Yüzyılımızın en büyük dehası olan Lenin'i anmak, anlamak, onun öğretisini kavramak, yüzyılımıza boydan boya etkisi altına alan Leninist öğretiyi bir kez daha proletarya ve emekçi halkların bilincinde öne çıkarmak gerek.

Yüzyılımız, hiç kuşkusuz “Lenin Yüzyılı”dır. Lenin, devrimci komünist mücadelesiyle, teori ve taktikleriyle, Marksizme yaptığı katkıyla sadece Rusya'nın değil, bütün dünyanın çehresini değiştirmiş, insanlığın bütün bir geleceğini etkisi altına almış, insanlık tarihinde bir çağın, burjuva egemenlik çağının, kapitalizm ve onun en üst aşaması olan emperyalizm çağının kapanışını başlatırken yeni bir çağın, yeni ve en ileri üretim biçiminin, sosyalizmin egemen olacağı proleter devrimler çağının başlangıcını da müjdelemiştir.

Büyük Ekim Devrimi'nden sonra gelen başka ülkelerde gerçekleşen bütün devrimler, Lenin'in yolundan yürüyen proleter devrimci komünistlerin önderliği altında zafere ulaştılar.

Onun için, Lenin'in yolunda ömrü boyunca sarsılmaz bir bağlılıkla yürüyen Stalin, Lenin'in öğretisini, Leninizmi “Proleter Devrimler çağının Marksizmi” diye tanımlar.

Lenin, bundan daha iyi tanımlanamaz. O, insanlık tarihinde düşünceleri ve eylemiyle, komünizme adadığı tüm yaşamıyla yeni bir çağ başlatan büyük bir dehadır. İnsanlık tarihinde kapitalist üretim biçiminin, burjuva egemenlik döneminin tarih sahnesinden yok olacağı; yerini sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz bir dünyaya bırakacağı çağ, bu büyük dehanın sarsılmaz çelikten iradesi, parlak zekası ve bilimsel düşünceleriyle açıldı.

Marx ve Engels, insanlık tarihinin tanık olduğu bu en büyük iki dehası, kurdukları devrimci teori ve bütünlüklü dünya görüşüyle dünya proletaryasına, ezilen, sömürülen kitlelere kesin ve tam kurtuluşun yolunu; komünizmin yolunu gösterdiler. Ancak Marx ve Engels'in ömürleri Marksist dünya görüşünü, komünizmin teorisini daha ileri götürmeye yetmedi.

Bu iki dehanın sadık öğrencisi olarak, onların açtığı yolu daha ileriye götürmek, daha da geliştirmek Lenin'in payına düştü. Lenin, Marx ve Engels'in aydınlattığı yoldan yürümekle kalmadı; ama aynı zamanda bu teoriyi, bu bütünlüklü dünya görüşünü geliştirdi, çürüyen kapitalizm olan emperyalizm çağına uyarladı. Yaşamının son yıllarında Engels'in yer yer işaret ettiği kapitalizmin tekelleşme eğilimini, o güne kadar ki başka araştırmalara da dayanarak, ele aldı, geliştirdi ve çürüyen, asalaklaşan tekelci kapitalizm olarak emperyalizmin bilimsel tahlilini en ileri noktasına taşıdı. Emperyalizm can çekişen kapitalizmdi.

Lenin, Marx ve Engels'in geliştirdiği devrimci komünist teoriyi her zaman bir eylem kılavuzu olarak ele aldı. Tarihin en büyük eylemi, proletarya devrimi için yürüdüğü yolda sorun ve problemlerle karşılaştığında Marksist teoriyi bir doğma olarak değil, sorunların çözümünde, yolun aydınlatılmasında bir kılavuz olarak ele aldı.

Bu yaklaşım sayesinde, Marx ve Engels'in dünya devrimi beklentisine takılmadan, kapitalizmin her alanda eşitsiz gelişmesini gördü ve buna dayanarak emperyalist-kapitalist zincirin en zayıf noktasından kopacağını; böylece tek ülkede devrimin, sosyalizmin zaferinin mümkün olduğunu ortaya koydu.

Marx ve Engels'in Paris Komünü deneyiminden proletarya diktatörlüğüne ilişkin çıkardıkları dersleri alıp geliştirdi ve proletarya diktatörlüğüne dair Marksist düşünceye bir bütünlük kazandırdı.

İki büyük dehanın, Marx ve Engels'in 1848 Fransız devrimlerinden çıkardıkları, proletaryanın burjuva devlet aygıtına karşı görevlerini, Devlet ve Devrim, Proleter Devrim ve Dönek Kautsky adlı eserleriyle Lenin en somut ve en gelişkin biçimiyle ortaya koydu. Lenin demek burjuvaziyle uzlaşmacılığa, sosyal reformizme karşı amansız mücadele demektir. Lenin demek proletarya enternasyonalizmi demektir. Onun için, I.Emperyalist Paylaşım Savaşı'nda “kendi burjuvazileri”nin yanında yer alan sosyal şoven parti ve kişilere karşı tavizsiz, kararlı bir mücadele yürüttü.

Lenin, saydığımız ve daha saymadığımız sayısız eser ve çalışmasıyla proletaryanın eline, sınıf bilinçli devrimci öncü işçilerin eline bunlarla savaş için en değerli silahları vermiştir.

Lenin demek devrim demektir, iktidarın proletaryanın eline verilmesi demektir. Lenin için iktidar dışında her şey hiçbir şeydi. Ancak amacı isteyen aracı da istemelidir ve Lenin, proletaryayı amacına ulaştıracak, zafere, yani devrim ve iktidara taşıyacak tek aracın, sıkı örgütlenmiş, disiplinli, devrimci komünist programa sahip bir parti olduğunu ortaya koydu. Böyle bir partinin yaratılması yolunda önüne çıkan bütün engelleri cesaret ve kararlılıkla, en yakın yoldaşlarından ayrılıp tek başına kalma pahasına, tereddüt etmeden ilerledi. “Leninist tipte parti” anlayışı böyle doğdu.

Diyalektik düşünmeyi, yaşamdan sürekli öğrenmeyi bir an bile ihmal etmeyen Lenin, hiç bir zaman düşüncelerini donmuş kalıplara, önceden belirlenmiş, ezberlenmiş formüllere hapsetmedi. Bütün meselelere canlı ve eleştirel yaklaşmak Lenin'in doğal düşünme biçimidir. Bu sayede, Şubat 1917 Devriminden hemen sonra, halen burjuva demokratik devrimin tamamlanmasını “İşçilerin ve Köylülerin Devrimci Demokratik Diktatörlüğü”nün kurulması biçiminde bekleyen kendi yoldaşlarına “eski bolşevikler” demede bir an bile tereddüt etmedi. Lenin bu canlı eleştirel yaklaşımı sayesinde, Rusya'da ikili iktidarın ortaya çıktığını, yaşamın eski formüldeki iktidar biçimini “Sovyet İktidarı” biçiminde karşılarına çıkardığını, böylece burjuva demokratik devrimin tamamlanmış olduğunu ortaya koydu.

Görüldüğü gibi, Lenin, Marx ve Engels'in embriyo halinde sezdikleri ancak kısa yaşamlarında geliştirme fırsatı bulamadıkları teorik meseleleri ele alıp geliştirdi ve haklı olarak adını Marx ve Engels'in yanına yazdırdı.

Şimdi devrimci bir çağdayız. Lenin'in işaret ettiği “Emperyalizmin çöküş ve proleter devrimler çağı” şimdi yeni bir evreye, kapitalizmi tarihin sahnesinden tümden silip atacak toplumsal devrimler evresine yükseldi.

Son gelişmeler, isyan, ayaklanma, devrimler ve devrim girişimleri emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadelenin dünya çapında yeni bir aşamaya girdiğini gösteriyor. Devrimci durum; iktidarın proletarya ve emekçi sınıflar tarafından ele geçirilmesi olanakları her yerde olgunlaşıyor.

Onun için şimdi, her zamankinden çok daha fazla, Marx ve Engels'in sadık öğrencisi Lenin'e, Lenin'in yolumuzu aydınlatan düşüncelerine “Dün erkendi yarın geç olacak” diyen sesine ihtiyacımız var.

Çok Yaşa Lenin!