Devrimin bir çok koşulu bir araya toplanmıştır. Burjuva egemenliğini devirmek için devrimci savaşım günün öne çıkan, en önemli ve en yaşamsal görevidir. Burjuva sınıf egemenliğinin devrimci tarzda devrilmesi savaşımı en üst biçimlerine vardırılmalıdır.

Burjuvazinin devrilmesi, kitlelerin devrimci enerjisinin harekete geçirilmesinin sonucu olacaktır. Fakat burjuva toplum düzeninin yalnızca sonuçlarına ve aşamalarına karşı mücadele bu enerjiyi tam anlamıyla harekete geçiremez. Tersine, burjuva egemenliğini yıkmaya yönelmeyen sınırlı talepler, kitle hareketini sınırlandırır. Hem kitlelerin hareketini sınırlandıracak istemler çerçevesinde davranmak hem de kitlelerin yeterince harekete geçmediğinden yakınmak bir çelişkidir. Bu, aynı zamanda, dünya proletaryasının zengin deneyiminden hiçbir şey öğrenmemektir.

Kitlelerin devrimci enerjisi ancak mevcut gerçekliğin, bugünkü toplumsal sistemin yadsınması mücadelesinde gerçek bir gelişme gösterir. Uzlaşmacı küçük-burjuva siyasetlerin kavramadıkları ya da kavramak istemedikleri gerçek budur. Gerçek içeriğiyle toplumsal devrim, burjuva toplumun yadsınmasıdır. Proletaryanın toplumsal devriminin amacı, bugünkü sömürücü toplumun yerine, sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum kurmaktır. Sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum olan komünist toplumun kurulması eski toplumun yadsınmasıdır. Eski toplumun yadsınması, devrimci sınıfın tarihsel devrimci rolünü sonuna dek oynamasıyla gerçekleşir. Kitlelerin gerçek güçleri, tam da bu rolün yerine getirilmesi sürecinde açığa çıkar, etkinleşir.

Yadsıma basit olarak, karşı çıkma veya 'hayır' demek değildir. Basit yaklaşım, anarşist çevrelerde egemendir. Basitçe 'hayır' demek, yine basitçe karşı çıkmak ya da basitçe reddetme anarşist anlayışı reformisttir. Çünkü bu çabalar burjuva düzen sınırlarını aşmıyor. Gerçek anlamda yadsıma, eski toplumsal düzenin yadsınmasıdır. Eski toplumun yadsınması ise ancak devrim yoluyla gerçekleşir. Devrimle komünist topluma, komünist toplumun alt aşaması olan sosyalizme geçilir. Yeni toplum, eski toplumun yadsınması demektir. Ve eski toplumun tarihsel eleştirisidir.

20.yüzyıl toplumsal devrim deneyimlerinin pratik sonuçları, bizi şu genel değerlendirmeye götürür: Emekçi halk kitlelerinin devrimci enerjisi, burjuva egemenliğini devirme mücadelesinde, eski toplumun yadsınması sürecinde gerçek anlamıyla harekete geçer. Nesnel toplumsal koşulları devrime dönüştüren, kitlelerin enerjisinin en etkin biçimde harekete geçirilmesidir. Düşünce de devrimcileşme, yeni bir dünya kurma amacıyla, eski dünyanın yadsınmasıyla sıkı sıkıya bağlıdır. Devrimci düşünceler, devrimci sınıfın düşünceleridir. Devrimci dünya görüşüne dayanır.

Proleter hareket, her yerde, sınıfsız toplum amacıyla ayağa kalktı. Amacını gerçekleştirmek için bir yüzyılı, devrimler yüzyılına çevirdi. Devrimler çağı, yeni toplumsal devrimler dönemiyle devam ediyor. Bir yüzyılın tümünü dolduran devrimci kitle kahramanlığının temelinde dünyayı dönüştürme büyük amacı var. Proletaryanın evrensel kurtuluş kavgası ya da dünyayı değiştirme savaşımı yalnızca kitleleri eylemlere çekmekle kalmadı, yığınların yaratıcılığını da en üst düzeye vardırdı. Şu çok nettir: Kitleleri etkileyen, uyandıran, harekete geçiren, yaratıcılığını geliştiren, eski dünyayı yadsıma, özgür ve insanca bir dünya yaratma mücadelesidir.

Eski toplumsal ilişkileri ve toplumsal örgütlenmeyi ancak bir devrim yıkabilir; eski ilişkilerden bir kopuşu ancak bir devrim sağlayabilir; ancak bir devrim kitle yaratıcılığını geliştirebilir. Bu, devrimin yaratıcı gücüdür. Gerçekleşen proleter toplumsal devrimler, devrimin yaratıcı gücünün bugüne dek ortaya çıkmış örnekleridir. Gelecekte devrimin başka ve daha zengin örneklerini göreceğimiz çok kesindir.

Ancak burjuvazinin sınıf egemenliğini devirmeye yönelik bir hareket, devrimci bir karakter kazanır. Hareketin gerçek içeriğine uygun ve evrensel bir özellik göstermesi için ilerici olmalıdır. Yani insanlığı geleceğe taşımalıdır. Yığın hareketi, ilerici, devrimci niteliğiyle önem kazanır; tarihin itici, dönüştürücü gücü olur.

Reformist anlayışa sahip siyasi hareketler, pratik olarak ne kadar çaba harcarlarsa harcasınlar, reformist eylemler, doğası gereği, toplumun devrimci dönüşümüne varmaz, tersine burjuvazinin egemenliğine hizmet eder. Proletaryanın karşıtını ortadan kaldırmaya değil, onun varlığının ayakta kalmasını sağlamaya yönelir. Dolayısıyla reformlar mücadelesi sırasında emekçi halkın tarihteki ve toplumsal mücadeledeki rolü ve önemi gerçek anlamda açığa çıkmaz. Bu rol tam anlamıyla yeni bir topluma geçmek hedefiyle, burjuvaziye karşı verilen devrimci mücadelede açığa çıkar.

Kitle mücadelesine asıl önemini kazandıran devrimci dönemlerdir. Devrimci dönemlerde ve devrimde kitlelerin eylem gücü en yüksek noktasına çıkar. Tam da emekçi kitlelerin devrimci kavgasının ileri örnekler yarattığı günlerden geçiyoruz. Türkiye ve Kürdistan kendi tarihinin en devrimci döneminden geçiyor. Son zamanlarda eylem, isyan ve ayaklanmalar dizisinin yoğun olarak yaşanması, dönemin devrimci karakteriyle açıklanabilir.

Güncel burjuva toplum, bize, toplumsal sınıflar arasında, karşıt güçler arasında süren şiddetli savaşımın detaylı bir tablosunu veriyor. Bu evrensel kavgada proleter sınıfın görevi, karşıtını, anti-tezini ortadan kaldırmaktır. Anti-tezin ortadan kaldırılması yeni bir toplumla sonuçlanacaktır. Anti-tezini ortadan kaldırmak için verilen savaşım sürecinde, emekçi sınıfın devrimci bilinci ve örgütlenmesi büyük bir gelişim gösterir.

Emekçi yığınları harekete geçiren, sınıf savaşımını şiddetlendiren, emek sermaye çelişkisinin gelişmesi ve keskinleşmesidir. Ezilen ve sömürülenleri ayağa kaldıran, eylemliliğinin sürekliliğini sağlayan, çelişkinin çözümünün tarih tarafından toplumun önüne konmasıdır. Uzlaşmaz çelişkiler ancak devrimle çözülür, devrimci tarzda çözülür. Bu da, zorunlu olarak, sınıf kavgasının alt biçimlerden üst biçimlere çıkarılmasıyla gerçekleşir.

Proletaryanın evrensel kurtuluş kavgasının büründüğü ve sınıf mücadelesinin yüksek biçimlerinden biri eylemci, devrimci, militan, enternasyonal mücadeledir. Sınıf kavgasının özsel olarak uluslararası olması, enternasyonal mücadelenin önemini çok daha arttırıyor. Önümüzdeki dönemde bunun etkin ve ileri örneklerini görebileceğiz. Kapitalizme karşı gelişen küresel başkaldırı, dünya devriminin temposuna yeni bir hız kazandırıyor.

Tarihin en devrimci dönemi, her yerde, tarihin en büyük zaferine, toplumun köklü devrimci dönüşümüne gebe.

C.DAĞLI