< Cinsel Saldırı Davasında Sanık Beraat Ettirildi!

 

İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli asistan doktor S.E.’nin hemşire H.Z’ye “cinsel saldırıdan” yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün görüldü. Duruşma öncesinde KESK İstanbul Kadın Meclisi, çok sayıda kadın örgütünün, siyasi partilerden kadınların katılımıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.

Davada tanıklara, doktor raporlarına ve rağmen sanık beraat ettirildi. Kadınlar mahkemenin beraat kararını sloganlar ve açıklamalarla protesto etti.

İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli asistan doktor S.E.’nin hemşire H.Z*’ye “cinsel saldırıdan” yargılandığı davanın üçüncü duruşması Bakırköy Adliyesi 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Dava öncesinde KESK İstanbul Kadın Meclisi, duruşma öncesinde çok sayıda kadın örgütünün katılımıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.

 

"Yargı Yine Saldırıya Uğrayan Kadın Suçlayıp Sanığa Beraat İstedi"

Basın metnini okuyan Helin Göçmenoğlu, cinsel saldırının faili bu tür yargılama süreçlerinin tamamında tanık olunduğu gibi cinsel saldırıya uğrayan kadın suçlanıp, itibarını zedelenerek kararın sanık lehine çıkması için ithamlarda bulunulduğuna dikkat çekerek "Davanın görüldüğü Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı sanığa arkadaşımızın kendisine karşı koyup koymadığını, bağırıp bağırmadığını ve sanıkla flört edip etmediğini sormuş, sanık S.E. arkadaşımızın kendisine iftira attığını ve tüm yaşanan sürecin rızaya dayalı olduğunu bir süredir aralarında duygusal bir ilişki olduğunu ileri sürmüş ve beraat istemişti" dedi.

 

"Kadına Yönelik Şiddet Davalarında Yargının Kendisi Şiddete Dönüşüyor!"

Tüm iddiaların boşa çıkarılmasına rağmen son görülen celsede savcı mütalasında sanığın beraatını istediğini belirten Göçmenoğlu, "Buradan kadına yönelik şiddet davalarında erkek yargının başvurduğu yargılamanın kendisini şiddete dönüştüren tutumunu kabul etmediğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Kadınların cinsel saldırının faili erkekle tanışıklığı cinsel saldırının olmadığı, rıza ile cinsel ilişki gerçekleştiği sonucunu doğurmaz” dedi.

 

"Mahkemenin Mağdurun Dolaylı Rızasından Bahsetmesi De Bir Suçtur!"

Göçmenoğlu “Cinsel şiddet kadınlar için en zor şikayete dönüşen ve tüm süreçlerde hem psikolojik hem de bedensel en zor başa çıkılabilecek durumken mahkemenin ve hastane yönetiminin mağdur suçlayıcılığını kabul etmiyoruz. “Cinsel şiddet davalarında mağdurun davranışlarının suça gerekçe yapılamayacağını ve mağdurun dolaylı rızasından bahsetmenin kendisinin de bir suç olduğunu hatırlatmak istiyoruz” dedi.

 

"Kadınlar Gördükleri Şiddeti Kanıtlamak Mecburiyetinde Bırakılıyor"

Eylemde konuşan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, kadınların iş yerlerinde, okullarda, evlerinde yaşadıkları her alanda gördükleri şiddeti mahkemelerde hakimler önünde tekrar kanıtlama mecburiyetinde bırakıldıklarını vurguladı.

 

"İki Elimiz Tacizciler Tecavüzcüler ve Onları Koruyanların Yakasında Olacak"

İstanbul Sözleşmesi ile bir şekilde tartışmaya açılmaya çalışılan rıza veya meselesinin hiçbir şekilde bir erkeğin konuşabileceği, tartışabileceği bir mesele olmadığını belirten Cupolo, "6284'ü tartışmaya açarak kadınları koruyan mekanizmaları tekrar ortadan kaldırmaya çalışanlara diyoruz ki, Hiranur Vakfı'ndaki 6 yaşındaki çocuğun da rızası yoktu. Bugün iş yerinde çalışmaya çalışan, kendisini var etmeye çalışan arkadaşımızın da rızası yoktu ve onların beyanı esastır. Kadının beyanı esastır. Her iki elimiz de bütün tacizcilerin, tecavüzcülerin ve onu koruyan siyasilerin yakasında olacak. Bu işin peşini bırakmayacağım. Arkadaşımızın yanında olmaya devam edeceğiz" dedi.

 

"Erkeğe İtaat Rejimini Reddetmeye Devam Edeceğiz"

"Kadının beyanını koruyacağız. Kadın arkadaşlarımızla dayanışma içinde olacağız ve erkeğin dayatmaya çalıştığı bu itaatkar rejim biçimini de reddetmeye devam edeceğiz.”

 

"Kadına Yönelik Şiddete Karşı İsyan Etmek İçin Buradayız"

KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher ise “İş yerinde karşılaştığımız her türlü şiddete karşı daha net ses çıkarabilmek, daha net sözümüzü kurabilmek için buradayız. Bugün buradayız. Çünkü şunu biliyoruz, şikayete mevzu olmayan o kadar çok şiddet vakası var ki ve şiddetin tariflendirmesi, cinsel saldırının tariflendirilmesi üzerinden geliştirdiğimiz her türlü politik, hatta karşı sistemin yoğun bir saldırısı karşısında. Hep birlikte isyan etmek için buradayız” dedi.

 

"Kaç Kadın Şiddete Uğruyor, Kimin Neye Rızası Buna Kim Neye Göre Karar Veriyor?"

“Çalışma Bakanlığı'na seslenen Gevher , "İşyerlerinde kaç kadın şiddete maruz kalıyor ve bunlardan kaçı şikayete dönüşüyor? Bunlara karşı hangi düzeyde soruşturmalar yürütüyorsunuz?" diye sordu. Adli anlamda yürüyen süreçlerde rızanın neye göre rıza, kimin rızasından bahsedildiğini soran Gevher "Bu rızayı siz mi belirliyorsunuz?" Evet demiyorsak hayırdır diyoruz ve her türlü saldırı karşısında başta kadın arkadaşımız olmak üzere bundan sonraki süreçte de şiddete karşı mücadele edeceklerini ifade etti.

 

"Şiddet Ve Tacize Karşı Her Türlü Mücadeleyi Yürüteceğiz"

Hem iş yerinde şiddet ve tacizin önlenmesi hiyerarşik anlamda bulunduklsrı iş yerlerinde idari amirleriyle birlikte yürüttükleri çalışmayı sürdüreceklerini belirten Gevher "Arkadaşlarımızın saldırısı karşısında savunmanın oluşturulabilmesi için bundan sonraki süreçte de tüm bu süreçleri takip edeceğiz ve hep birlikte mücadeleyi yürüteceğiz” dedi.

 

"Cezalandırılmamış Cezalandırılması Yapılmayacak Bir Dava İçin Buradayız"

SES Genel Merkezi Sekreteri Nursel Yücesoy da "Biz kadınlar olarak bugün yine burda bir adliye önünde. Cezalandırılmamış, cezalandırılması yapılmayacak ya da işte savcılığın beraat talebiyle. Mahkeme de karar verileceğini düşündüğümüz bir dava için buradayız" dedi.

 

"Failin Gereken Cezayı Alması İçin Arkadaşımızın Yanında Olacağız"

"Biz kadınlar yine bu cezasızlığın hesabını sormak, bu cezasızlığın önüne geçmek ve gereken yani suçlunun, failin gereken cezayı alması için burada olmaya ve bundan sonra da arkadaşlarımızın yanında olmaya mutlaka devam edeceğiz" diyen Gevher, iş yerlerinde şiddete, mobinge, tacize, tecavüze uğrayan birisinin, uğrayan bir çalışanın olmadığı bir gün yaşayamadıklarınu belirten Yücesoy ,Kadın erkek fark etmiyor işte tam da bu yüzden ILO 190 bir an önce imzalanması gerekiyor. Biz bunun içinde mücadele edeceğiz. Bizler iş yerlerimizde eğer güvenli bir şekilde çalışamıyorsak niçin o iş yerlerindeki sorumlular var?” dedi.

Açıklamanın ardından duruşma salonuna girildi. Cinsel saldırıya uğrayan H.Z., avukatı Feyza Altun, meslek örgütleri temsilcileri ve sanık S.E.'nin avukatı ve sanık S.E. de duruşmaya katıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Yedikule Göğüs Hastanesi'ndeki cinsel saldırı davasına müdahil oldu.

 

“Hayatım Alt Üst Oldu Sanığın Cezalandırılmasını İstiyorum"

Cinsel saldırıya uğrayan H.Z duruşmada “20 yıldır o hastaneyim, şikayetim devam ediyor. 20 yılın sonunda kendi rızamla bir resmî kurumda nasıl böyle bir şey yapabilirim?” diye sordu.

“Benim söz konusu odadan kolileri alma sebebim uzun yıllar çalışmam sebebiyle odayı benden sonra gelen ekibe temiz bırakmam yönünde bir hareket, buradan olumsuz bir kanaat edinilmesini kabul etmiyorum” diyen H.Z., bu olay nedeniyle ciddi psikiyatrik sorunlar yaşadığını belirterek, "Doktor raporları aldım, ailemle yaşıyorum. 11 Mart'tan beri tedavi görüyorum. Ben orada kendimi savunamadıysam burada mahkemenizde adaleti size bırakıyorum" dedi.

Olayın ardından birçok sorun yaşadığını, hayatının alt üst olduğunu ifade eden H.Z. sanığın cezalandırılmasını istedi.

 

"Sanığın Müvekkilimi Ve Diğer Hemşireleri Taciz Ettiği Sabittir"

H.Z.’nin avukatı Feyza Altun ise beyanında “İddiaları kabul etmemiz mümkün değil sanık olay öncesi olayın geçtiği olayın çevresinde kimler var yok kontrol ediyor. Üzerinde hiyerarşik alt üst ilişkisi içerisinde bulunduğu hemşirelere yönelik işlemi bu otoriteri kullanma amacıyla yapmak sanığın diğer hemşireleri de taciz ettiği sabittir ayrıca sanığın benim müvekkilimi arayarak özür dileyip şikayetini geri çekmesini istemiştir. Suçun işleyiş biçimi göz önünde bulundurursak müvekkilimin delil toplaması zordur" dedi.

 

“Mütalaayı Kabul Etmiyoruz”

Altun “Biz kadınlar cinsel saldırıya uğrarsak nasıl ispat edeceğiz emsal teşkil etmesi için cezalandırılması gerek. Açıkladığımız nedenlerle müvekkile yönelik eylemlerden sağının cezalandırılması mütalaaya uyulmamasını talep ediyoruz” dedi.

Sanık S.E. ise suçlamayı kabul etmediğini söyledi. Sanığın avukatı da somut delil olmadığını iddia ederek beraatini istedi.

 

Mahkemeden Beraat Kararı

Duruşma da mahkeme heyeti, tanıklara ve saldırıya uğrayan H.Z.'nin durumu hakkındaki doktor raporlarına rağmen "delil yok" iddiasında bulunarak, sanık hakkında beraat kararı verdi.

 

"Bu Karar Hiçbir kadının Güvende Olmadığının Mahkeme Eliyle Tescilidir"

Duruşmayı takip eden kadınlar cinsel saldırıda bulunan S.E.nin beraat ettirilmesini "Erkek Adalet Değil Gerçek Adalet" sloganı atarak adliye içinde protesto etti.

Karara tepki gösteren kadınlar adliye önünde de yaptıkları açıklamalarla kararı protesto etti.

H.Z.'nin avukatı Feyza Altun açıklamasında "Bu karar Türkiye için ve türkiye'deki kadınlar için utanç kaynağıdır ve türkiye'de hiçbir kadının artık güvende olmadığının mahkeme eliyle tescil edilmiş olduğu bir karardır. Ne hastanede çalışan, ne agleye de çalışan, ne otelde emek veren ne özel sektörde çalışan hiçbir kadın, erkeklerin cinsel şiddetine karşı korunmuyor olduğunun mahkeme eliyle ispatı ve tescilidir" dedi.

Failin kendi fiilini kabul etmesine önce aramızda gönül ilişkisi vardı demesine karşı bütün bunları çürütmüş olduklarına dikkat çeken Altun, "Hiçbir şekilde ast üst ilişkisi dışında bir ilişkiler olmadığını ispat etmemize rağmen mahkeme tüm delillere rağmen 'delil yetersizliği' dedi" ifadelerini kullanarak mahkemenin kararına tepki gösterdi.

 

"TC Mahkemeleri 'Taciz Tecavüz Et Seni Aklayacağım' Diyor!"

Altun "Cinsel saldırı suçları niteliği itibariyle mağdurların özel alanlarında mağdur maruz bırakıldıkları fiiller olduğu için bu suçlarda zaten bu tür delillerin aranmaması ve kadının beyanının esas alınması gerekirken başka hemşireler aynı doktorun tacizine uğradığını beyan etmesine rağmen. Hala delil yetersizliği deniyorsa, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin erkeklere 'tecavüz, taciz et seni aklayacağım' demesidir" diye konuştu.

 

"Bu Kararın Bozulması İçin Mücadelemizi Asla Bırakmayacağız"

Bu kararın kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirten Altun "Bütün itiraz yollarını kullanacağız ve bu kararın bozulması için elimizden geleni yapıp kadın mücadelemizi asla asla bırakmayacağız" diye vurguladı.

 

Ne Olmuştu?

İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli asistan doktor S.E., 11 Mart’ta nöbetçi hemşire H.Z’ye cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alındı.

S.E., serbest bırakıldıktan sonra açığa alındı. Hemşire H.Z. ise Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sürgün edildi.

S.E., savcılık ifadesinde, “H.Z. ile 3 yıldır flört düzeyinde arkadaşlığı olduğunu, iş dışında da görüştüklerini” iddia etti.

Savcılık, S.E.’ye ait üç aylık HTS kayıtlarını inceledi. HTS kayıtlarında S.E. ve H.Z.'nin sadece 12 Ocak ile 17 Şubat 2023 tarihleri arasında dört kez telefonla görüştükleri belirlendi.

Davanın iddianamesinde sanık S.E.'nin 12 yıla kadar hapsi isteniyor. Sanık S.E.'ye “nitelikli cinsel saldırı” suçundan yargılanıyor. Sanığın çelişkili ifadeleri ve H.Z.'nin beyanları, tanıklar ve doktor raporlarına rağmen savcılık mütalaasında sanığın beraatini istiyor.