Öğrenci gençliğin niteliksiz eğitim sistemi ile geleceksizliğe sürüklendiği, ekonomik ve politik krizle birlikte temel yaşam ve eğitim ihtiyaçlarını karşılayamadığı zamanlardan geçiyoruz.

Her yanda geleceksizlik, beslenme, barınma, ulaşım, kaynak temini vb. sorunlarla yüz yüze olan öğrenci gençlik, tepkisini çeşitli biçimlerde; üniversitelerde, sokaklarda ve sosyal medyada dile getiriyor. Tüm bu sebepler sadece öğrenci gençliğe değil, sorunu yaratanlara da öfkeli öğrenci gençlik kitlelerine karşı önlem alma, mücadele biçimini belirleme ve onu sıkılaştırma ihtiyacı doğuruyor. Açıklama yapmak ihtiyacı duyma sebebimiz ise tam da bu sebepten, İçişleri Bakanlığı’nın yakın zamanda yayımlamış olduğu genelgeden kaynaklanmakta.

81 il valiliğine gönderilen genelgede, her sene olduğu gibi yurtlar vb. gençliğin temel ihtiyaçlarına dönük kapasitelerin artırılacağından bahsediliyor ve bir dizi yalan sıralanıyor. Fakat, gerçeğe yüzümüzü döndüğümüzde ise KYK ücretlerine gelen %80 zam ile karşılaşıyoruz. Genelgede mecburen bahsedilen bu gibi klasik yalanları bir yana koyacak olursak, asıl dikkat çeken kısımlar; artırılacak “Denetleme Faaliyetleri “ ve “Güvenlik Tedbirleri” olarak önümüze çıkıyor. Devletin bu önlemleri:

-“X-Ray cihazlarının, kapı dedektörlerinin ve güvenlik kamera sistemlerinin yaygınlaştırılması.

-Barınma ve maddi imkân sağlama adı altında öğrencilerle temasa geçmeye çalışan illegal yapılanmaların stant açma/broşür dağıtma vb. faaliyetlerine müsaade edilmemesi” ve daha fazlası olarak sıralanıyor.

Bu tedbirlerden anlıyoruz ki barınma ve eğitim sisteminin yarattığı sorunlara karşı tepkisini dile getiren, mücadele eden gençlik örgütleri “illegal yapılanma” olarak değerlendiriliyor; fişleme, ÖGB, polis baskısı ile korkutulmaya çalışılıyor. Öğrenci ve kadın örgütleri terörle ilişkilendirilirken, öğrenci gençliğin mücadele biçimleri “yeni adam kazanma faaliyeti” olarak çarpıtılıyor. Sosyal medyada dile getirilen tepkileri de kapsayacak şekilde istihbarat çalışmalarının, korkutma, yıldırma politikalarının sürdürüleceği ilan ediliyor.

Yaşadığımız topraklarda derinleşen ekonomik ve politik krizin; işçi sınıfı, emekçiler, Kürt halkı ve gençliği ayaklanmaya hazırladığı koşullarda, faşizmin aldığı bu “tedbirlere” şaşırmıyoruz, böylesi saldırılarla ilk defa karşılaşmıyoruz. Biliyoruz ki korkuyorlar ve bu korkularında haklılar. Bizleri yıllarca okul sıralarında dinci gericiliğe, faşist baskılara, niteliksiz eğitime, kayyım rektörler ile geleceksizliğe mahkum edenler; yükselen öfkeyi önleyebilmek, kurdukları şirketleşmiş üniversitelerinde kârlarına kâr katmaya devam edebilmek için türlü ucuz numaralar ve zor aygıtlarına, faşist politikalara ihtiyaç duymaktadırlar.

Biz öğrenci gençlik de bu bilinçle mücadele etmeliyiz. Tıpkı 50 yıl önce mücadeleyi kampüslerden sokaklara, boykot ve işgallerle taşıyan Denizler gibi; akademik sorunlarımızın , işçi sınıfının kurtuluşu ile birlikte çözülebileceğini, sorunlarımızın kaynağının ortak olduğunu bilerek mücadele edecek ve korkularınızı büyütmeye devam edeceğiz. Parasız, bilimsel, anadilde, özerk eğitim mücadelemizi sürdüreceğiz, üniversitelerimizi kışlalara çevirmek isteyenlere karşı kavgayı büyüteceğiz!

POLİTİK ÖZGÜRLÜK KAZANILMADAN, AKADEMİK ÖZGÜRLÜK KAZANILAMAZ !

Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB)

https://apps.wix.com/place-invites/invite-lp/473e93e0-fefc-4f2b-9e8e-6526c41faafd?ref=2_so