Küçük burjuva siyasetler, onlarsız yapamadıkları, burjuva muhalefet güçlerine yönelik yeni bir birlik çağrısı atağı başlattı. Burjuva güçlerle birlikte davranma çağrıları yeni değil, küçük burjuva siyasetlerin tarihi kadar eskidir. Yapılan çağrılarda, burjuva muhalif güçler, burjuva egemenliğinin dışında gösteriliyor. Bu bağı göstermek, burjuva egemenliği yıkmayı hedefleyen devrimci komünizmin görevidir.

Yüzeysel bir yaklaşım, öncelikle, burjuva egemenliğin, toplumun politik ve ekonomik gücünü elinde toplayan sınıfın egemenliği olduğunu anlayamaz. Böylesi bir bakış açısı, burjuva egemenliği devlet erki ve hükümetle sınırlı görür. Gerçekte ise burjuva sınıfın egemenliği, devlet iktidarını ve hükümeti olduğu kadar burjuva muhalefeti, din kurumlarını, üniversiteler ve diğer düzen kurumlarını kapsar. Burjuva egemenliğin bir ayağı iktidar gücüne dayanırken, diğer ayağı da burjuva muhalefete dayanır. Marksist sınıf çözümlemesi bizi kesin olarak bu sonuca götürür.

Burjuva muhalefeti olmadan burjuvazinin sınıf egemenliği bu kadar uzun sürebilir miydi? İktidarı ve muhalefetiyle, tüm burjuva partileri düzen gücüdür. Kapitalist toplumsal düzenin sürdürülmesinde çıkarları vardır ve birlikte hareket ederler. İşçi sınıfı karşısında sosyalizm karşısında, köleleştirilen, ezilen ve sömürülen tüm kitlelerin başkaldırısı karşısında düzen gücü olarak birlik halinde davranırlar. İktidar kadar, burjuva muhalefet de burjuvazinin sınıf egemenliğinin politik bir gücü olmasına rağmen, küçük burjuva sol hareketler onu emekçilerin birlikte hareket etmesi gereken bir güç olarak göstermeye çalışıyorlar. Tam bir aldatmaca. Bu düşünceleri, CHP gibi tekelci sermayenin bir partisi hakkında, bu düzen ve devlet partisi hakkında besliyorlar. Uzlaşmacı sol çevreler aldatmacılığı çok açık olan düşünceleriyle büyük sermayenin uşağı olan muhalefet partilerini emekçilere kabul ettirme peşindeler.

Burjuva partileri, ideolojik olarak, toplumsal olarak binlerce bağla, burjuva egemenliğine, kapitalist toplum düzenine bağlıdır. Düzen güçleri olarak, görevleri, binlerce bağla bağlı oldukları kapitalist sınıf egemenliğinin ve kapitalist sınıf düzeninin sürmesini sağlamaktır. Burjuva muhalefet bu rolünü emekçi halk kitlelerinin arasında sahte umutlar yaratarak, bazen de kitlelerin isteklerini ve sloganlarını kullanarak vb. yolla yerine getirir. Gerçek devrimcilerin, işçi sınıfı devrimlerinin görevi burjuva muhalefetin bu sahte propagandasını teşhir etmek ve bu burjuva partilerin baskıcı gerici sınıf karakterini gözler önüne sermektedir.

Sömürücülerin çıkarları ve keskinleşen sınıf savaşımı, egemen sınıfı, emekçileri ezme aracı olarak devleti daha da güçlendirmeye ve yetkinleştirmeye zorlarlar. İktidara gelen her burjuva partisi zorunlu olarak burjuva devlet makinesini iyice yetkinleştirir. Burjuva partilerin sınıf kanunu onları buna zorlar. Devlet, burjuvazinin sınıf egemenliğinin organıdır. Proletaryanın toplumsal konumu da, burjuvazinin sınıf egemenliğini ve burjuva devleti yıkmaya, parçalamaya, paramparça etmeye zorlar. Burjuva devleti yıkmak, tuzla buz etme, proletaryanın toplumsal kurtuluş hedefine ulaşmasının ön koşuludur.

Burjuva muhalefet, (CHP)'nin temsil ettiği burjuvazinin çıkarları gereği, burjuva devleti; ezilen, sömürülen kitlelere ve ezilen halklara karşı sonuna kadar kullanacağı ve onu daha da yetkinleştireceği kesindir. Bu parti iktidardayken yıllarca bunu yaptı. Burjuva muhalefetin can-ı gönülden destekçisi olan küçük burjuva hareketler, bu gerçekleri emekçi kitlelerden gizlemeye çalışıyorlar. Bu tarzda düşünmek ve hareket etmek burjuvaziye hizmet etmekle eş anlamlıdır.

Burjuvazinin sınıf egemenliği öylesine oturmuş ve yerleşmiştir ki, burjuvazinin çıkarlarını temsil eden kişilerin ve partilerin değişmesiyle, egemen sınıfın politikasında bir değişikliğe yol açmaz. Ekonomiyle politikanın bağını kuramayanlara bakacak olursak, kişilerin değişmesi ya da burjuva partilerin politikalarında değişikliklerin olması (mesela reformist bazı sloganları kullanmaları) sömürücü sınıfın politikasında büyük bir değişikliğe yol açar. Oysa egemen sınıfın politikasını, burjuva politik unsurlar belirlemez. Bu sınıf kendi sınıf çıkarları doğrultusunda kendi belirler. Bu bakış açısı, burjuva toplumsal düzenin kendisini değil de, onun belli yönlerini değiştirmek isteyenlerin düşünce biçimidir.

Asıl sorun, kapitalist toplum düzeninin kendisini ortadan kaldırmaktır. Sorun yalnızca burjuva sınıf egemenliğinin çeşitli biçimlerini yıkmak değil, burjuva egemenliğinin kendisini yıkmaktır.

Marksizm sınıf mücadelesinin olgularını, hareketlerini, süreçlerini irdeler, mücadelenin deneyimlerinden en genel sorunları çıkarır; çıkan sonuçları güncel sınıf mücadelesine uygular.

Bu topraklarda yoğun, yaygın, genel ve şiddetli geçen son yarım yüzyılın deneyimlerinden hangi sonuçları çıkarabiliriz? Bu süre içinde tüm burjuva partileri sırayla hükümet oldu. Bütün hükümetler devlet gücünü, iktidarların maddi gücü olan ordu ve polisi ezilen ve sömürülen kitlelere karşı etkin ve sonuna kadar kullandı. Hepsinin de amacı, emekçi ve sömürülen kitleleri köleleştirmek ve sermayeye boyun eğdirmektir. Hepsi de devlet gücüne dayanarak Kürt ulusu üstündeki ulusal baskıyı devam ettirdi. Hepsi de köleleştirilen ve ezilen emekçi halklara karşı devlet gücünü harekete geçirmede birbiriyle yarıştı. Deneyimler öğreticidir. Sınıf kavgasının büyük deneyimlerini yaşayan ve bu deneyimlerinden öğrenen kitleler burjuva partilerin durumu konusunda uzun süre aldatılamaz.

Büyük deneyimin ikinci olarak ortaya çıkardığı sonuç şudur: Küçük burjuva sol hareketler reformizmde, sınıf işbirliğinde, uzlaşmacı çizgide ne derece ısrar ederse etsin, istedikleri sonucu alamazlar. Gerek toplumsal çelişkilerin keskin oluşu, gerekse de bununla bağlantılı olarak devrimci sınıf mücadelesinin çok şiddetli ve yoğun oluşu nedeniyle, uzlaşmacı siyasetler istedikleri gibi at koşturacakları bir alan bulamadılar. Ne kadar büyük kitle gücüne ulaşırlarsa ulaşsınlar, sınıf savaşımının yasalarına uygun davranmayan siyasi hareketlerin, başarısızlığa uğraması kaçınılmazdır. Devrimin çıkardığı şu sonuç çok açıktır. Ezilen ve sömürülenler, devrimci mücadele dışında bir yolla kurtulamazlar.

Buradan üçüncü sonuca ulaşabiliriz. Kapitalist kölelikten kurtulmak için, devrimci araç ve yöntemlere başvurulmalıdır. Emekçilerin devrimci araç ve yöntemlere dayanarak iktidara gelmesi, gereksinimlerini karşılamasının temel bir aracıdır.

Türkiye ve Kürdistan proletaryası ve diğer ezilen ve sömürülen kitleler on yıllardır, devrimci zor yöntemlerine başvuruyorlar. Bu kitleler için çok önemli bir eğitim oldu. Başka birçok yerde işçi sınıfının, emekçi halkın eğitimi esas olarak parlamenter mücadele çerçevesinde olmuştur. Bu topraklardaki milyonlarca insanın yıllarca devrimci tarzda verilen bir savaşımdan geçmesi, devrimci sokak savaşlarından, isyan ve ayaklanmalardan geçmesi, toplumsal devrim için temel bir eğitim olmuştur.

Kapitalist toplumun dayandığı ekonomik temele egemen olan yasalar ve gerçek ilişkiler çeşitli yönleriyle açığa çıkarıldı. Fakat kapitalist toplum tüm bu büyük araştırma ve keşiflere karşın yine de varlığını sürdürüyor. Dünyayı değiştirmek için emekçi halkın devrimci eylemi gerekiyor: Halk eylemini en üst noktasına, devrime dek vardırmak gerekiyor.

Çelişki ve karşıtlıkların belirlediği koşulların ürünü olan eski dünyanın yerini alacak ve karşıtlıkların olmadığı yeni bir dünya devrimci mücadeleden çıkar.

C.Dağlı