Ülke yangın yeri. Sokaklar patlamaya hazır bomba. Kime dokunsanız, artık bin ah değil, ağız dolusu sövgü, öfkeli haykırışlar işitiliyor. Her mikrofon uzatılan, “isterlerse alsınlar” diye başlıyor söze. Doğrudan dinci faşist iktidarı, onun tepesindekini hedef alan en ağır sözleri, haksızlıkları, sorunları bir bir sayıp döküyor. Gözaltı, zindan... korku duvarları yerle yeksan!

Ülke yangın yeri. Gözaltılar birbirini kovalıyor. Aklınıza gelen herkes, her kesim dinci faşizmin baskı ve terörüyle karşı karşıya. Sabahın kör karanlıklarında evler basılıyor. Her tür gösteri acımasız polis saldırısına uğruyor. Buna rağmen gösterilerin, protestoların, eylemlerin önü alınamıyor.

Ülkenin içinde bulunduğu durumu anlamak için ille eylemlere, sokaklara bakmak gerekmiyor. Tersten, liberal muhalefete ve reformist harekete bakmak kafi. Liberal muhalefetin böylesine canhıraş ileri atılması, tehlikeyi görmüş olmasından. Sistemin tümden yıkılma riskini görüyor ve “alt sınıfların” patlamaya hazır hareketini burjuva saflara yedeklemek için ileri atılıyor liberal muhalefet. Üç gün önceki “Demokrasi Konferansı” tam da bunun ifadesidir. Konferans’ın değerlendirmesi ayrı bir yazı konusu olduğundan, sadece işaret etmekle yetinelim.

Aynı şekilde reformist hareketin son günlerdeki “atılımına” dikkat çekebiliriz. Türkiye ve Kürdistan sosyalist hareketindeki reformist damarı, çeyrek asır önce “militan reformizm” olarak nitelemiştik. Hem reformizmi militan bir şekilde savunduğu için, hem de devrimci durum ve iç savaş şartlarında sokaklardan ve eylemlerden uzak duramamalarını vurgulamak için. Devrimci dalganın kabardığı her dönem “militan reformizm” çeşitli kampanyalarla sokağa ve alanlara çıkar. Son günlerde SİP kökeninden gelme yasal partiler art arda sokak etkinlikleri, kampanyalar örgütlüyorlar. İşçi kürsüleri kuruyor, mitingler ve etkinlikler düzenliyorlar.

Tek başına bu örnekler bile emekçi yığınların öfkesinin patlamak üzere olduğunu göstermeye yeter. Tüm toplum patlamaya yüz tutmuş, ülke yangın yeri, haliyle “sosyal itfaiyeciler” hızla göreve koşturuyor! Sosyal reformistlerin (“militan reformizmin”) ve liberal hareketin son kampanyalarının nesnel içeriği budur.

Konumuz şimdilik sosyal reformist hareketin ve liberal muhalefetin eleştirisi değil. Konumuz bu altüst oluş şartlarında devrimci güçlerin görev ve sorumlulukları. Daha özel anlamda Birleşik Mücadele Güçleri’nin omuzlarına binen tarihsel sorumluluklar.

Ülke yangın yeri. Toplum patlamak üzere. Sorunlar üst üste binmiş, kördüğüm olmuş. Koşullar olağanüstü devrimci. Böylesine altüst oluş şartlarında ancak cesurca ileri atılan güçler devrimin odak noktası haline gelirler. Ortalama bir faaliyet değil, rutin bir tempo değil, öncü olma inanç ve inadıyla yoğun bir faaliyet gerekiyor.

Elbette, Birleşik Mücadele Güçleri sahada, faaliyet içinde. Ama dönemin ihtiyacını karşılayacak bir tempo yakalanmış değil. Sahada faaliyet yürüten güçler arasında kendini güçlü bir şekilde hissettiren, ayrı bir şekilde öne çıkan bir düzeye ulaşılmış değil. Oysa tam da bu faaliyetin, genel sosyalist hareket içinde bariz bir şekilde kendini gösterebilmesi, dikkatleri üzerine çekebilmesi gerekiyor. Pratikte öncülüğü kazanma, devrimci odak olma, ancak bu şekilde gerçekleşebilir.

Açık bir şekilde benzerleri arasında öne çıkmalı Birleşik Mücadele Güçleri’nin siyasal faaliyeti. Tüm emekçiler baktığı her yerde BMG’yi görebilmeli. Öfkelerinin ve özlemlerinin ifadesini onun etkinliklerinde, eylemlerinde, politik söylemlerinde bulabilmeli.

Düzen iliklerine kadar çürümüş. Dökülüyor. Yarası fitil tutmaz. Emekçi yığınlara, Kürt halkına, gençliğe, kadınlara verebilecek hiçbir şeyi yok. Baskı ve terörü tırmandırarak ayakta duruyor.

Toplumun çok geniş bir kesimi bu cehennemden çıkış yolu arıyor. İşçiler, kadınlar, Aleviler, gençler, ulusal topluluk halkları, Kürt halkı... milyonlarca insan, dinci faşizmin bu boğucu karanlığından kurtulmak istiyor. Tek sözle, milyonlarca işçi ve emekçi, devrim istiyor. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Gözümüzün önünde her gün yeniden ve yeniden yaşanan olaylar, bunu apaçık gösteriyor. Tam da bu yüzden, açık ve berrak bir devrim programıyla ortaya çıkan, enerjik faaliyetiyle çevresindekilerden ayrılan siyasal irade, tartışmasız bir şekilde pratikte devrimci odak haline gelir.

BMG, sürecin bu karakterini bilince çıkarmak zorunda. Rutin faaliyet aşılmalı. Alabildiğine enerjik bir pratiğe ihtiyaç. Bunun için de, tüm bileşenlerin, birleşik faaliyeti öne çıkarması, bu birleşik faaliyetin, devrimin başarısı için hayati öneme sahip olduğunu kavraması gerekiyor. Diğer çalışmalardan arta kalan zamanlarda yürütülen bir faaliyet yetmez.

Birleşik devrimin başarısı, her alanda birleşik faaliyetin geliştirilmesine bağlı. Devrimci öncülüğü ve birleşik devrimci odak olmayı kazanmak için ileri.