Dünyanın birçok ülkesinden maden işçilerinin ve örgütlerinin bir araya gelerek oluşturduğu Uluslararası Madenci Konferansı (IMC) ücüncü buluşmasını gerçekleştirdi. Peru’dan Hindistan’a uzanan büyük bir coğrafyada örgütlenme faaliyeti yürüten ve farklı ülkelerin madencilerini bir araya getirmeyi hedefleyen ve en son Hindistan’da bir araya gelen konferans üçüncüsünü Almanya’nın eski bir madenci kenti olan Thüringen’de topladı.

Konferans, Ağustosun son günü Thüringen’in Dorndorf kasabasının Kültür Evi’nde açılış etkinliğiyle başladı. 24 ülkeden 40’tan yakın delegenin katılması planlanan konferansa Almanya devletinin vize retleri damgasını vurdu. 18 ülkeden 30 katılımcının vizelerinin reddedilmesi konferans katılımcılarının öfkesini çekti. Bazı katılımcılar elçiliklere baskı yapılması sonucu vize alabildi fakat yine büyük çoğunluk vize alamadığı için konferansa katılmadılar. Vize retleri konusuna hemen hemen bütün ülkelerin konuşmalarında değinildi ve konferans Alman devletini protesto etti. Reddedilen vizelerde özellikle Sudan gibi Afrika ülkeleri, Afganistan gibi Orta Doğu ülkeleri, Rusya, Türkiye gibi ülkeler listenin en başındaydılar.

Büyük bir coşkuyla başlayan açılış etkinliği, konuşmaların ardından bir gösteriyle devam etti. Almanya Marksist-Leninist Partisi’nin gençlik birimi olan Rebell’in, MLPD kurucu üyelerinden Stephan Engel’in hazırladığı Büyük Madenci Grevi 1997 kitabından uyarladığı bir drama gösterisi sahnelendi. 1997 yılında Almanya’da başlayan ve kısa sürede çok ses getiren büyük madenci grevini madenci şarkılarıyla birleştirip sunan genç devrimciler büyük beğeni topladı.

Gösterinin ardından tüm delegeler kıta kıta sahneye çıktılar ve hem konferansı hem de konferansın organizasyonu için emek veren her yoldaşı selamladılar. Bir önceki konferansa katılan, Şahin Başaraner konferansa Kataş-Sen adına delege olarak katıldı. Enerji-Sen temsilcisi Kamil Kartal ve Emeğin Gücü Derneği’nden Madenci Komiteleri adına Ülkü Şeyda Türkiye temsilcisi olarak katıldılar. Konferansta her ülke gibi Türkiye de 5 oy hakkı ile temsil edildi. Konferansa vize başvuruları reddedildiği için gelemeyen diğer Türkiye delegeleri Emeğin Gücü başkanı Mustafa Akyol ve dernek üyesi Barış Kaya ile çevirmen Muhammet Hizmetçi kürsüden selamlandı.

Açılış seremonisinin ardından konferansın yapılacağı alana gidildi ve ertesi gün ülke raporlarının sunulması ile konferans start verdi.

Her konferans arasında geçen beş yıllık süreçte madencilerin ajandasını belirleyen, örgütlenme faaliyetlerini yürüten ve denetleyen ve bir sonraki konferansı hazırlamakla yükümlü olan Uluslararası Koordinasyon Komitesi (ICG) üyelerinin yürüttüğü ikinci günün ilk oturumu ülke raporlarının sunumuyla başladı.

Raporlar okunmadan önce vize retlerinden gelemeyen katılımcı ve delegelerin isimlerinin yazdığı “... ülkesinden ..., seninleyiz!” kağıtları ile sahneye çıkan ve onları selamlayan katılımcılara mikrofon verildi. Ülke raporlarında delegeler hem ülkelerinde madenciliğin geldiği durumu hem de madencilerin çalışma koşullarını sunmaya çalıştılar. Türkiye adına ülke raporunu ise Kamil Kartal ile Şahin Başaraner sundu. Üçte biri kadınlardan ve azımsanmayacak bir bölümü çocuk emeğinden oluşan 50 milyon madencinin bugün madenlerde çalıştığı söylendi. Sektörde dünyanın her yerinde iş güvenliği olmadan, birçok meslek hastalığına maruz kalarak çalışan, maaşları enflasyon karşısında eriyen işçilerin çalıştığı maden sahaları aynı zamanda büyük çevre kirliliği yarattığından bahsedildi. Çevre felaketleri, çevre kirliliği ve doğal felaketlerle yakından ilgili olan madencilik aynı zamanda binlerce insanı yaşam alanlarından kovdu.

Uluslararası tekellerin kontrolünde olan maden sahalarında işçilerin birlikte mücadelesinin hayati önemi hemen hemen her delegenin altını çizdiği bir konuydu. Gürcistan’dan Hindistan’a, Türkiye’den Latin Amerika’ya kadar tekellerin azgın sömürüsünün işçi sınıfını bölen değil ama birleştiren ve örgütleyen faktör olması gerektiği konuşuldu. Savaşlara karşı madencilerin antiemperyalist ve antifaşist militan mücadelesinin acilen örülmesi gerektiği çıkan genel sonuçlardan biriydi. Bununla ilgili bir platform kurulması kabul edilen öneriler arasındaydı. Birçok madenci son sözlerini “yaşasın enternasyonal dayanışma” sloganı ile tamamladı.

Ortak oturumun ardından ikinci günün programı, 6 ayrı başlıkta gerçekleşen atölyeler ile devam etti. Savaşlara karşı madencilerin tutumları, sosyalizm ve madenciler, madenci ailelerinin yaşadığı sorunlar, çocuk madencilerin durumları vb. birçok konuda katılımcılar görüşlerini paylaştılar. Her atölyenin ardından bir sonuç metni yazılarak atölye sonuçları bir sonraki gün yapılan genel kurula taşındı.

Konferansın üçüncü günü son ve tek bir ortak atölyeyle başladı. Dünya genelinde madencilerin savaş ve çevre felaketleri tehditlerine karşı bir güç oluşturabilmesi için koordinasyonunun ve örgütlülüğünün tartışıldığı atölyeyi Enternasyonal Koordinasyon Komitesi yönetti. Atölyenin ardından tüm katılımcılara açık bir genel kurul gerçekleşti. Genel kurulda atölyelerin sonuç bildirgeleri okunurken her atölyeden çıkan öneriler de kurula sunuldu. Geçtiğimiz konferanstan bu yana görev alan, Filipinler, Kazakistan, Peru, Almanya, Kongo, Ukrayna, Fas ve Kolombiyalı madencilerden oluşan koordinasyon üyeleri faaliyet raporlarını sundular ve seçilecek olan üyelere görevlerini devrettiklerini açıkladılar.

Konferansın son günü kıta koordinasyonlarının ayrı gerçekleştirdiği toplantılar ile başladı. Asya, Afrika, Amerika ve Avrupa kıta koordinasyonları, önlerindeki beş yıllık program için öneriler sundu ve bunları konferansa iletmek üzere raporlaştırdılar. Türkiye delegelerinden Başaraner ile Şeyda Avrupa kıta koordinasyonu içinde görev aldılar.

Kıta koordinasyonları toplantılarının ardından tüm delegeler ve katılımcılar tekrar bir araya gelerek koordinasyon raporlarını okudular ve önerileri oyladılar.

Her gün yapılan oturumların ardından işçiler organizasyonun düzenlediği kültür gecelerinde de bir araya geldi. Farklı dilde konuşan ama benzer yaşamları paylaşan madenciler birbirlerinin dilinden madenci şarkıları söyledi. ‘34 yılında İspanya madencilerinin grevini anlatan Santa Barbara, ‘84-’85’te İngiltereli madencilerin grevini anlatan “We are women, we are strong”, Hitler faşizmine kafa tutan Alman madencilerin grevini anlatan “Wenn nicht jetzt, wann dann”, Zonguldak madencilerine adanan Madenciden şarkısı hep bir ağızdan söylendi.

Başarılı geçen dört günün ardından “yaşasın enternasyonal dayanışma” sloganları ile genel kurulunu tamamlayan işçiler, 2027-2028 yılları aralığında 4. Uluslararası Madenci Konferansını ve dünya konferansına kadar da kıta konferanslarını örgütlemek üzere birbirleriyle vedalaştı.