünü savunmak zorunda! “Kendi” burjuva hükümetine ve devletine karşı amansız bir mücadeleye girişmek, bu zulüm kalelerini tamamen yıkmak zorunda!

Tüm gücümüzle bu işgal saldırılarına ve bombardımanlara karşı çıkalım. Kurtuluşumuz birleşik devrimde! Kurtuluşumuz, Kürt ve Türk işçi ve emekçilerinin birleşik devrim mücadelesini zafere ulaştırmakta.

Rojava’ya Saldırılar Derhal Durdurulsun!

Tek Yol Birleşik Devrim!