Emperyalist saldırganlığın dizginlerinden boşaldığı şu günlerde, Roma’da 27-28 Ekim tarihleri “Uluslararası Barış Konferansı” düzenlendi. 40’ın üzerinde ülkeden yüzü aşkın örgütün desteklediği konferans, 28 Ekim Cumartesi günü kabul edilen “Sonuç Bildirgesi”nin ardından başarılı bir şekilde sona erdi.

İtalya, Rusya, ABD, Almanya, Türkiye, Ukrayna, Avusturya, İspanya, Fas, Filistin, Irak, Gürcistan, Yunanistan, Afganistan, İngiltere, Slovakya, Güney Kore, Çin, Brezilya... Her ülkeden birden fazla örgüt ve çok sayıda delege konferansa aktif olarak katıldı. Fiziki olarak toplantıya katılamayan delegeler, video konferans yöntemiyle veya görüntülü mesajla konferansta yerlerini aldılar. Biz de Mücadele Birliği olarak delegasyondaki yerimizi aldık.

Bu barış konferansını “popüler” olan toplantılardan ayıran temel özellik, kapitalist dünyada genel eğilim halini alan yaklaşımların tamamen dışında, hatta onlara karşıt doğrultuda bir içeriğe sahip oluşuydu. Deyim uygunsa, başlı başına “akıntıya karşı” bir uluslararası etkinlik gerçekleşti.

Uluslararası arenada, emperyalist burjuvazinin yoğun propagandasının etkisinde kalan veya onun hiddetinden korkarak kararlı bir duruş sergileyemeyen çok geniş bir “komünist ve işçi partileri” toplamı yer alıyor. Ya doğrudan “Rusya’ya karşı”, hatta “Ukrayna’dan yana” tavır alıyorlar ya da böylesine açıktan bir çıkışı göze alamayıp “emperyalistler arası savaş” vs. söylemlerle “tarafsız kalma politikası” izliyorlar. Sonuçta burjuvazi ile, emperyalizm ile kafa kafaya gelmekten, onun öfkesini üzerine çekmekten kaçınmış oluyorlar!

Bu “arada derede” tutum alanlardan, kaçak dövüşenlerden farklı olarak, eşyayı adıyla tanımlayan, mevcut savaşın emperyalist saldırganlığın ürünü olduğunu, doğal olarak emperyalistlerin savaşının haksız olduğunu, ama buna karşılık Donbass-Rusya cephesi açısından savaşın antifaşist ve antiemperyalist bir nitelik taşıdığını, bu sebeple desteklenmesi gerektiğini açık açık dile getiren ve net bir tutum alan örgütler, Roma’daki uluslararası konferansta görüşlerini net bir şekilde ortaya koydular, seslerini yükselttiler.

Konferans, yalnızca Ukrayna-Rusya (daha doğru bir ifadeyle NATO-Rusya) savaşını ele almakla yetinmedi. En güncel ve yakıcı sorunlardan biri olarak Filistin’deki İsrail vahşetini de ele aldı. Filistin halkının büyük direnişi selamlandı, emperyalizmin bölgedeki vurucu gücü olan siyonizmin saldırıları lanetlendi.

İstisnasız bütün konuşmacılar, ABD-NATO önderliğindeki emperyalist blokun tüm dünyadaki saldırganlığını mahkum etti. Geniş bir antiemperyalist blok, emperyalist savaşa karşı “adil ve kalıcı bir barış için” geniş bir birlik yaratmak gerekliliği üzerinde durdu.

Sonuç bildirgesinde, “Görevlerimiz” başlığı altında, özellikle NATO-AB ülkelerinde ve ABD’nin baskın olduğu tüm bağımlı kapitalist ülkelerde süregelen yoğun sansüre işaret edilerek, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve eğitim konularının son derece önem kazandığına vurgu yapıldı. “Batı’nın Ukrayna’daki savaşının haksız bir savaş olduğunu tüm topluma anlatmalıyız. Savaş alanına silah, mühimmat, teçhizat ve askeri personel gönderilmesini durdurmalıyız; ama asıl görevimiz, ülkelerimizin NATO’dan çıkarılmasını, ABD kontrolünden ve ABD askeri üslerinden kurtarılmasını sağlamaktır. Direnen dünya halklarıyla asıl dayanışmamız bu olacaktır” dendi.

Son bölümde ise üç pratik karar alındı:

“1- Yukarıda belirtilen görevlerin eşgüdümlü hale getirilmesi için kalıcı bir uluslararası ağ kurulması;

2- Rusya-Donbass’a ve Filistin’le dayanışmak için uluslararası eylemlerinin ve temsili dayanışma ekibinin örgütlenmesi (ve buralara gönderilmesi);

3- 2024 yılı sonunda uluslararası barış konferansının ikincisinin örgütlenmesi.”

Konferans, nihai karar metninin (sonuç bildirgesi) okunmasının ardından sona erdi.

Konferans katılımcıları, Roma’daki görkemli Filistinle Dayanışma mitinginde de yerini aldı. Binlerce insanın akın akın geldiği eylem alabildiğine coşkuluydu. Sloganlar ve ajitasyon konuşmalarının ardı kesilmedi.

 

NOT: Mücadele Birliği Platformu olarak Konferansa sunduğumuz metni okumak için tıklayınız.