< İşçi Sınıfının Mücadele Birliğini Örelim

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, resmi rakamlara göre 547 bin Suriyelinin yaşadığı İstanbul’da il dışına gönderme uygulaması hakkında “Kaydı olmayanların illere gönderilmesi gerekli bir işlem; sosyoloji bu yükü taşımaz” dedi.

İmamoğlu, Suriyelilerle ilgili sürecin başından itibaren kötü yönetildiğini ifade ederek; “Neden bu noktaya gelindi? Neden tedbir alınmadı? diye sormak lazım” ifadelerini kullandı.

İstanbul’un bu yükü kaldırmasının zor olduğunu da belirten İmamoğlu, Suriyelilerin tüm insani sorunlarına sahip çıkacağını ancak kayıtlı olduğu ile geri gönderme uygulamasının gerekli olduğunu söyledi.

“Her Şey Güzel Olacak” diyerek CHP’nin peşine takılanlar ne diyor bu açıklamalara acaba... Tam da burjuvazinin aradığı çözümler bunlar değil mi? Halının altına süpürmek, gözünün gördüğünün ötesine sorunu atmaktır bunun adı, tıpkı tonlarca plastiği okyanusların ortasında adacıklar oluşturacak kadar körfez akıntılarının olduğu noktalardan fırlatmak gibi...

Savaşa gözlerinizi açıp sokaklarda cansız bedenler görerek, nereden düştüğü belli olmayan bombaların altında kalsaydınız ne yapardınız. İki yol var aslında. Savaşan bir hareketle temasa geçmek ve savaşmak -hiçbir örgütlülükten habersizseniz bu genelde pek olası değildir- ikinci yol ise sevdiklerinizi güvenli bir yere yerleştirmeye çalışmak... Kimisi ilk tercihi, kimisi ikinci olanı seçti.

Evet bu bir seçimdi, milyonlarca insanın bir gecede başlayan vahşi saldırılar karşısında merkezi bir ordu gibi disiplinli ve hedef odaklı hareket edeceğini beklemek, ezberci ve yaşamdan kopuk olur. “Niye bu ülkeye geldiniz” şovenizmini yapanlar, ırkçılar, yarın ülkemizde sokak savaşları şiddetlendiğinde kararlı şekilde aydınlık yarınlar uğruna dövüşen komünistler kadar kararlılıkla bu ülkede kalacaklar mı? Elbette komik bir soru oldu bu, cevabı net bir soru. Hayır!

O halde bu ırkçılık neden? Çaresiz bırakıp daha ucuza çalıştırmak için mi, en ucuz olan malı bile en pahalı fiyata satabilmek için mi, emeği sömürülen milyarlarca insan arasında kutuplaştırma yaratılarak mücadele birliğini kırmak mı, ekonomik krizlerin, işsizliğin asıl nedeni kapitalizmin krizlerini gizlemesi için paravan olarak kullanılması mı?

Çevremizde göçmen işçiler var ve biz görmezden geliyorsak insan değiliz. Hayalet değiller, etleriyle ve kanlarıyla aramızda Suriyeli sınıf kardeşlerimiz. Sermaye sahipleri iş anlaşmalarında Avrupalı, Afrikalı, siyah-beyaz ırk, Türk, Kürt ayırt etmiyor. Biz işçi sınıf da en geniş örgütlülüğümüzle, işçi sınıfı arasındaki ırkçılık, sandık, seçim gibi ayırıcı bölücü kamplarda ön yargılarla beslenmeyi bırakarak işçi sınıfının mücadele birliğini örelim.

Bir Mücadele Birliği Okuru