< < "İşimizin Başında Ape Musa'nın Yolundayız"

Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının 28'inci yılında gazetenin eski binası önünde bir araya gelen gazetelciler, 28 yıldır Kürt gazetecilere yönelik saldırıların devam ettiğini, çok sayıda gazetecinin yaşamını yitirdiğini, tutuklandığını fakat gazetecileri hala gerçeklerin peşinde koşmaya devam ettiğini belirterek "Durmayacağız, yorulmayacağız, susmayacağız" dedi.

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKGP), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Yeni Yaşam Gazetesi, 3 Aralık'ta 1994'te Özgür Ülke gazetesinin Ankara, İstanbul Cağaloğlu ve Kadırga'daki bürolarının eş zamanlı bombalanmasının 28'inci yılında bombalanan Kadırga'daki eski gazete binası önünde anma gerçekleştirdi.

Çok sayıda gazetecinin yanısıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Musa Piroğlu ve Kemal Bülbül, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, DİSK/ Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren anmaya katıldı. "Özgür Basın Susturulamaz" yazılı pankart açılan anmada, bombalamada katledilen Ersin Yıldız'ın fotoğrafları taşındı.

 

"Biz Halkın Ve Gerçeğin Tarafıyız"

Ersin Yıldız ve gazetecilik mesleğini yaparken yaşamanı yitiren gazeteciler için yapılan saygı duruşunun ardından basın açıklamasını gazeteci Hüseyin Aykol okudu.

28 yıl önce bugün, Özgür Ülke gazetesinin üç ayrı binasının, aynı anda, bizzat bu ülkenin başbakanı Tansu Çiller’in “bertaraf edilsin” emriyle bombalandığını hatırlatan Akyol "Bertaraf etmek! Anahtar sözcük buydu! Taraftık çünkü biz. Halkın tarafıydık, gerçeğin tarafıydık ve bertaraf edilmemiz bu yüzden gerekliydi.

Ama o gün başlamadı her şey. Daha sonra da bitmedi. “Bu ateş sizi de yakar” manşetini attığımız günden bu yana geçen 28 yıl boyunca ülke boydan boya ateşler içinde kaldı ve hiç gün yüzü görmedi. Bugün hâlâ savaş tamtamları çalınıyor ve hâlâ gerçeğin peşinde koşmaya devam ediyoruz." dedi.

Onlarca gazeteciyi de pusularda yitirdikkerini, gerçeği söylemenin bedelini cezaevlerinde ödediklerini ifade ede Akyol "Bugün, şu anda, yine onlarca gazeteci hapiste. Nagihan’ımızı Süleymaniye’de daha geçenlerde katlettiler, Nujiyan’ımızı çok sevdiği Şengal topraklarına verdik ve birkaç gün önce Derik’te İsam Ebadullah kardeşimiz bombardımanın hedefi oldu" dedi.

 

"Her Düşenin Kalemini Arkasından Gelenler Devraldı"

İktidarların saldırılarla gazetecileri yıldırabileceğini sandığını ama hep yanıldıklarını vurgulayan Akyol, "Her düşenin kalemini arkasından gelenler devraldı, her mezarlık dönüşünde daha da kalabalıklaştık. Bir kilitlik kapımız var sanıyorlardı, yanıldılar. 50’den fazla kilit vurdular kapımıza, tek tek söktük hepsini ve daha ertesi gün yeniden sokaklarda sesimiz yankılandı.

Bir hücrelik inancımız var sanıyorlardı, yanıldılar. Yattığımız yeri de kendimize benzettik biz. Çünkü özgürlüğü de hakikati de hep içimizde taşıdık. Ve arada çok bakan da eskittik biz"dedi.

 

"İşimizin Başında, Apê Musa’nın Yolundayız"

Akyol sözlerini"Biz hayatta kaldık ama. Nefes alıp vermek değil öyle. Yüreğimiz çarpa çarpa, bayrakları elden ele geçirerek yürüdük ve geldik bugüne. İşimizin başında, Apê Musa’nın yolundayız.

Şimdi, 28 yıl sonra, Ersin’e ve bütün şehitlerimize yeniden söz veriyoruz. Durmayacağız, yorulmayacağız, susmayacağız. Hepinize çok teşekkür ederiz. Yolumuz açık olsun" diyerek tamamladı.

Avukat Eren Keskin ise gazetenin üç ayrı binasının bombalandığı günü aktararak "Belki dünyda en çok ölü veren bir gazete Özgür Ülke. Bu 28 yılda Ape Musa'yı, Hafız Akdemir, Ferhat Tepe'yi o kadar çok gazeteciyi kaybettik ki. Ama onların çocukları bütün bu baskılara rağmen hala bu mücadeleye devam ediyor" diyerek diğer yandan bugün bir çok gazetecinin tutuklu olduğunu ve davalarının dahi açılmadığını hatırlattı.

 

"Ersin'in Katili Rojava'yı Bombalayanlardır"

HDP Antalya milletvekili Kemal Bülbül, inkar, ırkçılık ve katliamlarla dolu bir yüzyılı tamamladıklarını söyledi ve bu süreçte onlarca gazetenin kapatıldığına, gazetecilerin katledildiğine dikkat çekti. Irkçı faşist sistemin kendisini bazen Şark Islahat Planı, bazen Tunceli Kanunu, bazen sıkıyönetim, bazen basına dönük bastırma ve susturma şeklinde gösterdiğini dile getiren Bülbül, Demirel ve Çiller'in gazetecilere dönük hedef göstermelerini hatırlattı.

"Ersin'in katili ve bu binayı bombalayanlar bugün Rojava'ya bomba atanlardır. Roboski'yi bombalayanlardır. Madımak'ı yakanlardır. Bu katliamı yapanlar sadece Özgür Ülke'yi bombalayanlar değil, Türkiye halklarına inkarcılık yapan, dün akşam kadınları tutuklayan, 25 Kasım'da kadına şiddet uygulayan ırkçı faşist zihniyettir. Bu Mehmet Ağar'ın, Tansu Çiller'in zihniyetidir. Bu Yeşil'in zihniyetidir ve onun çömezi Süleyman Soylu'yla devam etmektedir"dedi.

Polisin "güvenlik önlemi" gerekçesine dikkat çeken Bülbül, "Güvenlik önlemi gerekçesini gidin taciz edilen kadınlar için, çocuklar için, ırkçı faşist zihniyete karşı, limanlarda nakledilen uyuşturuculara karşı alın. İstanbul Valisi, Emniyet Müdürlüğü, her an insan haklarına ilişkin yapılan her etkinlikte suç işliyorlar. Yargılanacaksınız. Katil zihniyette olduğunuzu biliyoruz. Yeni katliam planları yaptığınızı biliyoruz. İşte bugün birisi Rojava'dır. Ape Musa'nın dediği gibi özgürlüğü, adaleti savunmaya devam edeceğiz" dedi.

 

"Hakkatin Sesini Bastıramayacaklar"

DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, matbaanın bu topraklara girdiğinden beri gazetecilerin baskı altında olduğunu hatırlatarak"Ne yaparlarsa yapsınlar hakikatin sesini bastıramayacaklar" dedi.

Anmada "Şehid Namırin", "Özgür Basın Susturulamaz" sloganları atıldı.

Eski gazete binası önüne karanfiller bırakılarak buradan Ersin Yıldız'ın mezarını ziyarete gidildi.

Ersin Yıldız'ın mezarının bulunduğu Gaziosmanpaşa'daki Yeşilpınar Mezarlığı'nda Yıldız'ın mezarına karanfil bırakan gazeteciler bir kez daha anısına bağlılık sözü verdi.