< "Yoksulluğa, Şiddete, Sömürüye, Savaşa Karşı Mücadelemiz Var!"

 

8 Mart Kadın Platformu'nun çağrısıyla kadın örgütler bugün i "Yoksulluğa, Şiddete, Sömürüye, Savaşa Karşı Mücadelemiz Var" şiaıyla Kadıköy'de Beşiktaş İskele Meydanı'nda buluştu.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken kadın örgütlerinin eylem ve etkinlikleri devam ediyor.

8 Mart Kadın Platformu'nun çağrısıyla kadın örgütler bugün i "Yoksulluğa, Şiddete, Sömürüye, Savaşa Karşı Mücadelemiz Var" şiaıyla Kadıköy'de Beşiktaş İskele Meydanı'nda buluştu. Kadıköy'de bir çok sokak ve caddeden kadınlar Beşiktaş İskele Meydanı'na sloganlarla yürüdü.

Emekçi Kadınlar (EKA) "Yoksulluğa, Şiddete, Sömürüye, Savaşa Karşı Kadınların İsyan Zamanı" yazılı pankart ve "Kadınlar Devrim İstiyor", Vardık Varız Varolacağız", "Şêk Şêre Çi Jine Çi Mêrê", "İsyanımız Var", "Şiddete Karşı Kadınların İsyan Zamanı", "Açlığa Karşı Kadınların İsyan Zamanı" dövizleriyle, Caferağa Camii önünde bulaşarak "Kadın Devrim Özgürlük", Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü", Kadınlar Devrimle Özgürleşecek", "Harekete Geç İsyan Et Kurtuluşa Kadar İsyan" sloganları atarak Kadıköy Beşiktaş İskele Meydanı'na geldi.

Yeni Demokrat Kadın "Kurtuluş Erkek Egemen Düzende Değil Ellerimizde"yazılı pankartla, DEM Parti Kadın Meclisi, "Bi jin jiyan azadî. Ber bi azadîye" ve "Her DEM direniş her DEM özgürlük. DEM'a Jinan Vîna Jinan DEM Jiyane" yazılı pankartla, Tevgera Jinên Azad (TJA) “Kazanılacak Bir Özgür Yaşam Var”, “Yaşam Bilgiyle Güzeldir”, “Dünyayı Yerinden Oynatacağız” ve “Tecrit İnsanlık Suçudur” dövizleri taşıdı. İstanbul Barış Anneleri İnisiyatifi, "Özgürlüğün Yolu Özgür Kadından, Barışın Yolu Barış Annelerinden Geçer",yazılı pankartla Üniversiteli Feminist Kolektif, "İsyanımızın Rengi Aydınlatacak Geceyi", Halkevci Kadınlar, "Umut Var, Kadınlar Var, Yaşamak İçin Örgütlenelim"yazılı pankartla "İmece Ev İşçileri Sendikası "Sesimçzi Duyun Ev İçi Emek Değerlidir ILO C-189'u Utgula" yazılı pankartla Kadın Zamanı Derneği" Çok Zamanımızı Çaldınız Şimdi Kadın Zamanı" yazılı pankartla, Küçükçekmece Kadın Dayanışma Derneği"Yoksulluğa Sömürüye Şiddete Karşı Yaşasın 8 Mart" yazılı pankartla ve birçok kadın örgütü renkli pankarları ve dövizleriyle Kadıköy İskele Meydanı'nda erkek egemen kapilalist sisteme karşı öfkesini haykırmak için bir araya geldi.

TJA’lı kadınların taşıdığı dövizler polisler tarafından toplanarak yırtıldı. Duruma tepki gösteren kadınlar, erkek-devlet şiddetini protesto etti. Yüzlercesi kadın renkli pankartlar dövizlerle alanı doldurdu. Program başlayıncaya kadar "Jin Jiyan Azadi", Erkek Devlet Şiddetine Hayır", Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü", "Vardık Varız Varolacağız", Dünyayı Yerinden Oynatacağız”, "Kadınlar Devrimle Özgürleşecek", "Devrimci Tutsaklar Onurımızdur" Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük", "Yaşasın Kadın Dayanışması" sloganları atıldı.

Aşamada 8 Mart, Platformu'nun “Yoksulluğa, Şiddete, Sömürüye, Savaşa Karşı Mücadelemiz Var” yazılı dev pankartı açıldı. Kadınlar sloganlar atarken bir yandan da müzik eşliğinde zışgı ve halay çekti.

Program katledilen kadınlar isimleri söylendiğinde hep bir ağızdan “burada” denilerek anıldı. Basın metninin Kürtçesini Berivan Saruhan, Türkçesini ise Şenay Kumuz okudu.

 

 

"Kadınlar, Bu Gidişatı Değiştirmek İçin Mücadele Ediyor"

8 Mart’ın ilan edilmesinin üzerinden geçen 107 yıla rağmen yaşam koşullarımızda neredeyse değişen hiç bir şey olmadığını vurgulayan Şenay Kumuz. "Fakat dünyanın neresinde olursa olsun kadınlar, bu gidişatı değiştirmek için mücadele ediyor" dedi.

"Kadınlar En Çok Kutsallaştırılan , Aile' Bireyleri Tarafından Öldürülüyor"

Bugün milyonlarca kadının hayatını belirlemeye çalışanların, onların hayatlarınıı hiçe sayarak kadınlara dair politika üretmeye devam ettiğini, kadınların, çocukların yaşama hakkını dahi göz ardı ederek aileyi kutsallaştırdıklarını belirten Kumuz "En çok da kadınlar, o ailelerin içerisinde en yakınları tarafından öldürülüyor. Gerici politikalarıyla kazanılmış tüm haklarımızı elimizden almak için tüm mekanizmalarını devreye sokuyorlar" dedi.

 

"Erkek Şiddetine Karşı Sokakları, Alanları Terk Etmeyeceğiz!"

"Medeni Kanun’a el uzatılıyor. Boşanma hakkımıza, nafaka hakkımıza gözlerini dikiyorlar. Bunları, 'kadınlar için' yaptıklarını iddia ediyorlar. Gerçeği biliyoruz. Kadın düşmanı politikalarıyla hayatlarımızı karartmaya devam ediyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çeken tek adam, kadınlar adına karar alma cüretini gösteriyor. 6284 tartışmaya açıldıkça failler cesaret buluyor, kadın cinayetleri artıyor. Mücadele eden kadınları ise cezalarla yıldırmaya çalışıyorlar" diyen Kumuz 2 günde 8 kadının; boşandığı erkek, babası ve de boşanmak istediği erkekler tarafından öldürüldüğünü hatırlatarak "Haklarımıza saldıranlar bu cinayetlere sus pus! Erkek şiddetine karşı sokakları, alanları terk etmeyeceğiz!" diye vurguladı.

 

 

"Kadınlar, Sömürü Çarklarını Kırabilmek İçin En Önde, Mücadeleyi Yükseltiyor!"

Diğer yandan kadınların, esnek ve güvencesiz işlerde çalışmaya mahkum edildiğini iktidarın, kadınları daha da ucuz iş gücü haline getirdiğini,10 milyon kadının işgücünden dahi sayılmadığını ifade eden Kumuz, bu ekonomik planların ise “aile ve iş yaşantısının uyumlu hale getirilmesi” olarak meşrulaştırmaya çalışıldığını söyledi. İktidarın “kutsal aile”sini kadınların ekonomik sömürüsü için de kullandığunı belirten Kumuz, "Ancak işçi ve emekçi kadınlar bütün bu emek sömürüsüne karşılık; Özak’tan Agrobay’a, Corning’ten Burda Bebek’e, Sputnik’e eşit işe eşit ücret ve sendikalaşma hakları için direnişi örgütlüyor. Kadın emekçiler mücadeleleriyle yanındaki işçileri, emekçileri, ailelerini değiştirip dönüştürüyor. Kadınlar, sömürü çarklarını kırabilmek için en önde, mücadeleyi yükseltiyor!" dedi.

"Bu direnişlerin, dayanışmanın ve mücadelenin günüdür" diyen Kumuz aylardır direnen, Sputnik grevinden Günce Nur İnce'yi sahneye davet etti. Günce Nur İnce basın alanındaki emek sömürüsüne karşı 200 gündür mücadele ettiklerini belirterek, bu mücadele içinde kadınların birlikte olduklarında nasıl güçlü.olduğunu da gördüklerini, özellikle kadın dayanışmasından güç aldıklarını ve bu güçle mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.

Ardından Kumuz, devlet yurtlarında kalan üniversiteli kadınların ve LGBTİ+'ların parasız ve bilimsel eğitim talepleri ile birlikte erkek şiddetine ve eşitsizliğe karşı da mücadele etmek zorunda kalan kadın öğrencilerin mücadelesine dikkat çekti.

 

"Üniversiteli Kadınlar Ve LGBTİ+'lar Mücadele Ediyor"

"Geçtiğimiz aylarda KYK yurdundaki asansörün düşmesi sonucu Zeren Ertaş ve tarikat-cemaat yurtlarındaki sistematik şiddet nedeniyle Enes Kara yaşamını yitirdi. Niteliksiz eğitimi, gelecek kaygısı, geçim sorunları sebebiyle intihar eden üniversite öğrencilerini görmezden gelen AKP-MHP iktidarı; gençlerin temel ihtiyaçları için bütçe ayırmak yerine Diyanet Başkanlığı’nın bütçesini arttırıyor, ÇEDES protokolü ile okullara din görevlileri atıyorlar! Ancak üniversiteli kadınlar ve LGBTİ+'lar bu düzene yeter diyor! Üniversiteli kadınlar ve LGBTİ+'lar, güvenli kampüsler, eşit haklara sahip olacağı yurtlar ve bilimsel bir eğitim istiyor" diyerek sözü, üniversite kampüslerinden eyleme gelen kadınlar adına sözü geçtiğimiz Ocak ayında Zeren Ertaş eylemlerine katıldığı gerekçesiyle yurttan atılan arkadaşımız Aynur Moral’e bıraktı.

Aynur Moral, üniversitelerde bir yandan bilimsel ve akademik eğitim için kayyumlara karşı mücadele verirken, diğer yandan ünversitelere iktidarın atadığı kayyım rektörlere, tazcizlere, barınma sorunlarına karşı da mücadele verdiklerini söyledi.

 

"Üniversitelede Yurtlarda Mücadelemiz Sürecek"

Üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunlar nedeniyle çıkışsız bırakıldığını, cemast-tarikat yurtlarına mecbur edilen Enes Kara gibi arkadaşlarının hayatına son vermesine neden olduğunu, diğer yandan KYK yurtlarında bir çok sorun yaşadıklarını ve bakımsız yurtlarda asansör kazalarında Zeren Ertaş gibi arkadaşlarının hayatını kaybettiğini belirterek tüm bunlara karşı mücadele verdiklerini ve mücadeleyle bazı kazanımlar elde edebildiklerini söyledi. Moral üniversiteli kadınlar olarak mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.

 

"Savaşlardan En Çok Kadınlar Ve Çocuklar Etkileniyor"

Bölgede ve Ortadoğu’da sömürgeci devletler tarafından körüklenen savaşlarla en çok yaşamlarının hedef alındığını ifade eden Kumuz, tüm dünyada savaşa ve işgale karşı olmanın işkenceyle, cezayla, tutuklanmayla, susturulma baskısıyla karşılanıdığını da vurguladı. Silah ticareti ile patronların kasaları doldurulurken savaşın sonuçlarından en çok kadınlar ve çocuklar etkilendiğini, yoksul halkın çocuklarının katledildiğini söyleyen Kumuz "Savaşın sonuçları bakımından kazanlarının kim olduğunu biliyoruz. Ancak daha da önemlisi, savaşın en çok kaybettirdiklerinin kadınlar olduğunu biliyoruz, o kadınları tanıyoruz. Savaşta evlatlarını kaybeden anaların feryadını bugün bu alanda herkese duyurmak isteriz" dedi.

Kumuz sözü savaşın evlatlarını kaybettirdiği, kayıplarına rağmen barış demekten asla vazgeçmeyen Barış Annelerinden Rewşan Güney'e bıraktı.

 

"Kadınlar Deprem Sonrası Açlık, Yoksulluk Ve Şiddetle Başbaşa Bırkanları Tanıyor"

"Depremin üzerinden tam 1 yıl geçmesine rağmen barınma sorunu çözülemediğini, sağlık hakkı tesis edilemediğini ve hala deprem bölgesinde şiddete uğrayan kadınların yargı kurumlarına ve adalete erişimi bulunmadığına dikkat çeken Kumuz, "Devlet, en temel ihtiyaçları dahi karşılayamıyor. Dayanışma kolektifleri olmasa, deprem bölgesinde neredeyse günlük yaşam sürdürülemez halde. Depremin bir felaket haline gelmesinin sorumlularını kadınlar tanıyor! Deprem sonrası yapılmayanları, insanların nasıl ölüme terk edildiğini ve bunun sorumlularını kadınlar tanıyor! Deprem sonrası kadınların ihtiyaçlarını hiçe sayanları, onları açlık, hastalık ve şiddetle baş başa bırakanları kadınlar tanıyor!" dedi. Kadınlar"Ma Rıhna Nıhna Hon", "Katil Devlet Hesap Verecek " sloganları attı

"Depremin ağır sonuçlarının sorumluları yargılanması gerekirken aday oluyor, deprem olduğunda Çevre ve Şehircilik Bakanı olan, İliç katliamını onaylayan Murat Kurum hiçbir şey olmamış gibi İstanbul’a belediye başkan adayı oluyor" diyen Kumuz, deprem boyunca kadınların yaşadıkları ve çözümleri konusunda ilk günden itibaren orada olan kadın örgütlerinin ortak deneyimi olan Afet İçin Feminist Dayanışma adına Selin Top’a söz verdi.

 

"Tutuklanan Arkadaşlarımızla Dayanışma İçindeyiz"

"Bu meydan ve daha pek çok meydan direnen kadınların mücadelesi ile dolup taştı. Mücadele eden herkese yapıldığı gibi kadınlara da gözdağları verildi. Baskı altına alındı, gözaltı ve işkence ile susturulmaya çalışıldı. Yetmedi cezaevlerinde hukuksuzca haksız yere tutuklu bırakıldı" diyen Kumuz geçtiğimiz günlerde yol arkadaşları Tanya Kara, Meliha Kayacı siyasi tutsaklara görüşçü olduğu için tutuklandığını hatırlatarak Bu haksız tutuklamalar erkek devletin 8 Mart öncesi kadın özgürlük mücadelemize çaresizce saldırmasından başka bir şey değildir. Bugün buradayız, tutuklanan arkadaşlarımızla dayanışma içerisindeyiz. Katilleri değil mücadelemizi engellemeye çalışanlara karşı tutsaklara da sahip çıkacağız mücadelemizi de büyütmeye devam edeceğiz" dedi

 

"25 Kasım Davasında Mahkeme Beraat Kararı Vermek Zorunda Kaldı"

Direnişten vazgeçmeyen tüm kadınların zindanlarda de ayrıca baskıya maruz bırakıldığını çıplak aramalar, tacizler, cezalar karşılaştığını belirten Kumuz, geçen yıl 25 Kasım’da her yıl olduğu gibi sokaklarda sözlerini söylemek istedikleri için devlet şiddetine maruz kaldıklarını onlarca gözaltı ve davalarla yıldırılmaya çalışıldığını hatırlatılarak haklı mücadelenin karşısında mahkemelerin de beraat kararı vermek zorunda kaldığını söyledi.

 

"Cumartesi Annelerinin Mücadelesi Sürüyor"

1995 yılından beri kayıp çocuklarını aramak için Taksim’de Galatasaray Meydanı’nda oturan annelerin de evlatlarını arama mücadelesinin baskıya maruz kaldığını belirten Kumuz, tüm engellemelere rağmen mücadelelerinden vazgeçmeyen Cumartesi Annelerini selamlayarak sözü Besna Tosun’a bıraktı.

 

"LGBTİ+'lar Şiddete Karşı Mücadeleyi Sürdürüyor"

Kadına ve halka düşman iktidarın başta LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve her türlü saldırıyı doğrudan örgütlediğini, kendi yarattığı yıkım için LGBTİ+’ları günah keçisi ilan ettiğni, kadınların hayatlarını aile ve erkeğe bağlamanın ifadesi olan “kutsal aile”nin LGBTİ+’ların eşit yaşama hakkına yönelik saldırının da doğrudan ifadesi olduğunu belirten Kumuz "LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve cinsel saldırılar hızla artıyor. Ancak, mücadele alanlarında bu politikaların sonuçlarından deneyimleyen özneler de burada"dedi.

 

"Sokakları Terk Etmeyeceğiz"

Kumuz sözlerini "Yoksulluğa, erkek şiddetine, savaşa, emek sömürüsüne karşı sokakları terk etmeyeceğiz! Haklarımız, hayatlarımız için mücadelemizi büyüteceğiz. Tüm saldırılar karşısında mücadelemiz var!" diyerek 8 Mart'ta sokaklarda alanlarda görüşmek üzere kadınları halaya davet etti Kadınlar zılgıtlar eşliğinde halaylar çekerek eylemi sonlandırdı.

 

Videoyu izlemek İçin Tıklayınız