"İnsanca Bir Yaşam ve Geleceğimiz İçin İktidarı Hedeflemeliyiz.!"

İzmir’de 7 Temmuz günü İşçi Temsilcileri Konseyi’nin düzenlediği “İşçiler Kürsü Sizin” etkinliği için İzmir'den işçilerle görüştüm. İşçi Temsilcileri Konseyi Hazırlık Komitesi’ndeki arkadaşlar geleceğimi öğrenince “Etkinlik öğleden sonra, sabah erken inersen işçi arkadaşlardan birinin evine gel, hem kahvaltı eder hem dinlenirsin, kafelerde vakit geçirmeye çalışma, inince bizi ara” dediler. 

İzmir pek bildiğim bir yer değil, “Sabahın köründe insanları arayıp uyandırmak da ayıp olur” diye düşünüyorum. Fakat Cumartesi irtibat kurduğumuz arkadaşlardan biri sabah ben otogardayken arıyor. “İndin mi?" Açıkçası öğle saatine kadar merkezi bir yere gidip vakit geçiririm. Ayrıca birini almaya gitme telaşına girmesinler diye düşünmüştüm. "Servis’le şuraya gel biz seni alacağız birlikte kahvaltı edelim hem biraz dinlen” diyor. ‘Adres verin, konum atın çok karmaşık bir yerde değilse sizi yormayayım” diyorum. “Hayır, evimiz yokuşlu bir yerde seni çok zorlar biz seni araçla alacağız. Evde arkadaşlar var kahvaltı hazırlıyoruz” diyor. Hani diyorlar ya "Ezilenlerin inceliği" onca telaşın içinde bile bir başkasının yaşayabileceği zorluğu hesaba katıp, kolaylık sağlamak için bütün aşamaları düşünmüşler.  Söyledikleri noktaya gidiyorum, bir işçi beni alıyor.. Biraz İstanbul’dan biraz İzmir’den sohbetle varıyoruz.

Eve ulaşınca telefon eden arkadaş “Ben seni aramasam aramayacaktın değil mi?” diye sordu. “Aramayacaktım, ama yakalandım” dedim. İzmirli işçiler hem kahvaltı hem etkinlik hazırlıkları için toplanmış.

Ama o ne? “Gel, gel, yanlız İstanbul’da haber yapmakla olmuyor” diyerek sesleniyor birileri. İstanbul’dan Zeytinburnu Belediye işçisi Kenan Güngördü, Kale Kayış işçisi Alihan burada, İşçilerle, kalabalık ve şenlikli bir kahvaltı yapıyoruz, hem etkinlik için son hazırlıkları konuşuyorlar.

İzmir çok sıcak. Biraz işçilerle sohbet ediyoruz. Zaman çabucak geçiyor ve etkinlik için çıkıyoruz. Yol üzerinde Çiğli Belediyesi’ne uğruyoruz. Açlık grevinin 7. gününde olan Zeynel Mertoğlu ve Baransel Güler belediyenin önündeler. Birkaç emek dostu da onların yanında sohbet ediyorlar. Konuşurken, Baransel Güler, “Ben haber için sizinle görüşmüştüm ama İlk günüydü polisle masa sandalye tartışması falan yaptık. İstanbul’da olduğunuzu anlamadım” dedi. Çiğli Belediyesi işçileriyle kısa bir sohbet yapabildik. İzmirli işçiler etkinlik heyecanında, fazla kalamıyorlar. Mecburen ben de onlarla birlikte ayrılıyorum alandan.

Etkinliğin yapılacağı Boyoz Akademi’ye ulaşınca hemen hazırlıklar başlıyor. Kimisi salonla, kimisi gelenlerle, kimisi program akışıyla ilgileniyor. Ben de İzmirli işçilerin işine bir iş daha katmaktan geri durmuyorum. Salondaki ışık çok kötü iyi görüntü alamayız buradan bir çözüm bulamaz mıyız?” diyorum. Mekanla ilgili kişiyi buluyorlar onunla konuşuyoruz. Benim sıkıntılı halimi görünce işçilerden birisi “Önceden bileydik bir ışık ayarlardık” diyorlar. “Nasıl olacak burası sahne.” diyorum. İşçilerden birisi “Elektrikten anlayan arkadaş var seyyar kablo, ampul yapardık bir şeyler” diyor. Var olanla bakacağız artık başımızın çaresine.

 

"Nasıl Bir Gelecek İstediğimizi Konuşursak Onu Elde Etmek İçin Örgütleniriz"

Etkinlikte bir çok iş kolundan işçi söz aldı. Hepsi sorunlarını anlattı. İçlerinde haklarına sahip çıktığı için işten atılan işçiler de vardı. İşçilerin hepsi de işsizlik korkusuyla sindirilmeye çalışıldıklarını ve her geçen gün daha fazla sömürüldüklerini baskı altına alındıklarını söyledi. Çözümün ise işçinin haklarını bilerek ve bunlara sahip çıkarak örgütlenmesi ve mücadele etmesi gerektiğini, eylemden sokağa çıkmaktan çekinmemesi gerektiğini ifade ettiler.

İşçilerden birisi de "Hep sorunlarımızı konuşuyoruz. Bir gün şöyle düşündüm. Peki bizim geleceğe dair isteklerimiz hayallerimiz yok mu? Bence bunları konuşmalıyız. Nasıl bir yaşam istediğimiz, nasıl bir gelecek istediğimizi. Bunları düşünürsek bu yaşamı elde etmek için örgütleniriz" dedi.

 

"Özgüvenimiz Olsun ki, Özgür Olalım"

Bir başka işçi biraz kendi yaşamındanbahsetti. Söylediği son cümle sadece işçilerin mücadelesine yönelik değil, bir işi yapmak, başarmak isteyen herkes ve her durum için geçerliydi. Onun son cümlesini söylemesinden sonra buna dair kendi yaşamamımdan, işçilerin yaşamlarından anlar geldi aklıma.

Binlerce işçinin sömürüden, baskılardan bahsettiğini, fakat işsizlik korkusuyla harekete geçemediğini, geri durduğunu, bu nedenle de işçiler arasında güçlü birliklerin oluşturulamadığını belirterek, "Korkmayalım çekinmeyelim arkadaşlar. Özgüvenimiz olsun ki özgür olalım" dedi.

 

"Öylesine Acımaszılar ki, Gölgesine Sığındığım Ağacı Budadılar"

İstanbul'dan gelen Zeytinburnu Belediye işçisi Kenan Güngördü 465 gündür süren mücadelesini anlatarak, 'Onlar beni açlığa, ölüme mahkum etti. Huzurumu kaçırdı, ama ben de onlara rahat yüzü göstermedim. Belediyenin önünde, toplantılarında, konserlerinde, etkinliklerinde, evlerinin önünde beni gördüler. O kadar acımasızlar ki, gölgesinde durduğum ağacı budadılar ki, ben güneşte orada duramayayım. Bu kadar zalimler. acımasızlar" dedi. 

 

"Biz Milyonlarca İşçinin Sesiyiz, Örgütleneceğiz ve İktidarı Alacağız"

Mücadelesi sürecinde eylemde olan, çalışan, işten atılan binlerce emekçiyle konuştuğunu sohbet ettiğini aktardı Kenan, "Biz sömürülen milyonlarca işçinin sesiyiz arkadaşlar. Ve biz eğer örgütlenirsek onları öfkemizle boğarız. Ben şuna inanıyorum ki, biz örgütleneceğiz ve onları alaşağı edeceğiz, iktidarı alacağız" dedi.

İşçilerin sömürüye, aşağılanmaya olan öfkesi öylesine büyük ki, Kenan'ın "Öfkemizde boğulacaklar" demesi abartı değil. Mesele bir araya gelebilmelerinde. 

Sokak Tarihi Belirleyecek, Sokak İşçi Sınıfının Geleceğini Belirleyecek”

Bir metal işçisi seçim döneminde öne çıkan “Her şey çok güzel olacak” sloganına değindi. ‘Bu mu çok güzel olan? Aliağa’da Çiğli’de işçiler işten atıldı. Duyuyoruz, işçiler bu düzeni değiştirmeye hazır değil deniyor. Ülkenin dört bir yanında işçiler eylemde. Demek ki, işçiler bilinçsiz değil, işçiler bir şeyileri değiştirmek istiyor ve eyleme geçiyor.”

“İşçiler yalnız kendileri için değil doğanın ve toplumun geleceği için de mücadele etmek zorundadır. Bir çok eylem işçi sınıfının bu düzene karşı mücadele içinde olduğunun göstergesidir. Sokak tarihi belirleyecek, sokak işçi sınıfının geleceğini belirleyecek, sosyalizm bize ancak bu araçları geliştirerek kazanabileceğimizi gösteriyor” dedi.

İşçiler artık yaşamlarında, geleceklerinde söz ve karar sahibi olmak istediklerini ve bunun için de kendi bağımsız mücadele araçlarını, örgütlerini yaratmaları gerektiğini ve her yerde güçlerini birleştirmeleri gerektiğini söylediler. En önemlisi de mücadele içinde yer alan işçilerin oluşturacakları örgütlenmeleri iktidarı almanın araçları olarak örmeleri bunun önemini vurgulamalarıydı. İşçiler etkinlik sonunda pratik adımlar atmak için bazı kararlar aldılar. Zaman bu kararların hayata geçip geçmediğini, ne dererce başarılı olduğunu gösterecek.

 

Etkinlik bittikten sonra tanıdıklarımla biraz sohbet ediyorum. Hazırlık komitesindeki arkadaşlarla etkinlik üzerine konuşurken “Akşam dönecek misin? Burada işin varsa evi uygun arkadaşlar var” diyorlar. “Ben İstanbul muhabiriyim, sizinle vakit geçirmeyi isterdim ama dönmem gerek” diyorum. Bu arada işçi arkadaşlardan birisi “İstanbul’dan gelen Alihan araçla gelmiş. Kenanla birlikte gidiyor. Dönecekse muhabir arkadaşı alabiliriz, yerimiz var dediler gidecekseniz arayalım arkadaşları” diyor “Olur” deyince Alihan ve Kenan’la görüşüp yola çıkma saatinde buluşma noktası olarak Çiğli Belediyesi önünü belirliyoruz.