Yüreğimize kor ateş düşeli 6 uzun yıl geçmiş. Kolektifimizin Genç Adam’ını Afrin’in yeşil gözlü zeytinliklerinde sonsuzluğa uğurlayışımızın üzerinden altı uzun yıl...

Kenan Aktaş (Taylan Demircioğlu), genç ömrünün her anında devrimin çağrısına kulak verdi. Devrim onu Rojava topraklarına, Kürt halkının özgürlük mücadelesi saflarına çağırdığında tereddüt etmedi. Tarihin emridir buyruğu önünde hazır olunan. Bir proleter devrimci olarak buyruğun gereklerini yerine getirdi.

Savaşın o en gergin günlerinde, büyük kahramanlıkların yaratıldığı, ihanetlerin yaşandığı, devrimcilerin kanlarının birbirine karıştığı zorlu bir dönemdi. Önce Sinanımız’ın toprağa düştüğü haberini aldık. Türko’muzu, kelimenin en gerçek anlamında işçi yoldaşımızı sonsuzluğa uğurladık. Ardından bir Mart sabahı soğuk, ürpertici bir fısıltı ulaştı bizlere: Genç Adam, sonsuzlar kervanına katıldı!

Haber gecikmeli geldi. Savaşın o kaotik ortamında netleştirilmesi zaman almıştı yoldaşımızın akıbetinin. 4 siper yoldaşıyla birlikte faşist düşmanın hava akınında toprağa düştüğü haberi, bir 13 Mart anmasında buldu bizi. 13 Mart 1982... 3 işçi yoldaşının 12 Eylül faşizmi tarafından idam edildiği günün yıldönümünde aldık Kenanımızın ölümsüzlük haberini.

Kenan, kolektifin Genç Adam’ı, Gazi’nin militan çocuğu. Gazi’de büyüdü, orada tanıştı kavgayla. Sokaklarında ilmek ilmek örülen zorlu mücadeleyi omuzladı, büyüttü.

12-15 Mart Gazi ayaklanmasının yıldönümü... Ve biz, bir gün önce ayaklanmayı görkemli bir yürüyüşle anıyorduk Gazi sokaklarında. Bir sonraki gün ise, Gazi’nin bu yiğit genç militanının toprağa düştüğü haberini aldık...

Devrim mücadelesi yolculuğuna çocuk denecek yaşta Gazi sokaklarında başlamıştı. İşçilerin, emekçilerin, Kürt halkının, Alevilerin, gençlerin, kadınların kurtuluşunun devrimci bir partide örgütlenmek ve devrim yapmak olduğuna inanmıştı. Ve bu amacına ulaşmak için yolunu Leninist saflara çevirmişti.

Okulunda zeki bir öğrenci, sokakta gözüpek bir eylemci idi. Mahallesinin ötesinde İstanbul’da ve tüm Türkiye, Kürdistan’da gençlik hareketinde, panellerde, toplantılarda, mitinglerde, görmeye alıştığımız bir yüz oldu. O’nun katılmadığı bir yürüyüş, bir miting, bir panel, bir toplantı görülemezdi. 30 yıldan az süren kısacık yaşamının her anı kavga ile doluydu.

Pek çok devrimci gibi, onun da yolu zindanlardan geçti. F tipi zindanlarda da mektuplarıyla ulaştırdı sesini yoldaşlarına. Ve 2016’ya geldiğimizde, yolunu çoğu yoldaşı gibi Rojava’ya, devrimin kalbinin attığı yere çevirdi. O da Denizler gibi, Cevat Saim Çelen, Mustafa Çetiner, İmam Ateş yoldaşları gibi enternasyonal savaşçılardan biri oldu. Ve Rojava’da Afrin işgali başladığında, önce Gazi sokaklarında birlikte omuz omuza dövüştükleri Emre Bora (Sinan Ateş)’nın 9 Şubat yünü Cinderese cephesinde ölümsüzleştiği haberini aldık. Kenan, yoldaşının ardından “Sen sadece ideallerini izledin ve inandığın değerler için dövüştün; ideallerin ideallerimiz, sözün sözümüzdür Sinan yoldaş” diye yazmıştı. Haftalar geçmeden de O’nun ölüm haberi ulaştı... Kenan’ı, Afrin’in Meydanke Cephesinde YPG ve BÖG’den 4 yoldaşı ile birlikte uğurladık sonsuzluğa...

Türkiye ve Kürdistan halklarının özgürlük mücadelesi sürüyor. Devrim mücadelesi büyüyor. Yoldaşları ve kolektifi, Kenan’ın, Taylan Demircioğlu’nun bayrağını, en yükseklerde dalgalandırmaya devam ediyor